Başbakanımız ne diyor, “28 kere Antalya’ya gittim. Antalya’nın tarihinde görmediği yatırımları yaptım. İnanamıyorum. Çok anormal bir sonuç.”
Sağ ol başbakanım, hoş gelmişen, sefalar getirmişen Antalya’ya, Tamimce’nin otellerini hep şereflendirdin, yorulunca yengemizle geldin, dinlendin, yeyip, içtiniz, afiyet olsun, Antalya’mızın mis gibi havasında, dinçleştin, güçlendin, bir yiğit oldun, konuştukça aslanlar gibi kükredin, biz zavallıları korkuttun, vallahi sen konuşurken ne yaptığımızı bilmediğimiz kabahatlerimizden, suçlarımızdan hep kafamızı önümüze eğdik, ayak uçlarımıza baktık, başımız sen diktikten sonra tutuldu, bir daha dikleştiremedik. Boynumuz ağrıdı durdu.
Nankörüz biz. Bize ne denli hakaret edersen doğrusu azdır.
Bildiğiniz gibi Antalya bir rant kentidir, yandaşlarınızı oldukça yararlandırdınız. Burada bir garip çocuk buldunuz, politikayı bilmeyen, anlamayan, şehircilikten habersiz, her sözünüze emriniz olur diyen saf bir delikanlı. Ne derseniz yaptı, burada belediye başkanı sizdiniz, o emrinizdeki bir memurdu. Zamanla benim memurum işini bilir, Özal’dan dilimizde giren atasözüyle o da sayenizde uyandı, eşine dostuna, yandaşlarına rant sağlayarak geleceğini hazırladı. Biliyordu şu beş yılının yeni bir beş yılı olmayacağını, o kadar saf değildi yani.
Hani, bir kadıdan söz ederler, para bulamazmış, sıkıntı çekermiş, maaşını bile alamazmış da padişahtan yardım için yalvarıp dururmuş, padişah ta ona hep “inşaat yap inşaat yap,” der buyururmuş. Bizim kadı pek anlamazmış önceleri; sonunda uyanmış, ufaktan başlamış, bakmış ki iş iyi gidiyor, inşaat faaliyetini artırmış. Sonunda hiçbir şikâyeti kalmamış, padişaha duacı olmuş.
Haklısınız Antalyalılara kızmakta, köpürmekte, yaptığınız yanlış yunluş, yandaş yatırımlarının kıymetini bilmediler. Ne çare ki bu Antalyalılar, sizin kapalıca söylediğiniz gibi nankör insanlar. Bir başbakan işini gücünü bırakıp 28 kere Antalya’ya gelmeye tenezzül ediyor ve bu Antalyalılar takdir etmiyorlar. Vallahi haklısınız, ben de hemşerilerime bundan sonra sizin gözünüzle bakacağım.
Biz nankörüz başbakanım. Yine de haklının hakkını zaman zaman veririz: Menderes’e teşekkür ederiz, gözümüzü açtı, kulağımızı açtı. Bundan sonra daha uyanık olacağız, her dikilen taşın, her yapılan işin peşine takılacağız, arkasında gizli kapaklı bir şeyler var mı diye araştıracağız.
SEÇİMİN ANATOMİSİ
“Bu Kriz Götürür” başlıklı yazımızda, bu seçim Temmuz, Ağustos aylarında olsaydı, AKP yüzde kırkları rüyasında görür, gibi bir şeyler söylemiştik. Neden olarak ta ekonomik krizin daha büyük kentlerden küçük kentlerden sıçramadığını göstermiştik. Daha şimdiden dediğimiz gibi çıktı, AKP yüzde 47’diden yüzde 38.6’lara geriledi. Bu gerilemenin her gün biraz daha artacağını bilmek için kahin olmaya gerek yok. Bu seçimde AKP’nin oy kaybı bir milyonun üstünde, üstelik seçmen sayısının sihirbazın torbasından çıkar gibi 6 milyon artmasına rağmen. Bu demektir ki AKP’nin kaybı bir milyonun çok çok üstündedir.
