YAŞAMAK ZAMANI

Tam 107 Yıl Önce, Ne Diyor Ziya Gökalp?

İyi ki 1938 yılının sonunda 41 yaşında olan Hasan Âli Yücel gibi özgür düşünebilen aydın kafalı bir öğretmen milli eğitim bakanı olmuş. Ve ne güzel rastlantı ki bu bakanlığın ilköğretim genel müdürü aynı Yücel gibi düşünebilen 45 yaşında bir öğretmen: İsmail Hakkı Tonguç…. Bakan ve genel müdür kafa kafaya vermişler; “Ne yapalım, nasıl yapalım da ülkemiz ve halkımız için yararlı bir iş yapalım?” diye düşünmüşler, konuşmuşlar, tartışmışlar. Sonuç olarak, “Bir ülkenin temelidir; çağdaş bir eğitim. Bu temel sağlam atılırsa, kısa zamanda yükselir o ülke. Eğitim bozuksa her şey bozuk demektir.” görüşünde birleşmişler.
“Öyleyse hızla öğretmen yetiştirelim” demişler. “Ama okuyan, düşünen, ülkemizin gerçeklerini bilen aydın öğretmenler…” İyi de para nerde? Elde yok, avuçta yok. Atatürk’ün, “Milletin efendisi”dediği köylü hâlâ hacıların, hocaların egemenliğinde. Çünkü 40 bin köyün neredeyse 35 bininde okul da yok, öğretmen de… Ve işte tam o günlerde İtalya’da Benito Mussolini, Almanya’da Adolf Hitler adlı iki deli diktatör, ordularının gücüne güvenip 2. Dünya Savaşını başlatmasınlar mı?
Avrupa’nın yarısını işgal eden Almanlar, Trakya sınırımıza dayanmışlar. Zaten zayıf olan devlet bütçesinin bütün gücü orduya kaymış. Böyle bir durumda ne yapsın Yücel, ne yapsın Tonguç? Düşünen her insan mutlaka bulur; bir çıkış yolu. Nitekim Yücel ve Tonguç da, “Mazeretimiz var, hem de büyük!..” diye eli kolu bağlı oturamazlar. 17 Nisan !940’ta Köy Enstitüleri Yasasını geçirirler; TBMM’den. Sıvayıp hemen kollarını Kırklareli’den Trabzon’a, Kars’a; İzmir’den Erzurum’a, Malatya’ya, Diyarbakır’a; Sakarya’dan Kastamonu’ya, Konya’ya, Antalya’ya, Adana’ya 21 “Köy Enstitü”sünün temelini atarlar. “Hani para yoktu” denecek. Para ile herkes yapar. İşte bu cesur girişimleri ve başarılarıdır; onları başkalarından ayıran.
“Güzel de kardeşim, geçen haftalardaki söyleşilerinde çocukluğunu, köyünü, baba evini anlatırken ne oldu da ‘Köy Enstitüleri’ konusuna atlayıverdin hemen?” diye soracaksınız haklı olarak. Söyleyeyim: Ben bugün iki satır yazabiliyorsam, o okullar sayesindedir. Kepirtepe, Arifiye, Hasanoğlan, İvriz, Akçadağ, Dicle, Beşikdüzü, Cılavuz ve benzerleri gibi Antalya yakınlarında Aksu Köy Enstitüsü açılmasaydı, ilkokulda kim okutacaktı beni?
İlk öğretmenim İhsan Özel gibi ikinci öğretmenim Ali Uyar da yine bizim köylü ve yine Aksu mezunu idi. 1948’de köyüm Gödene İlkokulunda birinci sınıfa başladığımda İhsan Özel’di öğretmenim. Beş sınıfın tek öğretmeni… Üçüncü sınıfa başladığımda yakın köylerden birinde görevliyken köyümüze atanan yine bizim köylümüz Ali Uyar oldu öğretmenim. İki öğretmenli okulumuzda ilk üç sınıfa Ali Uyar, 4. ve 5. sınıflara da İhsan Özel girer oldu. Dolayısıyla ben Aksu Köy Enstitüsü mezunu öğretmenler sayesinde okuyabildim; ilkokulu. Bu iki öğretmenim dışında bizim köylü 8 öğretmen daha vardı; Aksu mezunu.
Yücel ve Tonguç, öyle güç koşullar altında ‘Köy Enstitüleri’ni kurmasalardı, İhsan Özel ve Ali Uyar öğretmen olamayacaklardı. Pekiyi, kim olacaktı benim öğretmenlerim? Öğretmen yokluğunda ilkokul açılamayacağı için ister istemez imamlardan birinin önünde diz çökerek eski yazıyı öğrenip ne dediğini bilmeden Kur’an ezberleyecektim. Kısa bir süre sonra da bu dünyaya boş verip öteki dünyaya hizmet edecektim. Doğumlarda, ölümlerde, mevlüt, nişan, düğün gibi törenlerde baş köşeye konuk edilecektim. Başımdan sarığı, sırtımdan cübbeyi, çenemden sakalı, dilimden Arapçayı, ayrıca Allah ve peygamber sözlerini eksik etmeyecektim!
Evet karnım hep doyar; cebim, cüzdanım hep dolu olurdu ama kime olurdu dersiniz, en küçük bir yararım?
Caminin tam karşısındaydı; köydeki evimiz. Ezan okumak için minareye çıkanlar çok rahat görünürdü çardağımızdan. Dördüncü sınıfa geçinceye dek:
Tanrı uludur; Tanrı uludur!
Tanrıdan başka yoktur tapacak

