DUAYEN

Aklın Yolu Birdir

Y. Mimar ERCAN EVREN

“Ben demiştim” sözünü hiç sevmem. Ama 22 Kasım akşamı Fatih Altaylının Bilim programı benim bu makalemi yazmamı zorunlu kıldı. Konu “Akıllı Şehirlerdi”. İTÜ’de öğretim görevlisi Dr. Mimar İmdat As ve Dr. Müh. Sinan Küfeoğiu’ nun katıldığı sohbette konu enine boyuna tartışıldı. Bu vesile ile Sanayi Bakanlığının ve TÜBİTAK’ ın İstanbul Esenlerde böyle bir pilot çalışma yaptığını öğrenmiş olduk.

Ana hatlarıyla aldığımız zaman, aynı şeyleri uzun zamandır benim de söyleyip durduğumu belirtmek isterim. En son “Milli Eğitimde Taşımacılık ve Parselasyon” başlıklı yazılarımda da bu konuya değinmiş ve şöyle demişim: “Akıllı şehir” dünyada insan odaklı yeni bir kavram olarak gelişti. Bizde ise inşaat işi rant odaklı. Otomobillerde olduğu gibi birçok şeyi otomasyona bağlamakla “Akıllı şehir” yapılmıyor. Akıllı kentlerin bence; kendi kendine yetebilmeyi amaçlayan, üç ana ilkesi var: Enerji, su ve trafik. Akıllı şehirlerde trafik sitenin içine girmeyecek, bağlantılar bodrumlardan temin edilecektir. Güneş enerjisi, atık su ve yağmur suyu depolama tesisleri kurulacaktır. Genç uzmanlar tabii, konuyu daha kapsamlı ve teknik olarak anlattılar. Bence bir konu eksik kaldı. O da ana ve ilkokul arsalarının birleşmiş; trafik olmayan, bu büyük parsellerin içinde tanzim edilmesi gerektiği.

Beni üzen husus insanların birbirinden habersiz olmasıdır. İstediğiniz kadar çabalayın derdinizi kimseye anlatamıyorsunuz. Devlet yetkilileri, belediyeler, odalar, meslektaşlarınız herkes yeni konulara bigane. Herkes kendi bildiğini okumaya devam ediyor. Bakanlığın uyguladığı bu güzel araştırmadan kaç kurumun haberi var acaba? TOKİ’ nin bile böyle bir konudan haberdar olduğunu zannetmiyorum. Belediyelerimiz ise şu anda tarım ile uğraşıyorlar. Hep söylediğim gibi “Kentsel dönüşüm” büyük bir fırsat olabilirdi. Daha geçenlerde Balbey’de; alışıldık usulde, bir mahalle ihaleye çıkartıldı. Şehirlerin çirkinleşmesinden, yaşanamaz hale gelmesinden kimse rahatsız değil. Bu iletişim nasıl kurulacak onu da bilemiyorum.

Bir şeyi bilmediğiniz için yapmıyorsanız, bu belki mazeret olabilir. Ama bildiğiniz halde yapmıyorsanız işte o zaman hüsrandır, felakettir. Bu her konuda böğle değil mi?