Türkiye’nin uzun zamandır maruz kaldığı bir tehlike daha var: Şehirlerin aşırı derecede yoğunlaşması (obesleşmesi). Tabii bunların başında da İstanbul geliyor. Avrupa’nın hiçbir ülkesinde şehirler 3-4 milyonu geçmezken bizimkiler yanlış politikalar nedeni ile 20 milyon oluveriyor. Depremler nedeni ile gündeme gelen “Kentsel dönüşüm” büyük bir fırsat gibi gözükmüştü. Bu fırsatı da evirip çevirip; rant uğruna, en kötü duruma getirdik. Kentsel dönüşümde amaç depreme dayanaksız yapıları yıkıp yerine sağlamlarını yapmaktı. Betonarme hassas ve özen isteyen bir yapı şekli olmasına rağmen bizde hiç önem verilmemiş çok yakın zamana kadar tam bir laubalilik ile beton dökülmüştür. Yani ne granümetreye ne çakıl cinsine, ne su miktarına ne de karışıma dikkat edilmemiştir. Tabii sonuç olarak, dökülenler betonarmeden başka her şeye benzemiştir. Demir işçiliğinin iyi olmadığını, dökümde demirlerin ezildiğini de hesaba katarsanız bu binaların sadece depremde değil normal zamanlarda bile ayakta durması bir mucizedir. Bu laubalilik Türkiye’ye çok pahalıya mal olmuş milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir. Bu bence sahte içki imal edip insanları öldürmekten farksızdır. Bu çürük yapıların yıkılıp yenilerinin yapılması şarttır ancak finansman sorunu işi zorlaştırmaktadır. Türk halkı mevcut evini yıkıp yenisini yapacak kadar zengin değildir. Devlet de böyle bir işe kalkışmak istememektedir. Çare olarak, arsadaki daire adedini artırarak ve bu artan daireleri yüklenicilere vererek finansmanı sağlamak kalıyor. Bu ilk bakışta en pratik çözüm gibi gözüküyor. Ancak yoğunluğun artması şehirlerin alt yapısını; başta trafik olmak üzere, çıkmaza sokmakta ve sonuçta şehirleri yaşanmaz hale getirmektedir. Türkiye’de bunun çok örneklerini gördük. Antalya da bu uçuruma yavaş yavaş yaklaşmaktadır. Sayın yöneticilerimiz; üreticilik uğruna, susam, buğday yetiştirirken bu durumla hiç ilgilenmemektedirler. Rantı da artıran pratik çözüm herkesin işine gelmektedir. Şehirler yaşanamaz hale gelmiş kimin umurunda?
“Akıllı uydu kentler” Avrupa’ da; bu sorunu çözmek için, kullanılan bir sistem. Finansmanda da bunu kullanabiliriz. Yüklenicilere, kentsel dönüşüm uygulanan alanda daire vermek yerine uydu kentlerde yer verilebilir. Bu şekilde hem şehrin obesleşmesi engellenmiş olur hem de şehrin çevresinde sağlıklı kendi kendine yeten küçük şehirciklerin oluşması sağlanmış olur. Bu uydu kentlerin ana şehirle yol ağları ve toplu taşıma araçları ile sıkı bir bağlantısının kurulması gerekir. Eğer bu uygulamalar zamanında yapılmaz ise; bu yerler saçma sapan yapılarla doldurulacağı için, ileride arsa da bulunamayacaktır. Tabii, uydu kentlerde; ileri teknolojiyle, su ve enerji tasarrufu sağlanabilirse kötü mü olur? Hem halkımızın hayatı ucuzlatmış, hem de devlet dışa bağımlılıktan kısmen kurtulmuş olur. Aslında devlet TOKİ vasıtası ile milyonlarca konut yapıyor. Acaba, konutları tasarlayan mimarlar cumba yapmaktan bunları düşünmeye vakit bulamıyorlar mı?
Tasarladığım; 17-18 bin kişilik, bir “akıllı uydu kent” projesini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu uydu kentin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
- Kentler yaşanılmaz hale gelecek kadar yoğunlaşmayacak.
- Şehir çevresinde modern, ucuz yaşanabilir sağlıklı uydu kentler meydana gelecek.
- 17-18 bin kişilik olan uydu kentler iki tane 30 ha. konut ve 30 hektar okullar ve sosyal donatı alanı olarak toplam 90 ha. alana oturacaktır.
- Anaokul ve ilkokullar konut alanlarının içinde olacak ve çocuklar okula yürüyerek gidecektir. Bu bölgede trafik olmayacaktır.
- Dört adet orta eğitim tesisleri bulunmaktadır. Her okul ~ 40 dönüm alana yerleşmiştir.( Şu anda bu okullar 10 dönüm arsaya yerleşmektedir)
- Konutlarda yoğunluk 300 kişi/ha. dır. Binaların zemin katında sadece personel lojmanları ve bahçe araçları deposu bulunacaktır. Bu kente müthiş bir refah sağlayacaktır.
- Elektrik güneş enerjisinden elde edilecek, gri atık su arıtılacak ve yağmur suyu depolanacaktır. Bu en az % 50 bir tasarruf sağlayacaktır.
- Uydu kent ana şehre kuvvetli yollar ve toplu taşıma araçları ile bağlanacaktır.
- Otoparklar bodrum katında ve yol kenarlarında çözülecek ve yaşam alanlarında trafik olmayacaktır.
(Ekte sunulan resimleri tetkik etmenizi ve geçen haftaki makalemi de okumanızı rica ederim.)