Merkez sol daha akıllı davranırsa, seçim sonuçlarını iyi okursa gelecek genel seçimlerde rahatlıkla iktidar olabilir, eğer akıllı davranmazsa AKP’nin oylarını SP’ye kaptırabilir. Bu seçimde sıfıra inen SP oyları ciddi bir artış göstermiştir. Seçimin bize gösterdiği en önemli sonuç CHP’nin varoşlardan da oy almaya başlaması olmuştur. Şimdiden gelecek seçimlerin haritalarında sarıya boyanan yerlerin renk değiştireceğinden emin olabiliriz.
Şu sarı renkten nefret etmeye başladım.
ANTALYA
Antalya seçimlerden sonra Türkiye’nin gündemine oturuverdi. Herkes Antalya’yı,
Antalyalıları konuşuyor. Antalya seçimleri iktidarın yüzüne şamar gibi indi. Başbakanın seçim gecesinde yaptığı konuşmada yüz ifadesi bunu anlatıyordu. Başbakan unutmuş galiba, Milli Mücadelede Antalya savaşın gizli silahıydı.
Antalya’da CHP’nin seçimi kazanmasında en büyük unsur, Menderes’in hatalı çalışmaları oldu. Halk affetmedi. Düşene vurmak değil kastımız, yanlışları gösteriyoruz. Daha önce de yazdık çizdik bunları, kimse tınmadı. Sıralayalım şimdi.
1.Yandaşa gidecek kentin göbeğinde yapılan stadyum inşaatı ve hemen yanı başında planlanan gökdelen. Park yeri ayrılmış, kentin ciğer olacaka bir alana gök delen dikmek, stadyum yapmak olacak şey mi? Hiç mi akıl ve izanınız yok, hiç mi düşünemediniz, o bölgenin trafiği ne hale gelir diye?
2. Atatürk Parkı’nın yandaşlara peşkeş çekilmesi. Park parklıktan çıktı, gazinolar, lokantalar çarşısı oldu. Parkın içinde taşıt araçları dolaşır, yapılan park yerleri bomboş bekler. Bir parkın içinde vızır vızır gidip gelen arabaların, motorların ne işi var, nerede görülmüş. Menderes Dubai’de mi görmüştü acaba? Parkta kesilen yüzlerce 50-60 yaşlarında ki ağaçların hesabını nasıl verecek. Ya!.. İşte Böyle!.. Buna ağaçların intikamı denir.
3. Çağdaş bir uygulama diye halka yutturulmaya çalışılan Antkart. Menderes bir örnek göstersin bana dünyadan nerede böyle yandaşa rant sağlayan bir uygulama. Antkart mı yapacaksın, yap, kendin yap, belediye kendisi yapsın, gelen kazanç belediyenin kasasına girsin, Ahmet’in Mehmet’in cebini dolduracağına. Biz hiçbir zaman sisteme karşı olmadık, karşı olduğumuz uygulamanın şekli idi. Koskoca İstanbul’da bile AKBİL dedikleri Antkart uygulaması belediyenin bünyesi içinde çalışıyor. Taa Kabataş’tan havaalanına 60 kilometrelik yolu İstanbullu bir liraya gidiyor. Antkart gibi bir uygulama İstanbul’da olsaydı, Medya, halk belediyeyi, vallahi Kadir Topbaş’ın başına yıkardı.
4. Raylı sistem dedikleri tramvay. Tramvay evet modern şehirlerde bugün en çok rağbet gören toplu ulaşım düzeni, ama Antalya’da tramvay yolu yapacağım diye ne araç ne de yaya yolu bırakıldı. Güzergah yanlış. Hiç mi ulaşımdan anlayan kimse yok belediyede? İki seneye yakın esnaf kan ağladı, iflas ettiler. Bitti deniliyor, bitse de esnafın işleri artık eskisi gibi olmayacak.
Bu tramvaya harcanan parayla metroya başlansaydı, ne halk ne esnaf sıkıntıya düşer, ne yollar daralırdı. Paran kadar yapardın. İlk etapta 11 km değil de 5 kilometre olurdu. Dünya’daki uygulamada böyle zaten. Seçimlere yetiştireceğim telaşından sinyalizasyon sistemini unuttular. Bizim belediye “komedi dükkanı.” Ne diyeyim?
5. Başbakanın da övündüğü battı-çıktılar. Bunlara harcanan paraya günah. Trafiğe bir soluk aldırsaydı, hadi o çirkinlikleri sineye çekerdik. Dünyanın hiçbir modern kentinde kent içinde battı –çıktı yapılmaz. Çevre yollarında, şehirler arası kavşaklarda görebilirsiniz. O kadar toprak kazıldı, tüneller yapıldı. Kardeşim o tünelleri birbirine bağla metro yap. Bu kadar mı ileriyi göremeyen mühendislerin vardı, bilemem ki?
