DUAYEN

Enflasyon, Kur, Faiz

Ortalık toz duman….Herkes bu konuyu konuşuyor yazıyor. Ben de düşüncelerimi iki hafta önceki yazımda belirtmiştim. Ancak, o kadar mantıksız ve bilgisiz şeyler söyleniyor ki dayanamayıp bir kere daha yazmaya karar verdim. Tabii bu düşüncelerimi bir iktisatçı olarak değil; krizler yaşamış, bir iş adamı olarak aktarmak istiyorum.

İki büyük yanlış var:

  1. “Faiz neden enflasyon sonuç” savı tamamen yanlıştır. Nasıl bir tornavida vidaların gevşetilmesinin veya sıkıştırılmasının nedeni değilse, Faiz de enflasyonun nedeni değildir. Olsa olsa, gevşetip sıkıştırmaya yarayan; tornavida gibi, bir araçtır. Enflasyona kur etkili olabilir. Kitapların yazdığına göre iki türlü enflasyon var: a) Talep enflasyonu-b) Maliyet enflasyonu. Para arzı, güvensizlik ve beklenti enflasyonu tetikleyen yan unsurlardır. Faizi indirmek kuru artırdığı için enflasyon aşırı yükselmiştir. Bunda ısrar etmek ise işi zıvanadan çıkartmıştır.

Bazıları 1Tl. sının 1 Dolara eşit olmasının iyi bir şey olduğunu, Türk parasının değerleneceğini savunmaktadır. Hâlbuki bazen kurun düşük tutulması bile ekonomiye çok zarar vermiştir.

1980 den sonra, ANAP’ın orman arazilerini özel sektöre tahsis etmesiyle ve teşviklerle turizmde yatak sayısında gerçek bir patlama olmuştur. Sayın Mükerrem Taşcıoğlunun Bakanlığı zamanında ilk defa olarak oda fiyatları dolar üzerinden tespit edildi. Tartışması çok oldu ama biz otelciler bayram ettik. Çünkü her yıl enflasyonu “Olsa olsa” ile tahmin edip bir fiyat saptardık. Nitekim 2-3 yıl da öyle oldu.  Hatta döviz kuru enflasyonun bir iki puan üzerinde seyrettiği için de kârımızı da artırdık. Bu durum yatırımların çoğalmasına da etken olmuştur. Olanlar 1988 yılından sonra oldu. Kriz, döviz artışının enflasyonun % 20-30 altında kalmasıyla başladı (kur makası). Bu, dövizle iş yapan kişilerin veya kurumların (Turistik tesisler, ihracatçılar, sanayiciler, dolar üzerinden ihale kazanan müteahhitler) zarar etmesi demekti. Birçok iş yeri kapandı iflas etti. 1993 de DYP nin iktidara gelmesiyle başlayan sermaye çıkışıyla birlikte Ocak 1994'te;bu gün olanlar gibi, dolar bir günde yüzde 14 değer kazandı. Ekonomik bir dizi önlem alınsa da lira, dolar karşısında yüzde 160'ın üzerinde değer kaybetti. Çiller başbakanlığındaki hükümet, 5 Nisan 1994 tarihinde bir ekonomik önlem paketi açıkladı. Bu kararlar kapsamında lirada devalüasyona gidilirken, başta TEKEL ürünleri ve akaryakıt olmak üzere vergi oranlarında çok ciddi artışlar yapıldı. Türkiye, Mayıs 1994'te Uluslararası Para Fonu (IMF) ile 14 aylık bir stand-by anlaşması imzalandı. Sonuç pahalılığın yarattığı sıkıntı yanında pek çok iş yeri iflas etti. Özetle, kötü idareler Türkiye’yi hep zor duruma sokmuş halkı sıkıntılara boğmuştur.

Bir ülkenin parası, Merkez Bankasının söylemesi ile değil, o ülkenin siyasal ve ekonomik durumunun iyi olması ile değer kazanıyor. Yapay operasyonların bedelini hep halk ödüyor. (Not: 13 Aralık tarihli İleri Teknoloji yazımda “Kur makası” Çillerin değil Özal’ın son zamanlarında (1988-1991) yaşanmıştır. Çiller krizinin tam tersine döviz kurun düşük (Tl. sı değerli) enflasyonun yüksek olduğu bir dönemdir. Özür dilerim.)

  1. “Kuru yükselterek ihracatı artırmak ve geliri çoğaltmak” savı da bir ham hayaldir. Çünkü bu ihraç ettiğiniz mala bağlıdır. Ara malları, tarım ürünleri satarak doğru dürüst dolar kazanamazsınız. Bu bir başarı, yeni buluş gibi algılatılmaya çalışılıyor. Türkiye’nin ileri teknoloji mal ihracatı tüm ihracatın %3 kadarıdır. Bu oranı artırmak için ileri teknolojik sanayiye yani bilime, ARGE ye, patente, bilim adamına ihtiyaç vardır. Bu doğru dürüst bir eğitim gerektirmektedir. Bunlar İnşallah, Maşallah, Nas ile olacak şeyler değil. Bu kafayla, bu günden yarına yapılacak işler de değil. Rasyonel düşünceye ve uzun zamana bağlı işler. İnsan ister istemez sormadan edemiyor. Bu biliniyorsa neden yirmi yıl önce başlanmadı? Neden ölü yatırımlara ve gösterişe milyarlar yatırıldı ve bol olan kaynaklar heba edildi? Şimdi; doğru dürüst olmak şartıyla, başlanırsa belki 20-30 yıl sonra bunlar olabilir. Bunu başaran, Çin, Güney Kore gibi devletlerde uygulama böyle olmuş.

Ne yazık ki bu ülke bilgisiz ve basiretsiz yöneticiler yüzünden Rönesans’ı, Sanayi devrimini kaçırdığı gibi teknolojik devrimi de (Dijitalleşme ve Endüstri 4,0) kaçıracaktır.

Kıssadan hisse çıkartacak olursak, yapay kur oynamaları ülkeye hiç fayda sağlamıyor. Enflasyonun yüksekliği ise her zaman can yakıcı olmuş. Laf ile de maalesef peynir gemisi yürümüyor.

YENİ YILDA HERKESE MUTLULUKLAR……

Yayın Tarihi
01.01.2022
Bu makale 950 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!