Acılı Antalya

Ağrılarım arttı, hastane doktor mafiş. EM (Manyetik rezonans) çektir, diyorlar. Gidiyorum, hani, başhekimin dünyanın en ileri hastanesi yapacağız, dediği Devlet Hastanesine, “EM bozuk,” diyorlar. “Ne zaman geleyim, “diye soruyorum, görevli boynunu büküyor, Allah bilir dercesine, “üç gün sonra bir telefon edin.” Üç gün hafta oluyor; öğreniyorum ki bir parçası arızalanmış ve parça yurtdışından gelecekmiş. Anlaşılıyor ki, Başhekim şimdiden “ el dünyaya”el atmış, tebrikler.

Polis

“Bugün Emniyet Müdürümüz yazar Feyzullah Aslan hakkında bir yazı yazayım, diyorum kendi kendime, belki içimi boşaltırım, ağrılarım da azalır. Kendisi hakkında iyi yazı yazan gazeteci arkadaşlara Aslan, teşekkür mektubu, yani takdirname gönderiyormuş, birisi de köşesinde mektubun fotosunu yayımladı. Belki bana da gönderir de moralim düzelir, diye düşünüyorum, ama ben geceleri kentteki güvensizlikten, yakalanan rüşvetçilerden,  trafiğe kimsenin aldırmadığından, hâlâ kasksız motosiklet kullananlardan, bu araçların yaya yollarını kendi özel yolları sandığından filan söz etmek istiyorum. O zaman göndermez, görevini eleştiriyorum, diye vazgeçiyorum. Sonra polis hakkında ileri geri konuşmak tehlikelidir bizim memlekette, bunca yıldır öğrendik. Ne olur olmaz bakarsın, bir bahane ile içeri alıverirler. İçeri almasalar da bir punduna getirip adliye koridorlarına çıkarırlar. Bu “teşekkür mektubu,” hikâyesini duyduktan sonra bizim Fikret Otyam’a neden mahkeme celbi yerine teşekkür mektubu gitmedi, diye düşündüm, bir sonuca ulaşamadım. Galiba bu teşekkür mektubu buluşu da emniyetin proje üretme bölümünden çıkmış olmalı. Teşekkür mektubu alan gazeteci arkadaş konuşuyordu: “Yahu, polis hakkında bir şey yazacağım zaman aklıma bu mektup geliyor hep, ayıp olur şimdi, diye düşünüyorum.”

Ha, bu arada öğrendim, rüşvetten giden trafik müdürünün yerine Çocukları Koruma Şubesi Müdürü Mustafa Cevher atanmış. Sanırım o da dertli idi, Antalya trafiğinden, ha gayret müdürüm, umutlar sende.

Meltemliler

Ağrılar, acılar beni ezip büktükçe  bir konuda yoğunlaşamıyorum. En iyisi gazeteleri okumak diyorum. İlk açtığım gazetede koca bir manşet: “Antalya, Antalya olalı  böyle yatırım görmedi. Antalya’da kamu yatırımları fırtınaya dönüştü,” diyen Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in beyanatını okuyorum. Birden ağrılarım daha da artıyor, ama reis haklı, Antalya’yı bu denli çirkinleştiren, betonlaştıran yatırımlar Antalya tarihinde yok. Gerçekten haklı; yatırımlar fırtınaya dönüştü, önüne çıkanı yıkıyor, yok ediyor, parçalıyor, toza dumana buluyor. Birden nihayet uyanan Meltem Mahallesi sakinlerinin direnişi okuyorum. Acım hafifliyor, geç de olsa Yüzüncü Yıl “Spor Ticaret Yandaş Merkezi” faciasının farkına vardıklarını görüyorum Onlar “hayır,” derken iş makineleri harıl harıl çalışıyor, sesleri zor duyuluyor. Yüzme havuzu yerle bir edilmiş, temeller kazılıyor,  çirkinlik abidesinin inşaatı devam ediyor. Meltemliler, davalar açıldı, hele bir davalar bitsin, diyorlardı, ah hemşerilerim mahkeme ne derse desin, mahkeme kararlarını dinleyen var mı bu memlekette, nasıl unutursunuz? Sevgili Meltemliler sizi kutlarım, ama lütfen bu eylem her hafta sürsün, sesinizi çıkarmazsanız, başınıza gelecekleri bir düşünün. Direnin dostlar, zafer sizin olacaktır.

Yayın Tarihi
03.07.2008
Bu makale 649 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!