diye okunuyordu ezan. Herkes gibi baştan sona ben de bilirdim; ne söylendiğini. Sözgelişi sabah ezanlarında, “Namaz uykudan hayırlıdır!” diye bir söz vardı; öteki ezanlardan farklı olarak. Ne güzeldi! Onun yerine şimdi söylenen, “Essalatü hayrün minen nevm!” sözünü 85 milyonluk halkımızdan kaç kişi anlar? Pekiyi kimsenin anlamadığı bir uyarıyı, mikrofonun sesini sonuna kadar açarak niçin her gün haykırırız biz?
Ne olduğunu, neden olduğunu anlamadım o yıllarda, birdenbire niçin vaz geçildi; Türkçe ezan okunmaktan. Ben çok üzüldüm buna ama büyüklerim sevindiler nedense! Öz dilimiz yerine, her gün günde beş kez ne dediğini anlamadığım bir dille çağrı yapılması çok anlamsız, mantıksız geldi bana. Kim yaptı, niçin yaptı bu değişikliği diye soramadım kimseye. Öğretmenlerime bile… Sorsam ne derlerdi; bilmem!
Yıllar yıllar sonra öğrenebildim; bu anlamsız değişimin nedenini. Atatürk’ün son başbakanı Celal Bayar, başkanı olduğu Demokrat Parti 14 Mayıs 1950’de yapılan seçimde CHP’den çok oy alıp cumhurbaşkanı olunca, Başbakanı Adnan Menderes’le birlikte yaptıkları en önemli iş, Atatürk’ün 18 yıl önce Türkçe okutmaya başladığı ezanı Arapça okutmak olur. Ne yazık ki daha sonraları başbakan olan İnönü de değiştiremez bu geri dönüşü, Ecevit de… 27 Mayıs’ın başkomutanı Gürsel Paşa da, “Bana ne!” der; 12 Eylül’ün komutanı Evren Paşa da….         
Dün olduğu gibi bugün de kimsenin gündeminde yok bu konu. Öyle ya canım, onca önemli işler varken ne diye böyle basit konularla zaman tüketmeli ki! Değil mi ya?
Ziya Gökalp 1918 yılında yazdığı Vatan adlı şiirinde şöyle der:
Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur;
Köylü anlar mânâsını namazdaki duânın.
Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur’ân okunur;
Büyük küçük herkes bilir buyruğunu Hüdâ’nın.
Ey Türk oğlu! İşte senin orasıdır vatanın!

Ne acıdır ki 107 yıl önceki Ziya Gökalp gibi de düşünemiyoruz biz bugün, 93 yıl önceki Atatürk gibi de!.. 750 yıl önce yaşayan Karamanoğlu Mehmet Bey kadar da milliyetçi değiliz biz, 1290 yıl önce Orhun Anıtlarını diktirip üstündeki kitabeyi yazdıran Göktürk Kağanları Kül Tikin ve Bilge Kağan kadar da…

            Var mı itirazınız?       
Yayın Tarihi
22.11.2025
Bu makale 71 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!