Bu haftaki yazımda; imar planlarındaki, katsayılardan bahsetmek istiyordum. Çünkü bilimsel olmayan, sadece biata dayalı kararların ileride büyük mahsurlar çıkartacağına inanıyorum. Ülkede birisi “Yüksek yapı yapacaksın” diyor, yapıyorlar. Yine birisi “Alçak yapı yapacaksın” diyor alçak yapı yapıyorlar. Kimse düşünmüyor, araştırmıyor, bu konuda fikrini söylemiyor. Meslek odaları ise derin bir uyku içinde….. Neyse, bu konuyu başka bir yazıya bırakarak güncel olan virüs konusuna gelelim.
Haftalardır içimiz dışımız korona virüsü oldu. Nerdeyse hepimiz uzman olduk. Bu olay bize halkımızın ne kadar cahil olduğunu da bize bir kere daha gösterdi. “Allah’ın dediği olur”, “Kaderde varsa elden ne gelir”, “Allah’ın takdirine ne denebilir”, Ne yapalım alın yazımız buymuş” gibi deyimler havalarda uçuşuyor. Hala Tanrı’nın bulutlar arasında yaşayan aksakallı bir bilge olduğunu düşünüyoruz. Sanki Tanrı elinde tuttuğu; içinde bütün insanların isimleri bulunan, bir fihriste bakarak herkesin kaderini belirliyor. Aslında, bu düşünce İslam anlayışına da tamamen aykırıdır.
Bundan çok önce yazdığım bir yazıda bu konudaki düşüncelerimi şöyle ifade etmişim: (Bu arada, aynı şekilde düşünen pek çok yazara da şahit oldum.)
Evren üç ana unsurdan meydana gelmiş:
- Madde
- Enerji
- İlahi program veya Tanrı programı (Bilgisayar programı gibi)
Evrende bütün olaylar bu programa göre hiç değişmeden devam edip gidiyor. İnsanlar bu olayları bilimle izah etmeye çalışıyorlar. İzah edemedikleri ise o konuyu daha henüz bilmedikleri içindir. Bir insan diline kor halindeki bir demiri bastırıyor ve bir şey olmuyorsa, bu ilahi bir güçten değil, dil ile kızgın demir parçası arasında oluşan ani buharın yalıtım oluşturmasındandır. Son yıllarda bilim; ileri teknoloji sayesinde, evrendeki pek çok sorunu cevaplandırdı. Belki de, cevaplanması gereken bir o kadar daha sorun var.
Şimdi isterseniz hayatla bilgisayar arasındaki benzerliklere bir bakalım.
- Hardware’ i tanrı buyruklarına benzetebiliriz. Buradaki bilgiler değiştirilemez. Bütün işlemler ona uymak mecburiyetindedir. Dini tabirle buna “Külli irade” diyebiliriz.
- Software ise bizim bilgisayarımızı kullanmamızı sağlar. İçgüdülerimiz ve aklımız gibi.
- Monitör (Ekran, klavye, mause) insan algılama ve komut organlarına benzemiyor mu?
- Bu aletten istifade etmek için onu kullanmasını muhakkak öğrenmeniz gereklidir. Hayat da öyle değil mi?
Özet olarak, kadere inanmak ilahi programa inanmaktır. O da bize hayatta kalabilmek için sağlığımıza özen göstermemizi emrediyor.