Problem çözmek zor bir iştir. Bilgi ve yetenek ister. Özellikle matematiğiniz kuvvetli olmalıdır. Tabii çözeceğiniz konunun kural ve kanunlarını da çok iyi bilmeniz gerekir. Bu konular fizik, kimya gibi anabilim dalları olabildiği gibi sosyal konular da olabilir. Ama çözüm için ihtiyaç hep aynı: Bilgi ve yetenek. Yeteneğiniz yoksa bilgi ile bazı problemleri çözebilirsiniz. Ama hem yetenek hem bilginiz yoksa buna imkân yok.
- Türkiye’nin ölümcül üç problemi var: Tabii afetler, trafik ve terör.
- Bir de öldürmeyen ama süründüren problemler var: Beslenme ve gürültü gibi
Tabii, afetler içinde en önemli olanı muhakkak ki depremler. Son günlerde deprem hakkında o kadar çok şey söylendi ki yazacak şey bulamıyorum. Sonuç olarak bu problemi çözemedik. Özetlersek Türkiye’de son yüz yıl içinde 35 kadar 6 nın üzerinde deprem olmuş. Bunların 10 kadarı 7 nin üzerinde. İnsan kaybımız 75 000 in civarında. Depremlerin ne zaman olacağını bilemiyoruz ama nerelerde olabileceğini kestirebiliyoruz. İnşaat kalitesinin ise; özellikle kırsal kesimde, çok iyi olduğu söylenemez. Verileri bu kadar net olan bir sorunu 100 yıl içinde çözemememiz gerçekten düşündürücü. Bütün bu olayların sorumlularını da henüz tespit etmiş değiliz. Biz olay olduktan sonra ağlamayı, dövünmeyi, ağıt yakmayı çok iyi biliriz. Bir de bu son deprem, bize yardımda başarılı olduğumuzu gösterdi. Ama insanları ölümden kurtarmayı bir türlü beceremedik. Vurdumduymaz bir halimiz var.
Bir de öldürmeyen ama süründüren problemlerimiz var demiştim. Dünyanın en çok ekmek tüketen ülkelerden birisiyiz. Ama ekmek kalitemiz çok kötü hatta sağlığa zararlı. Geçen yıllarda tuz oranı azaltılarak ufak bir çaba gösterildi ama istenilen sonuç hala ortada yok. Bu arada obezitede dünya ikincisi olmuşuz. Bu problemi de çözememişiz.
Üzerinde biraz uğraştığım için gürültünün topuma verdiği zararları çok iyi biliyorum. Çevredeki devamlı gürültüler, korna sesleri, motor uğultuları, otellerin ve işyerlerinin devamlı çalışan cihazlarının çıkardıkları müziç sesler insanlarda baş ağrısı, bıkkınlık ve psikolojik bozulma yaratmaktadır. Toplumdaki birçok suçun temelinde yatan bu durumlar pek küçümsenecek şeyler değildir. Özellikle okullardaki akistik sorunlar kronik dikkatsizlik, öfkelilik, psikolojik huzursuzluk, dikkat eksikliği, hassasiyet azalması, hoşgörüsüzlük, yardım severliğin ve sevginin azalması duygularını yaratmakta ve çatışma, saldırganlık hallerine sebebiyet vermektedir. Bu durum aynı şekilde öğretmenleri de etkilemekte özellikle kronik baş ağrılarına, psikolojik hastalıklara neden olmaktadır.
Gürültü de, verileri çok net ve çözümü mümkün olan bir problem. Antalya’da bir eski bir yeni inşa edilen okulda; ANSİAD’ ın yardım ve Sevgili Dr. Tülin Özkan’ın maddi desteği ile, ses emici levhalarla gürültüyü ve çınlamayı önledik. Sonuç inanılmaz derecede başarılı oldu. Bir kitapçık bastırıp tüm yetkililere dağıttık. Basın toplantıları yaptık. Kimsenin umurunda olmadı ve bir şey değişmedi. Bir teşekkür dahi almadık. Hâlbuki biz bunun ülkemizdeki eski yeni bütün okullarında uygulanacağını ve eğitimimize büyük fayda sağlayacağını umut etmiştik.
Sanırım, acaba insanımızda mı bir sorun var veya problem olmayan şeyler neler? Diye konuyu ele almak daha doğru olurdu..