CHP’nin İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesinde Eksik Ne?
Bu makaleyi doğrusu yazmaktan vaz geçmiştim. Çünkü bana biraz fantezi gelmişti. “Herkese Bilim ve Teknoloji” dergisinde Sayın Ali Akurgal’ın; bu konudaki, makalesini okuduktan sonra fikrimi değiştirdim ve yeniden yazmaya koyuldum. Düşüncelerimi İki başlık halinde toparlamaya çalışacağım.
- Akurgal “ÇİP” başlıklı makalesinde şöyle diyor: Bütün toplar aynıdır ama futbol topuyla tenis oynayamazsınız. Çipler de öğle, her ürünün ayrı teknolojisi var. Yani ne yapacağınıza karar vermeniz gerek. Otomobil mi? Telefon mu? Tv mi?.... 04 sanayi dedikleri bir ürün değil. Buhar gibi, seri (bant) üretim gibi bir üretme şekli. Amaç ise işi hızlandırmak, işçi sayısını azaltmak ve fiyatı düşürmek olarak özetlenebilir. (robotlar ve makinalar arasında dijital iletişim kurarak). Bunun da, işsiz sayısını artıracağı açık seçik gözüküyor. Bu yatırımların oldukça pahalı olduğu da biliniyor. Devlet desteği olmadan gerçekleştirmek de pek mümkün değil. Güney Kore, Taiwan gibi bu işe erken başlayanlar Üsküdar’ı çoktan geçmişler, rekabet çok zor. Önemli diğer bir konu da çabuk karar verip hemen uygulamaya geçmekte. Çünkü teknoloji o kadar sık değişiyor ki üç sene sonra bütün tesisi çöpe atmak zorunda kalabiliyorsunuz. Sayın Böke heyecanlı konuşmasında o kadar çok kamu adı kullandı ki ( ortaklıktan yatırıma kadar)insanı ürkütüyor. CHP’nin genlerinde böyle bir devletçilik olduğunu da biliyoruz. Şöyle bir bilgiyi de sizlerle paylaşmak isterim: Rahmetli Erbakan Hoca zamanında TESTAŞ adıyla bir çip fabrikası kurulmuştu. Bundan başka TUSAŞ, TÜMOSAN, TAKSAN, TEMSAN, PETLAS, ASELSAN gibi fabrikalar vardı. Maalesef bir takım politik nedenlerle bu kuruluşların bazıları devam ettirilemedi bazıları da kapatıldı. TESTAŞ eğer engellenmeyip devam ettirilebilseydi Güney Koreli Samsung veya Taiwan’lı UMC veya TSMC gibi dünyanın dev firmalarından biri olabilirdi. Bu konuyu TESTAŞ’ın eski yöneticilerinden Önder Keloğlu’nun sözleri ile bitireceğim: “Evet, maalesef bu ağır sanayi hamlesi sırasında TESTAŞ gibi kurulan fabrikaların durumu hep birbirine benzer. İşte Konya’daki TÜMOSAN Motor Sanayi, Kayseri’de TAKSAN Makine Sanayi, Karabük’te KARDEMİR Demir Çelik, Kırşehir’de PETLAS Lastik Sanayi kuruldu. Bu fabrikalarda politik nedenler ve ehil olmayan insanların yönetiminde üretimde yıllarca gecikmeler yaşandı, bu kuruluşlar desteklenmedi, teknolojik yenilikler yapılmadı, zarar ediyor gerekçesiyle tam kapatılmak üzereyken küllerinden yeniden doğarak şu anda Türkiye’nin en önemli ihracatçıları oldular. Üretim ve ihracat rekorları kırıyorlar. Niye? Çünkü bu fabrikalar daha sonra işten anlayan sektörü çok iyi bilen, doğru yatırımlar yapan, teknolojiyi yakından takip eden, imza atmaktan korkmayan ehil insanlar tarafından yönetilen özel sektör şirketleri haline geldiler.”
- Ali Akurgal sanayinin bir ekosistem olduğunu, bunun içinden sadece fabrikayı alıp çıkararak başarılı olunamayacağını, bu ekosistemin içinde sanatın da var olduğunu söylüyor. Hiç sanatta ilerlememiş bir sanayi ülkesi gördünüz mü? Atatürk neden TBMM’sinin açtığının ertesi günü “Musiki Muallim” mektebini açtı? Antalya Filarmoni Derneği neden ilkokullarda korolar kurmak için çırpınıyor? Hepsi ülkenin kalkınmasına yardımcı olmak için. CHP’si acaba ilkokullara müzik öğretmenleri atamayı düşünür mü? Sanayi devrimi yapılabilmesi için bunun da muhakkak düşünülmesi gerekli.
“Harekette bereket vardır”. Kılıçtaroğlu’nun bu hamlesinin başarılı olmasını temenni ediyorum.
Lütfen, eski hatalardan ders alalım ve onları tekrarlamayalım.