Oldum olası karşıyımdır; belediyelerin görevlerini, işlerini özel sektöre şöyle ya da böyle formüllerle devretmesine. Hep aklıma, okulu olmayan bir ülkede milli eğitim bakanı olmak gelir. AKP’liler yapıyor, ama halkçı olduğu bayrağında yazan CHP belediyelerinin de bu işe soyunması bence anlaşılır gibi değil.
Sarı Su doğal alanının kurtarılması, halkın hizmetine sunulması için park yapılmasını büyükşehir belediyesinin yap-işlet-devlet modeliyle ihaleye çıkardığını öğrenince yine yüreğim cız etmişti. Proje güzeldi. Güzeldi de aklıma Beach Park (İngilizceye dili dönmeyenler, piç park diyorlar.) gelince o projenin ileride ne hal alacağını, nasıl ranta kurban edileceğini, nasıl halka kapatılacağını düşünmekten kendimi alamamıştım.
İhaleyi, gönlüm hüzünlü, umutsuzca izledim. Aa! Bir de gördüm ki ihale bir belediye katılımı olan Antepe İnşaat ve Ticaret AŞ’de kalmış. Nasıl rahatladım bilemezsiniz. Sarı Su, Beach Park olmayacaktı. Bu güven, bu inanış neden diyeceksiniz? Önce Antepe bir belediye kuruluşu idi. İkincisi bu şirketin başında tanıdığımız, güvendiğimiz, halkçılığını bildiğimiz, mimar Bülent Özkaya vardı. Anladım ki Sarı Su ranta kurban edilmeyecek, halkın hizmetine sunulacaktı. Şimdiden başarılar.
Emeklilere Müjde
Ulusal gazetelerin manşetlerinde bu haberi görünce merakla okudum. Sanmıştım ki perişanlığı, sefaleti yaşayan sekiz milyon emeklinin yüzü nihayet gülecek, çoluk-çocuklarına artık üstbaş, kasaptan bir kilo kıyma alabileceklerdi. Yanılmışım. Bir genelge yayımlanmış, emeklilerin maaşlarına kredi kartı borçlarından ötürü haciz konulamayacakmış. O da emekli başvurduğu taktirde. Haber de emeklilerin yüzde sekseninin maaşlarında kredi kartı hacizleri olduğu bilgisi de veriliyordu.
Müjde buydu. Ve ben Türkiye’de yaşadığımı hatırlayıverdim.
Kaçak İçki
Yaz geliyor. Umarım bu yıl Antalya otellerinde kaçak içkiden kimse ölmez, dünyaya rezil olmayız. Dileğimiz bu ama hâlâ “kaçak içki, -ya da sahte içki- yakalandı haberleri sık sık gazetelerde yer alıyor. Adi polisiye haberleri oldu bu taammüden cinayetler. Yasalar mı yetersiz, yoksa denetleme yapanlar mı vurdum duymaz bilmiyorum? Bildiğim bir şey var, yayınlanan istatistikler.
Bakınız şöyle: Türkiye’de şarap üretimi yılda 30 milyon litre. Bir milyon litre de ithal ediliyor. Tüketilen şarap miktarı ise 100 milyon litre.
Gerisine siz karar veriniz.