Devr-ü istemezük…

Son bir aydırTürkiye’de olanlar eğer başka bir ülke de olsaydı insanlar sinirlerinden çıldırır, tımarhaneler tıklım tıklım dolardı.

Ne sağlam milletiz, ne dayanıklı sinirlerimiz var; rüyanda görsen  kabus görmüş gibi insanı yatağından fırlatacak olaylar bize “tık” dedirtmiyor; işimize, gücümüze, zevki sefamıza devam ediyoruz.

“Acılar hayatımın tadı,” diye bir şarkı var mı?

 

Tahliye edilen katiller, kuş olup İran’a konuvermişler.

Memleketin istihbarat teşkilatı, polisi meşgul, onlar savcıları izliyorlar.  İçişleri Bakanına yayları fırlamış koltuğu nedense batmıyor.

Çok cesurlar, bugüne değin kullandıkları maskeleri tek tek çıkarıyorlar artık, gerçek yüzlerini görüyoruz.

Şeriat gelmez bu memlekete, doğrudur, ama halife efendimiz, sultanımız   Dolmabahçe Sarayı’ndan ferman üstüne ferman buyururlar.

İçki içen kâfirdir, diye açıkça ferman etmeseler de Sultanımız Dördüncü Murat’a rahmet okutuyorlar.

 Biliyor musunuz şu anda Türkiye’de otuz beş ilde içkili lokanta yok. Yarın bu miktar yetmiş olacak, kuşkunuz olmasın. Belediyeler artık içkili lokantaları kapatmaya zorluyor. Büfeler, bakkallar açıkta içki satamayacak,  21 yaşındaki oğlunuzu, kızınızı bakkala gönderip  bir şişe bira aldıramayacaksınız. Yaşları daha 24 değil, bebekler.

Antalyalılar deniz kıyısı sefalarını çok arayacaklar; denize karşı içki içmek yasak!

Yavuz Özcan parkı evime çok yakın:

Canım, ‘tıksırıncaya kadar’ içki içmek istiyor şimdi inadına.  

Melih Gökçek yıllarca önce, “böyle sanata tükürürüm,” demişti. Sanatsever Başbakanımız, hani sanatçılarla filan toplantılar yapıyor ya, tüm o buluşmaların bir hikmeti harbiyesinin olmadığını kanıtlayıverdi,  Avrupa’nın tanıdığı bir sanatçımızın eserine “ucube,” damgasını vurdu. Polis heykeli bekliyor şimdi, tahriklere kapılanlardan korumak için.  

Hani “hep benim,” der ya, sonunda yargıya hokus pokus yapıyor, “süper yetkili mahkeme”yi kuruyor. Danıştay, Anayasa Mahkemesi filan kurulacak yeni mahkemenin yanında vızıltı kalıyor.

Haberiniz var mı bilmem, başbakanımızın görevi ağırlaştı. Artık tüm tv. leri izleyecek. Beğenmediği program olursa, “kapattım bu kanalı,” ya da “kaldırdım bu programı,” diyebilecek.

“Devri İstemezük,”  başladı.

Biz böyle başımızdan büyük işlerden söz ederken bir de bakıyoruz ki eşkıyalar Büyükşehir Belediye Meclisi’ni basıyorlar. Ortalığı savaş alanına çeviriyorlar, koltuklar kırılıyor, kapılar parçalanıyor, başkan fırlatılan taşlardan ağır yara almadan kurtuluyor.  Birkaç vatandaş  yaralanıyor.

Ne oldu? Nasıl oldu? diye bir şeyler öğrenmeye çalışırken birden kulaklarımıza 229 nolu parseli işgal eden zorbaları savunan tanıdık  bir ses geliyor: AKP eski İl Başkanı Samani konuşuyor.

Böylece eşkıyaları meclis toplantısını basmaya gönderenlerin kim olduğunu anlıyoruz.

(Cumhuriyet .9.2.2011)

Yayın Tarihi
16.02.2011
Bu makale 5326 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!