DUAYEN

Bekâra karı boşamak kolaymış

Anadolu’nun bu güzel atasözüyle yazıma başlamak istiyorum. Şubat ayında yaşadığımız o müthiş depremden sonra hemen hemen, bilen-bilmeyen herkes konuştu (nedense şehircilerden hiç ses çıkmıyor). Genel kanaat; Antalya Mimarlar Odasının geçenlerde yayınladığı beyanatta belirtiği gibi, şöyle: “1999 öncesi yapılan tüm yapılar ivedilikle boşaltılmalı ve yıkılmalıdır”. Tamam da bu iş nasıl olacak? Bu maket değil ki bütün çürük yapıları yırtıp atalım ve yerine yenilerini koyalım. Bu binalarda insanlar yaşıyor. Çözümün de insan odaklı olması gerek. Kentsel dönüşüm bir çözüm olarak gözükmüştü. Sağ olsun yöneticilerimiz çözümü ranta çevirmeyi; büyük bir liyakatle!, becerdiler.

Halkın beklentisi şunlar:

  • Kira yardımlarının makul bir seviyede olması lazım. Şu anda 2000 Tl. Civarında. Özellikle İstanbul’da halk çok zor durumda.
  • İnşaatların 1,5- 2 yıl içinde bitirilmesi
  • Kendilerine eski yerlerinde ve eski daireleri veya payları büyüklüğünde bir yer verilmesi
  • Eğer dönüşümden bir rant elde ediliyorsa mülk sahiplerinin de buna paydaş olması.
  • Bu işlemler için bir ücret talep edilmemesi.

Pragmatik bir huya sahip olan Türkler; Osmanlıdan günümüze, genellikle ucuz, çabuk ve kolay çözümlere yönelmişlerdir. Bunu sonucu olarak da sonuçlar bilimsel, kalıcı ve estetik olmamıştır. TOKİ yapıları da; ellerinde büyük imkânlar olmasına rağmen, sadece günü kurtarmışlardır. Bu beş konu içinde muhakkak ki en önemli olarak en sonuncusu gözüküyor: Finans meselesi. Çözümü dört kısımda irdeleyebiliriz:

  1. Devletin tüm masrafları karşılaması.
  2. Mülk sahipleri kendi imkânları ile evlerini yıkıp yeniden yaptırması.
  3. Arsanın inşaat katsayısını artırarak, yüklenicilere maliyeti sağlayacak bir pay sağlamak.
  4. Mülk sahiplerini yerlerinde bırakarak; yüklenicilere verilecek payı, şehir çevresinde oluşturulacak akıllı kentçiliklerde sağlamak.

Ne devlet ne de mülk sahipleri yeterince zengin olmadıkları için ilk iki şıkkın uygulaması çok zor ve zaman alıcı gözüküyor. Üçüncü şık ise; yoğunluğu artıracağı için, altyapı ve yaşam zorluğu yaratacaktır. Onun için tercih edilmemelidir. Benim önerim dördüncü şık. Bu konuyu senelerdir yazıp çiziyorum* (akıllı uydu kentler hakkında daha fazla bilgi almak isteyenler eski yazılarımı “Antalya Bugün” de okuyabilirler). Birkaç dosttan başka kimse ilgilenmedi. Başka bir çözüm üreten de yok. Nasıl derdimi anlatacağım, nasıl sesimi duyuracağım bilemiyorum. Çaresizlik içindeyim. Tabii bu iş ciddi bir organizasyon ve planlama gerektiriyor. Çok iyi şehirci, mimar ve teknik elemanlara ihtiyaç duyulacaktır. Bilgi gerekecektir. Belediyelerin çözüm olarak fore kazığı ve beton perdeyi zorunlu kılan yönetmelikler çıkartmaları gerçekten komik. Bunlar deprem yönetmeliğinde zaten var. Nerde neyin nasıl kullanılacağı belirtilmiş. Malumu ilan etmek gibi bir şey bu.

Son umudum ANSİAD’ın; bu konuda, İnşaat Mühendisleri ile müşterek organize edeceği toplantıda.

*”akıllı uydu kentler” hakkında daha fazla bilgi almak isteyenler eski yazılarımı “Antalya Bugün” de okuyabilirler.

04. 01, 28.01- 2023 Mimari ve Güneş Enerjisi

24.12. 2022- Laf ile Peynir Gemisi Yürümez

13.102022- Bir Milyon Arsa

10.10. 2021- Parselasyon

03.10. 2021- Milli Eğitimde Taşımacılık

09.11. 2020- Deprem ve Mesleki Sorumluluk

15.11. 2020- Farkındalık

07.10. 2019- Konumuz yine Akıllı Kentler

29.09. 2019- Deprem Korkusu ve Güven

11.09. 2019- Akıllı Kentler

26.04. 2019- Kentsel Dönüşüm İçin Somut Bir Örnek

25, 18, 11. 02.2019- Yatay ve Düşey Yapılar

Yayın Tarihi
11.03.2023
Bu makale 660 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Çözüm önerileri içinde ben de 4. Maddeyi uygun buluyorum. Kentsel rant kişilere değil de topluma yönlendirilirse hem maliyetler karşılanır, hem kazanç adaletsizliği olmaz

Sefa Erdal 11.03.2023

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!