Yerel yönetimden merkezi yönetime kadar her alanda yaşlılıkla yüzleşme vakti gelip çattı. Biz artık geri dönüşü olmayan yaşlanan bir toplumun fertleriyiz.
Gerontolojik ve yaşlı hizmetlerinde yeni girişim ve açılımlara ihtiyacımız artmaktadır. İlk başta ailenin yaşlı bakımı ile ilişkili yüküne ortak olan hizmetlerdeki eksikliler giderilmelidir. Bunlar yerel yönetimler tarafından yapılırsa, daha da anlamlı olacaktır. Demografik yaşlanma olgusu, yerel yönetim anlayışımızı da değiştirmemizi gerekli kılmaktadır.
Birçok belediye yerel futbol takımlarını desteklemektedir. Hatta birçoğunun kendine ait bir amatör futbol takımı vardır. Futbola verilen değer kadar yaşlılara da değer veren bir yerel yönetim anlayışı da gereklidir. Futbolu desteklediğimiz kadar yaşlıları destekleseydik hem daha ucuza mal olurdu hem de yaşlılık, sorun olmaktan çıkar, daha anlamlı bir yaşam dönemine dönüşürdü.
Yaşlılık yalnızlık demek değildir, ama tek başına yaşayan yaşlılar çoğalmaktadır. Bunlar, bazen toplumdan tamamen uzak, soyut bir yaşam sürdürmektedir. İşte bunlar yalnızlık çekmektedir. Gelecekte tek başına yaşayan ve yalnızlık çeken yaşlıların çoğalmaması için ikamet biçimleri üzerinde çalışmalar yapılmalıdır. Birçok yeni ikamet biçimleri şu anda çeşitli ülkelerde başarı ile uygulanmaktadır.
Yaşlılık denildiğinde, sadece hastalıklı, zayıf, elden ayaktan düşmüş kişileri tasavvur edersek, hem kendimize hem de topluma haksızlık ederiz. Yaşlılık artık eski homojenliğini yitirip çok heterojen bir sosyal yapı olarak önümüze çıkmaktadır. Aktifi ile pasifi, sağlıklısı ile hastası, zengini ile yoksulu, engellisi ile engelsizi, sayısız yaşlılık görüntüsü artık bizim toplumumuzun bir gerçeğidir. Bu gerçekle yüzleşmemiz şarttır. Onunla yüzleşmezsek, o bizimle yüzleşir ve o zaman iş işten geçmiş olur.
Ülkemizde az da olsa bakımevleri var. Buralarda yaşlılara bakım hizmeti sunulmaktadır. Ancak bu bakımevleri aslında birer koruma ve kollama tesisidir. Biz belki iyi niyetimizle yaşlıları korunmaya ve kollanmaya muhtaç kişiler olarak nitelendiriyoruz. Halbuki yaşlıların çoğu bunu kendisi başarabilir. Biz, yaşlılara hizmet sunmalıyız. Hizmet anlayışı içinde koruma ve kollama işlevi sadece çok ufak bir yaşlı grubu için önemlidir. Bakımevleri, koruyucu ve kollayıcı olduğunu düşünen profesyonellerin, yaşlıların üzerindeki egemenliğini perçinleyen tesisler olmaktan çıkmalıdır. Bakımevleri, yaşlılara yeni yaşam seçeneği olarak mevcut koşullarda bağımsız bir yaşamı mümkün kılmayı hedeflemelidir.
Şehirleşme ve dönüşüm bir araya getirilerek kentsel dönüşüm adı altında ne olduğunu kimsenin tam olarak anlayamadığı bir dönüşümden bahsedilmektedir. Kentsel dönüşüm mimari yapıların değişimi olarak kabul ediliyor. Hiç kimse kentsel dönüşümden yaşlılara da uygun bir dönüşüm modelini aklına bile getirmiyor. Yaşlılık, taşınması zorunlu bir yük olarak görüldükçe, yaşlılar, saygı duyulan değil sadece katlanılan kişiler olarak karşımıza çıkıyorlar. Biz, yaşlılığı ve yaşlıyı yeniden tanımlayıp, yeni bir yaşlılık kültürüne doğru yol almalıyız.
Yaşlılığın kolay ve tavsiye edilecek bir yaşam dönemi olmadığını kabul ediyorum, ama yaşlılık her yönüyle zor ve zorunluluklarla bağlantılı bir yaşam dönemi olmaktan kurtarılabilir. Fiziksel çevreyi dönüştürmek yerine, önce zihniyette dönüşüm olmalıdır. Kentselden önce beyinsel dönüşüm gereklidir. Bunu başarabileceğimizi İHA ve SİHA teknolojisiyle dünyaya kanıtladık. O zaman teknolojide gösterdiğimiz bu başarıyı yaşlanma süresine giren toplumumuz için niçin göstermiyoruz? O zaman şu sorumuz cevap bekliyor. Bizi engelleyen, tutan mı var?