6. Kentin ana caddesi dünyada hiçbir zaman trafiğe kapatılmaz. Cumhuriyet Meydanı projesi ne oldu? Süslü bir havuzdan başka elimize ne geçti? Meydan mı büyüdü? Ya trafik, ya ulaşım felç oldu. Meydanı büyüt, amenna. Biz de seninle beraber oluruz. Ana caddeyi ulaşıma kapatacağına, o övündüğün battı-çıktıyı sadece tünel olarak oraya yap, altından arabalar geçsin, üstünü de meydana ekle. Tüneli biraz geliştir, çarşı da yap. Bu uygulama ile ne kadar yakıt israfı arttı biliyor musunuz?
6. Ulaşım kendi arabası olan içinde toplu ulaşım aracı kullanan vatandaş için de felâket. Bir Allahın kulu çıkıp ta bana, evime, işime çok rahatlıkla gidebiliyorum, diyebilir mi? Kentin Merkezi Kalekapısı’ndan toplu ulaşım araçlarından birine ulaşmak için ne kadar yürüyoruz? İnsaf!.. Modern şehircilik bu değil.
Bir başka örnek, akşam dokuzdan sonra, Konyaaltı caddesinden Işıklar’a gidecek araç bulmanın olanağı yok. Şu yarım saatte bir geçen tramvayı süs olmaktan çıkar da hiç olmazsa gece 12’ye kadar on beş dakika da bir çalıştır bari. Antalya’nın her yanından vatandaş bir yere gitmek için ıstırap çekiyor. Konyaaltın’da ya da Sütçüler’de oturan bir hemşerimiz akşamları Doğugarajından evine bir buçuk saatte gidiyor, haberiniz var mı? Bu örnekler çok çok artırılabilir.
Ulaşım belediyenin elinde olur. Belediye adı üstünde, kamu hizmeti yapacak. Elindeki olanakları özel sektöre peşkeş çekecek değil.
7. Büyük şehirde CHP’nin kazanmasının diğer bir nedeni de Muratpaşa ile Konyaaltı belediye başkan adaylarının bu seçimde lokomatif olmaları. AKP’yi silip süpürdüler. Kuşkusuz Kepez’de de oyların artmasının büyük rolü var.
8. Baykal tarafından Akaydın’ın isabetli seçimi, -valiyle karşılaştırıyorum- Akaydın’ın güven veren gülümseyen yüzü, hocalığı, bilgisi, yöneticiliği, doktorluğu halka güven verdi.
Evet, yeni belediye başkanımızı çok zorluklar bekliyor. Bir kez borç içinde batık bir belediye devralacak. O raylı sistemin kredisinden daha bir kuruş borç ödenmedi. Ama güveniyorum, halkın desteği ile her zorluğu aşacak.
Şunu da ekleyeyim, Menderes Türeli’nin icraatlarını nasıl takip etti isek nasıl eleştirdiysek, Evcilmen’in de Böcek’in de Akaydın’ın da takipçisi olacağız. Güzel, kente yararlı icraatlarını alkışlayacağımız gibi gerektiğinde en sert eleştirilerden kaçınmayacağız.
Yeni belediye başkanlarımıza bir konuyu naçizane hatırlatmak isterim, kentler, sanata, ilime verdikleri destek ve önem derecesinde büyürler, gelişirler, güzelleşirler, kendilerinden ülkemizde ve dünyada söz ettirirler.
Tanrı yardımcıları olsun.
MHP’nin GELİŞMESİ:
Antalya’da ve Akdeniz’de MHP oyları arttı. Duyduğuma göre iki cemaat bu seçimlerde MHP’yi destelemişler. Ben MHP’nin seçilen belediye başkanları ile CHP’li belediye başkanları arasında uyumlu bir çalışmanın olacağına inanıyorum. Bugünkü MHP’nin bilinenin aksine felsefelerinde kavga yoktur. Yanılmadığımı görmek isterim. Seçim çalışmalarında da en güzel muhalefeti MHP yapmıştı, unutmayalım.
Son söz: Gözün aydın Antalya…