DUAYEN

Kriz Yönetimi

Y. Mimar ERCAN EVREN

Her şey normalken, süt liman iken ne insanlar arasında ne de kurumlar arasında bir sorun çıkmaz. Atalarımız, niye insanların gerçek karakteri en iyi yolculukta ve alış-verişte anlaşılır demişler? Yolculukta ve alış-verişte problemler çıkar da ondan. İnsanların binlerce sorunu vardır ama kısaca bunları milletler, kurumlar ve aile içindeki krizler olmak üzere üçe ayırabiliriz. Bir araştırma şirketi kriz çözümünü sekiz maddede anlatmaya çalışmış:

Sorunu çözülecek olayların değerlerine yeniden odaklanmak.
Şeffaf olmak.
Sahada hazır olmak.
Çözüm için ekip halinde çalışıyorsanız, ekibi dinlemek.
Empati kurmak ve rasyonel düşünmek.
Olumlu bir tutum sergilemek.
Soğukkanlılığı korumak, duygusal olmamak
Sorunu daha hızlı ve etkin çözmek için krizi önceden tahmin edebilmek.

Bu konuların neredeyse hepsi başlı başına bir makale olabilecek durumda. Bu yazımda ben ülkemizdeki aile ve kurum içindeki krizlerden dem vurmak istiyorum. Aile krizleri sadece bize mahsus değil. Bütün dünya aynı sorunları yaşıyor. Cicim aylarında iyi giden işler yıllar ilerledikçe bozulmaya başlar. Pek çok olay dışardan gözüktüğü gibi değildir. Bir sınıf arkadaşımın eşi ve oğlu ile gözüken çok mutlu bir yaşamı vardı. “Aşkım ”sız, “sevgilim” siz hitap etmezlerdi birbirlerine. Bir gün kadının başka bir adama kaçtığını duydum. Kriz önceden tahmin edilmemiş ve değerlere odaklanılmamıştı. Dünya; pek çok şeyi tamam olmasına rağmen, mutsuz insanlarla doludur. Mutlu olmasını bilmek de bir sanattır. Bozuk her saat günde iki defa doğru zamanı gösterdiği gibi, her kötü olayda da mutlu olacak ufak şeyler bulabilirsiniz. Ayrıca, mutluluk hastalık gibi bulaşıcıdır. Tutumunuz ile çevrenizi mutlu veya mutsuz yapabilirsiniz. Mutsuzluk her zaman bir kriz kaynağıdır. Krizi, duygusal olmadan rasyonel düşünerek, samimi ve şeffaf olarak, konuşarak ve empati kurarak çözebilirsiniz. Hiç yok yere hayatı zehir etmenin bir anlamı yok. Dışarıdan krizi fişekleyen kimseler de olabilir. Buna da dikkat etmek ve onlara uymamak gerekir. Bence en önemlisi de bazı şeylerden vaz geçmesini bilmektir. Her konuda inat etmek krizi sadece yükseltir. Bir kere daha söylüyorum, hayatınızı incir çekirdeğini bile doldurmayacak sorunlarla zehir etmeyin ve ettirmeyin.

Türkiye ülke olarak büyük krizleri çözme başarısı gösterdi. En büyük kriz Osmanlı İmparatorluğu krizini çözmekti. Bunu Atatürk büyük dehası ile başardı. İsmet Paşa’nın da ikinci dünya savaşına Türkiye’yi harbe sokmaması başarılı bir kriz çözümüdür. Ancak, sonuca bakarsak; Türkiye’nin geldiği nokta, istenilenden daha gerilerde kalmıştır. Örneğin bir Güney Kore gibi olamadık. Eğitim sorunlarını aşamadık. Fakirliği çözemedik(Kişi başına düşen milli gelir 3 000 Doları geçemedi). Türkiye nüfusu çoğalırken insan niteliği maalesef yükselmedi. AKP duygusallık ve kabadayılıkla krizleri çözmeye çalıştı ama başarılı olamadı. Pek çok meselede olduğu gibi pandemi sürecini de iyi yönetemedik. Nerdeyse vakada ve ölümde dünya şampiyonu olduk. Yukarıdaki ilkelere uyulmadı. Hatırlarsanız Sayın Tayyip Erdoğan 2017 yılında; İstanbul, Ankara dâhil olmak üzere, altı Belediye Başkanını istifa ettirdi. Sebebini biliyor musunuz? Geçen gün Sayın Kılıçdaroğlu da Antalya CHP il Başkanını görevden aldı. Sebebini biliyor musunuz? Bunların hepsinin seçilmiş insanlar olduğunu da unutmayın. Bir Belediyede komisyon üyeleri ve başkanları liyakate göre değil de kaprisle ve talimatla seçiliyorsa demokrasi kokuşmuş demektir. Bu durumda, CHP nin de Türkiye’yi krizden kurtaracağına inanıyor musunuz?

Bir zamanlar şöyle güzel bir reklam vardı: “Yoktur birbirimizden farkımız, biz Osmanlı Bankasıyız”

Hemen yanımızdaki parkta (Engelsizler parkı) bulunan Antalya’nın en muhteşem ağaçlardan birinin resmini sizlerle paylaşmak istedim. Normalde ağacın altındaki satıcılar ve otomobiller görünümü bozuyordu. Pandemi yalınlığı, bu resmi çekmemi sağladı.