Hiç kimse kendisinin Alzheimer hastalığına yakalanabileceğini hesaba katmamaktadır. Sadece “öbürünün hastalığı” olarak görünen Alzheimer hastalığı yayılmaya devam etmektedir. Bir unutulanlar listesi olsaydı, ilk sırada Alzheimer hastaları gelirdi. Seslerini yükseltemeyen, isteklerini dile getiremeyen bu hastalar tümüyle yok sayılır bir haldedir. Keza onların bakımını üstlenen aile üyelerinin de durumu içler acısıdır.
Türkiye’de bugün tahminen 600.000 Alzheimer hastası yaşamaktadır. Gelecek birkaç on yılda iki-üç misli artacaktır. Yaş yükseldikçe insidans ve prevalans yükselmektedir. Yılda ortalama 50.000 yeni Alzheimer vakası ortaya çıkmaktadır. Bunun 2050 yılına kadar 100.000’e ulaşması beklenmelidir.
Milyonlarca Alzheimer hastası ve onların aile üyesi fertleri bekleyen gelecek iç açıcı değildir. Alzheimer hastası yaşlılara nerede ve kim bakacak? Onların bakımını üstelenen aile fertlerinin ihtiyaçları nelerdir? Aileler Alzheimer hastası yaşlısının bakımını üstlenmezse bu hastaların durumu ne olacaktır? Türkiye’de de ABD’de de olanlar olacak mıdır, Alzheimer hastalarının sokağa, cami önüne, köprü altına bırakılacağı günler yaklaşmış mıdır?
Öyle görünüyor ki, bu sorular ülkemizde önemli değildir. Önemliler sosyal medyada yer alıyor. Şu veya bu bayan sanatçının göğüsleri hakiki midir, kendini sanatçıdan sayan hangi bayanın güzelliği neştere, hangisinin doğaya dayandığını merak edenlerin sayısı Alzheimer hastalarını merak edenlerin sayısından misliyle daha fazladır.
Alzheimer hastalarının bakımından sadece ailesi sorumlu tutulmaktadır. Resmi kurumların da üzerine düşen görevleri olduğu halde, bunlar dile getirilmemekte, sadece tıbbi tanılarla yetinilen anlayış içerisinde bu hastalığa tuhaf bir yaklaşım sergilenmektedir. Demans tanısı klinik bulgulara ve ek muayenelerin sonuçlarına dayanmaktadır. Alzheimer hastalığı en sık görülen demans türüdür (%60-80). Bunu vasküler demans (%15-20) ve Lewy cisimcikli demansı (%7-10) takip etmektedir.
Emekliler için bankalar “promosyon yarışına” tutuştular, ama hiç kimse Alzheimer hastalarına yardım yarışına tutuşmuyor. Alzheimer hastası kaç yaşlının bankadan alacağı promosyonu kim bilir kimler kullanıyor? Türkiye’de Alzheimer hastalarına kurumsal bakım olanakları istisnalar hariç yoktur. Alzheimer hastalarının bakımını aileler üstlenmektedir ve evde bakım için özel olanaklar mevcut değildir. Aileler kendi olanaklarıyla Alzheimer hastası yaşlısının bakımını yapmaktadır.
Alzheimer hastası yaşlılara ve ailelerine yardım elinin uzatılması gerekirken, Gerontologların işsiz dolaştığı bu dönemde Alzheimer hastalarının sorunlarına el atanların, bunları dile getiren, çözüm bulunması için onlar adına konuşanların Gerontolog olması hiçbir şey ifade etmiyor mu? Anlaşılan hiçbir şey ifade etmiyor. Eğer etseydi 2000 yılından beri dile getirdiğim bu soruna ilginin uyanması gerekirdi.
Yine de tekrar edeyim: Alzheimer hastalarının evde bakımı bir süre sonra imkânsız hale gelir. Hastalığı durdurma imkânı olmadığı halde, aileleri böyle imkânsız bir işi üstlenmeye zorunlu kılmak; adalet, hukuk ve ahlak kavramlarıyla da uyuşmuyor. Ailenin önemini vurgulayıp, aileyi yalnız bırakmak arasında nasıl bir mantık kurulduğunu da anlamak mümkün değildir. Bir taraftan yaşlıların sözde bizim için önemini vurguluyoruz, sonra da onları en zor anlarında yalnız bırakıyoruz.
Şimdi seçim sürecindeyiz. Koltuk kavgası ve koltuk pazarlıkları başladı bile. Kendi açımdan bakınca, bunu Alzheimer hastalarının sorunlarını dile getirmek için bir fırsat olarak görüyorum. Partilerin bakalım hangisi bu fırsatı değerlendirecek? Şimdiye dek yaşadığım hiçbir seçimde, bu şansı kullanmayı beceren bir partiye de rastlamadığım için, yine boşa nefes tükettiğimin elbette farkındayım, ama en son umutlar ölürmüş.
Bakım sigortasını ve Gerontolog istihdamını tartışmanın tam zamanıdır. Evde bakım, kurumda bakım, bakıcı aile fertleri için sağlık kontrolleri ve dinlenme olanakları gibi meseleler ülkemizin çözüm bekleyen sorunlarıdır. Sağlık hizmetlerini, sosyal hizmetleri ve gerontolojik hizmetleri birbirine bağlamanın, ülke çapında bir “Gerontolojik hizmet ağı”nı kurmanın vaktidir.