Biliyorsunuz, beyin, insan uzuvları içinde en karışık olanı.
Onu anlatmak benim haddim değil. Ben sadece beynin bir görevini; Prof. Biyolog Dr. Ali Demirsoy’ dan öğrenebildiğim kadarıyla anlatmaya çalışacağım.
Nöronlar sinir hücrelerine verilen bir addır ve insan vücudundaki bilgi aktarmasını sağlar. İnsan vücudunda 100 milyondan fazla nöron olduğu söyleniyor. Traklar ise nöronların bilgi iletişim yollarıdır. Bunları; girişinde çarpma kapısı olan, binlerce koridoru olan bir plana benzetebiliriz.
Trakların iki özelliği var:
- Kalıtsal olması
- Kullanıma bağlı olarak işlerlik kazanması
Kalıtsal davranış yani içgüdü kanalları sürekli kullanıldığı için hep açık ve işlek durur. Hâlbuki yaşam sürecince öğrendiğimiz bilgiler için ayrılmış koridorlar ancak kullandığımız zaman açık kalır. Eğer bu yollar belirli bir süre kullanılmazsa; özellikle gelişmenin belirli evrelerinde, çok defa dönüşü mümkün olmayan tıkanıklar meydana gelebilir.
İnsanlarda eğitimin en etkin olduğu evre ilk 9-10 yıldır. İkinci süreç ise bundan sonra gelen 10 yıldır. Bundan sonra 40 yıl öğretim zorlaşır. 60 yaşından sonra da “Traklar” kapanmaya başladığı için geriler. Bu da gösteriyor ki, ana okullar ve ilkokullar eğitim için çok önemlidir. Bu önem, biraz azalsa da ortaokul ve liselerde de devam eder.
Başka bir kural da şöyle: Beyin fazla çalışmamak için kendini korur,
Sayın Prof. Dr. Ali Demirsoy bu bilgileri verdikten sonra, haklı olarak şu yorumları yapıyor: Beş yaşında Kuran kursuna giden, sorgulamadan ezberleyen, (İslam dininin bizdeki uygulamasının; Arap ülkelerine göre farklılığı, Kuran’ın anlamadan ezberlenmesidir “Hatmedilmesidir”, belirli ritüellerle endorfin salgılaştırılan, daha sonra en çok merak duygusunun doyurulması gereken çağda din eğitimi verilen, simgesel dogmalarla doldurulmuş bir gençlik yetiştirilirse ne olur? İlk olarak yorumlama yeteneğinin önemli bir kısmının yitirir; çünkü dogmatik düşünce etkisi ile koridorların bir kısmı kapatılır. Beyni en çok zorlayan ve kapıların açık kalmasını sağlayan kuşku ve yorumlama ortadan kaldırılmıştır. Kişilere, ezberlediği dogmaları kestirme yoldan anlamak ve yorumlamadan açıklamak daha kolay geliyor. Bilimsel düşünce ve bunun sonucu olarak sorunları çözme, belirli bir emek harcamayı, özveride bulunmayı, belki de yerine göre ıstırap çekmeyi göze almayı gerektiriyor.
Özet olarak: Çocukların MERAK duygusunun geliştirilmesi, her fırsatta aktive edilmesi, bilmeceye dayalı oyunların oynatılması, en önemlisi “Araştırma güdüsünün” ayakta tutulması beyini geliştiren hususlardır. İyi beslenmeyen, uygun şekilde eğitilmeyen, özellikle bilimsel kuşkuya yönlendirilmeyen beyinler körlenirler.
Belirli beyin bilgi yollarının sık kullanılması, alışkanlık ve kolaylık getirir. Örneğin siz, her sabah binaya girer girmez odanıza gidiyorsanız, bir müddet sonra sola mı döneyim, sağa mı döneyim demeden, beyninizi yormadan yolunuzu bulabilirsiniz. Esasında bu bir güdümlemedir. KENDİNİZİ MUTLU HİSSEDERSİNİZ. Çünkü beyniniz ATP (Enerji kaynağı olan bir molekül) kullanmasın diye rahata kaçma yolunu tercih eder. Ancak, her gün yeni bir koridoru zorlarsanız, öğrenme ve kuşkuyla yeni yerlere gitmek isterseniz, başlangıçta beyin fazla ATP kullanacağı ve zorlanacağı için rahatsız olur. Beyin, bundan kaçmaya çalışır ve böylece bireyi alışkanlıklarının esiri yapar. Bunun gibi kuşkuya ve yorumlamaya kapalı bir eğitim beynin tembelleşmesini doğurur.
Böyle bir ortamda bilimin, sanatın, üretimin gelişmesini ummak, yenilikçi (inovatif) işler yapmak imkânsız gibi gözüküyor. Ana eğitim sorununu halletmeden bu türlü çabaların boşuna olduğunu sanıyorum.
Aklıma gelen iki soruyu sorarak yazımı bitirmek istiyorum:
- Herkesi ateist yapamayacağımıza göre, ruhu besleyen dinin; beyne ziyan vermeden, eğitimini nasıl ve ne zaman yapmalıyız?
- Anaokullarda başlayan yoğun yabancı dil eğitimi ve Orta eğitimde ve üniversitelerde uygulanan “Yabancı dille eğitim” (ezbere dayandığı için) beyine zararlı olur mu? Yabancı dil nasıl öğretilmeli?
Pedagoglara çok önemli görevler düşüyor.
Önümüzdeki hafta “Yabancı Dil Eğitimi” hakkındaki düşüncelerimi açıklamaya çalışacağım.