ANTALYA NELERİN CENNETİ ?..
En başta tanıtımsız turizm cenneti.
Deniz, kum, (çakıl, kayalık,) güneş cenneti.
Ulaşılamayan doğal güzellikler cenneti.
Tahrip edilen tarihi eserler cenneti.
Avrupa Kültür Başkentti hayalindeki kültür ve sanat cenneti (?!)
Balkonları çiçeksiz evler cenneti.
Beş yıldızlı oteller cenneti.
Kaçak ve sahte içki cenneti.
Plajların işletmelerce halka kapatılmasının cenneti,
Daha başka?
Kitap korsanlığı cenneti. Serbesttir.
Sahte bandroller cenneti. Denetimsizdir.
Kaset, cd korsanlığı cenneti. Serbesttir.
Sahte marka cenneti. Serbesttir.
Dükkânlarda, sahte etiket cenneti. Denetimsizdir.
Sahte ilaç cenneti. Denetimsizdir.
Sahte Viagra vesaire cenneti. Başı boştur.
(Not: Bu gibi cinsel gücü artırdığı iddia edilen kaçak, sahte ilaçlar sadece eczanelerde satılmaz, pastanelerde, barlarda garsonlardan satın alabilirsiniz. Hem de eczanelerin dörtte üç fiyatına.) Nedeni de;
Çantacılar Cenneti.
(Not: Eczanelerdeki vitamin, mineral ya da diyet-beslenme desteği diye satılanların büyük bölümü, çantacı denilen kişilerden kaçak olarak temin edilir. Kalitesi, fiyatı belli değildir. Sahte markalı giyim eşyasına benzer.) Bir de resmen ithal edilenler vardır, bunlara da ruhsatı Sağlık Bakanlığı değil, Tarım Bakanlığı verir.
Hamutçular cenneti.
Bırakın halıcıları, dericileri lokantaların önünden nerdeyse kolunuzdan çekilmeden geçemezsiniz.
Trafik kurallarını dinlememe cenneti:
(Her yere arabanızı park yapabilirsiniz. Hatta park yapılamaz levhaların altına bile. Trafik polisi yanınızdan motorla geçerken ona tebessüm edebilirsiniz. Her yerde U dönüşü yapmak, kırmızı ışıkta geçmek, rastgele şerit değiştirmek serbesttir.)
Kaçak çıkma cenneti.
(Kentin göbeğinde bir işyeriniz mi var, size küçük mü geliyor? Hiç dert değil hemen bir çıkma yapıverin. Veya mallarınızı, caddelere, sokağa doldurun. Ya da yayaların geçtiği yola, masalarınızı, sandalyelerinizi koyuverin. Hiç merak etmeyin Antalyalı cambazdır geçecek bir delik bulur kendine.)
İlaç kalıntılı sebze, meyve cenneti.
(Ruslar almadı, Avrupa’da almadı, almazsa almasılar, dök pazara vatandaşımız yesin.)
Pahalı lokantalar, kafeler cenneti. Kanunen serbesttir.
Gürültü cenneti.
Her dükkân bir diskodur, hoparlörler caddededir. Durmayın dans edin. Sokaklardan satıcılar ses sistemlerini sonuna kadar açarak geçerler, “hadi vatandaş, sen de gel!” Evde hasta mı var, bebek mi uyuyor, kimse aldırmaz.
Sesi güzel (!) müezzinler cenneti.
Şöyle biraz düşünün, daha başka ne cennetler bulacaksınız neler.
Cennette yaşadığınızı unutmayınız! Kentinizin kıymetini biliniz.