Nurullah Ataç’ın, Ulus Gazetesinde Pazartesi günleri yayımlanan köşesinin adı “Sohbet,”di. Bir gün sınıfta Reha adındaki (sonradan ünlü futbolcu oldu) arkadaşımız, “hocam,” dedi, “bize hep Türkçe kelime, şey tilcik kullanın, diyorsunuz, kendi köşenizin adı Arapça. Hoca, Reha’ya şöyle sertçe bir baktı, boğazını kaşıdı, “kağıt kalem çıkartın, sınav yapacağım,” dedi hırsla... Biz de Reha’ya sert sert baktık, sırası mıydı hocayı kızdırmanın?
Bir sonraki Pazartesi sevgili hocamızın Ulus’taki yazısının başlığı “Söyleşi,”ydi.
Şimdi biz de şöyle rahatça oturalım, telekulağa takılan bir meyhanedeki söyleşiyi dinleyelim:
“Fatih Altaylı, geçen gün programında kendisine liderlerin atışmalarını nasıl bulduğunu soran sunucuya ne dedi biliyor musunuz? ‘Bana yabancı değil o tartışmalar. İlkokulda bir kızım var, arkadaşları ile her gün atışıyorlar, duyuyorum.’ Hafiften gülüşmeler.
“Deniz mi, göl mü ?” Yine gülüşmeler.
“Hadi şerefe!..şerefe,şerefe…Yahu kapalı yoldan geçerken ayağımı burkuyordum, her
yeri kazmışlar.”
“Kent merkezini güzelleştirme çalışmaları.”
“Umarım, Işıklar’daki gibi kırmızı fener sokağına benzeten ışıklı süsleme kondurmazlar. Ben yurtdışında gördüm, adamlar kendi folklorlarından esinlenerek ışıklı desenler yapıyorlar.”
“Konyaaltı caddesinde de yere eskiden gecekondularda kullanılan 9’a 18’lik kaba, yumuşak tuğlalar döşüyorlar. Yahu onlar yağmuru yiye yiye aşınır, üzerinde yürümeye bile gerek kalmaz. Bir de tuğlaların arasına Atatürk Caddesindeki o kaba, kare taşlardan, hani kadınların topuklarını kırdığı taşları döşüyorlar.
“Belki belediyeye göre estetiktir(!)
“Hoca görmedi anlaşılan o çürük tuğlaları.”
“ Kazım Özalp’teki granitler güzel. Hem tüm altyapılar, atıksu, yağmur suyu drenajı, içme suyu, doğalgaz, mobese de bitiriliyor. Bir daha kazma yok.”
“Ey, n’oluyor? Baykal listeyi yapacakmış Antalya’da.”
“Önseçim umutları, delege melege hayal oldu anlaşılan. Şimdi anti Baykalcı aday adayları bile Baykal’ın peşine takılırlar.”
“Bizim vekillerde pek değişiklik olmayacak anlaşılan.”
“Olan Özer Ülken’e oldu. Bilseydi Baykal’ın listeyi yapacağını, o da istifayı basar, aday adayı olurdu.”
“Şakacısın. Yahu, Ülken dedin de, vallahi bizim yerel gazeteleri okumak istemiyorum birader. CHP dedikodusundan başka bir şey yok. Bıktık yani.”
“Haklısın. Üstelik CHP’liyim diyenler, yazılarıyla partinin aleyhine çalışıyorlar. İşte Kılıçdaroğlu açıklayıverdi anket sonuçlarını.”
“O yazılar bir merkezden geliyor herhalde. Üç-beş muhalif mutlu oluyordur.
“Antalya’ya ne kazandırıyor? Sanki halk okuyormuş gibi üstelik.”
“Baykal, tabanı da muhalefete alıştırdı anlaşılan. Kimsenin liderin dışında iktidar olma yolunda bir çalışması yok.”
“Var, var, ama yetersiz. Biliyor musunuz, bizim kitapçı İsmail kendi cebinden seçim bürosu açtı mahallesinde. Bravo vallahi.”
“Oğlum bir küçük daha.”
Zamanım yok. Yasal dinlememi bitiriyorum, kayıt cihazımı kapatıyorum. Bakarsın ileride gerekebilir.