Sabah evinizden çıkıp işe gidiyorsunuz, akşam otobüs, dolmuş zor belâ evinize dönüyorsunuz. Kenti görüyor musunuz? Hayır! (Ya, işte, hayır’da hayır vardır, kentin çirkinliğinden haberiniz olmuyor.)
Belki hafta sonlarında akşam üstü çoluk çoğunuzla şöyle bir Karaali, Atatürk Parkı’na filan uzanıyor, ya da Cumhuriyet Meydanı’nda bir tur atıyorsunuzdur. Antalya’da yaşıyor, ama kenti görmeye fırsatınız olmuyordur. Bizim gazeteci arkadaşımız Nihat Toklu bile Radyo Box’taki işine sabahın kör karanlığında gitmese, Saat Kulesi’nin dibine çöp boşaltıldığını göremeyecekti.
Kenti her gün kendi ellerimizle çirkinleştiriyor, kirletiyoruz. O nedenle turist, otellerinde kalsın kente gelmesin, diyorum. Kafalarındaki Antalya imajı bozulmasın istiyorum. Çok zaman da pislikten, çirkinlikten utanıyorum.
Kimse alınıp darılmasın, kenti çirkinleştirenlerin, kirletenlerin başında esnaf geliyor. Biz de onlara destek oluyoruz. Elimizdeki her çöpü sokağa atıyoruz.
Biraz rengim açık ya, yanlışlıkla Yat Limanı’na doğru bir yürüsem, ya Atatürk caddesinden geçsem esnafın İngilizce, yanıt vermedim mi Almanca, ya da Rusça saldırılarından yakamı güç bela kurtarıyorum. Saldırı dedim, gerçekten saldırı. Nerdeyse yakamdan tutup zorla dükkânlarına çekecekler. Sizin de başınıza gelmiştir.
Bazen hadi bir deneyeyim, derim, örneğin şu uydurma plastik mavi göz taşlarının fiyatını sorarım. Beş lira, on lira fiyat çekerler. Türk olduğumu anlayınca da hemen kaçamak yapar, abi bak bunlar bir lira, diye aynısı olan bir başkasını gösterir.
Bunlar basit, ATSO neden etiket zorunluluğu uygulatmaz? Dükkânlardaki hiçbir malın üzerinde etiket var mı?
Neden turist kente insin?
Dükkânlar malları, masa, sandalye, tavlaları ile sokaklara taşmışlardır; yürüyemezsin. Yolunuz umarım, evkurcuların sokaklarına düşmez. Sinir hastası olursunuz.
Köşe başları çöplerle doludur. Kesik Minare’ye gidin, çöp deposuna dönmüştür.
Çöp konteynırlarının kapakları hep açıktır, pis kokular çevreye yayılır.
Yaya kaldırımlarında motorlar yarış yapar. Arabalar, park yasağı, çekme levhalarının altına park etmiştir, bir Allahın trafik polisi çıkıp ta uyarmaz.
Naylon çadırlı kafelere, restoranlara mı gelecek turist? Gecekondu kaçak inşa edilen kentin merkezindeki çirkin kat kat restoranlara mı gelecek turist? Nihat Toklu’da yazdı, Muratpaşa’dan yanıt bekliyor.
Sayfada yerim kalmadı, daha pek çok çirkinliği sizinle paylaşırdım.
Güzellikler dilerim.
Not: Geçen Cuma günü bizim şahane meyhaneci Hasan Polat’ı kaybettik. Ailesine sabır. Hasan’ı hep anacağız, biliyorum. Işık içinde yatsın.