İzlenimler
Şubatın son günü; ANSİAD toplantısında, deprem tartışıldı. Sayın Başkan Akıncı konuyu açıklayan güzel bir konuşma yaptı. Acil sorun ise Antalya otellerine yerleştirilen seksen bin kadar depremzedenin; Turizm mevsiminin açılması nedeniyle, ne olacağı idi.
Doğa zayıflığı kabul etmez
Çocukluğumda bahçemizde tavuk beslerdik. Kümesteki tavuklardan birisi hastalanır, düşünmeye başlarsa, diğer tavuklar hemen üzerine çullanır ve onu gagalayarak öldürmeye çalıştıklarını hayretle seyrettiğimi hatırlıyorum. Aslında sanırım insanlar dâhil bütün canlılar böyle. Yalnız, insanlar vicdan, acıma gibi duygularla ve eğitimle bu hasletini frenleyerek yardım sever olabiliyorlar. Tarihte, bazen bunun tersini de görmüyor değiliz. "Irkın sağlığı" nın sağlanması için zihinsel ve fiziksel engelliler ile eşcinsellerin yok edilmek istenmesine öjeni diyoruz. Öjeninin temelleri Platon’un “Devlet” adlı eserinde bulunur. Platon bundan, Güçlü bir devlet ve mükemmel bir toplum tasarımı amaçlamaktadır. Naziler de, yirminci yüzyılın başında “Ari ırk” yaratmak uğruna dünyada terör estirmişler binlerce masun insanın hayatına kıymışlardır. Antalya’ da kendi menfaatlerine pek dokunmayınca sesi çıkmayan otelciler, şimdi depremzedelerden nasıl kurtuluruz diye çaba içindeler. Gözleri depremzede görmek istemiyor, çünkü onlar zayıf.
Çözüm üretmek
Descartes “Metot Üzerine Söyleşi” adlı eserinde (her zaman tekrarladığım gibi) şöyle bir tavsiyede bulunur: Çözmek istediğiniz büyük parçaları mümkün olduğu kadar küçük parçalara bölün ve öyle çözmeye çalışın. Her zaman basitten bileşiğe gidin. Deprem gerçekten çok karışık bir konu. İçinde doğa bilimlerinden inşaata, sosyal konulardan yönetime kadar ne isterseniz var. Bunları ancak parçalayarak çözebiliriz. Üstelik acilen çözülmesi gereken bir konu varken biz devletçilikten, mirasa kadar aklımıza ne geldiyse konuştuk. Bir tek Sayın Yusuf Örnek konuyla ilgili nefis bir öneri getirdi. O da şu: depremzedeleri; otelleri rahatsız etmeyecek şekilde tüm tesislere dağıtmak. Antalya’ da yaklaşık 800 000 yatak var 40-50 000 kişiyi (diğer yarısının geri döneceğini veya başka çözümler bulacağını düşünüyorum) dağıtınca otel başına % 10 dan az bir miktar yatak çıkacaktır. Bunların masrafı da vergi gelirinden düşülebilir. Böyle bir çözümü otelcilerin severek kabul edeceğini zannediyorum. İnanın böyle bir çözüm Antalya’ nın gururu da olur.
Ehemmi mühimme tercih etmek
Eski ama çok önemli bir atasözüdür bu. Sorun bir değil ki. İstihdam da çok önemli bir sorun. Deprem bölgeleri Türkiye’nin önemli sanayi bölgeleri. Fabrikaların çalışması için işçiye ihtiyaç var. İşçiler ise korkularından ve oturacak yerleri olmadığı için topraklarına geri dönemiyorlar. Antalya’da iş bulup çalışmaları da ancak kalacak yer temin ettikleri zaman mümkün. Burada ehemmiyetli olan yaşam şartlarının öncelikle temin edilmesidir. İstihdamı öyle veya böyle çözümleseniz de, insanların yatacak yerleri yoksa bu insanlar ne yapabilir?