Bu hırslanmalara, bu saldırılara, saldırganlığa, bu kavgacılığa, bu şiddete, bu tehditlere, aba altından sopa göstermelere bir anlam veremiyor, huzursuzlaşıyordum. Şimdi rahatım. İnsan bilmediği, anlayamadığı bir olay, bir olgu karşısında tedirgin olur; ama olayın nedenini bilince rahatlar, yani benim gibi.
Niye saldırıyorlar, niye saldırganlaşıyorlar, niye öküzün altında buza arıyorlar şimdi biliyorum.
Bir öğrenci olayı oluyor, “ha, evet, bu planlı, programlıdır. Yapanların hepsini içeri atacağız.”
“Birilerinin parmağı var.”
“Onlar provoke ediyorlar.”
“Yoksa GS.lılar başbakanı niye ıslıklasınlar? Bunun altında yatanı bulacağız.”
Kameralar tek tek taranacak, otuz bin kişi bulunacak.
Hani sorabilirsiniz:
Elli kişiyi, yüz kişiyi organize edebilirsiniz, ama 30 bin kişiyi organize etmeyi nasıl becermişler?
En çok duyduğumuz iki sözcük: Provoke ile provokatör.
Fiyatlar almış başını gitmiş. Halk yoksulluk sınırında yaşıyor. İktidardan açıklama gecikmiyor: Birileri fiyatları provoke ediyor.
Öyle sevdiler ki bu iki sözcüğü, Erzurum’a kar yağmıyor ya, nedeni hemen belli ve yanıt hazır: Efendim, uluslararası kış oyunlarını provoke ediyorlar.
İşte böyle, iş tanrıya kadar dayanıyor.
Peki neden?
Yanıtı kısa, Kor ku yor lar!..
Bağırıp çağırmaların, öfkelerin, tehditlerin altında yatan neden korku.
Korkmasalar, bir futbol maçında yapılan protestoyu böyle dallandırıp, budaklandırıp, savcıları, polisleri ayağa kaldırırlar mı?
Öğrencinin iki yumurta fırlatmasını sorun yaparlar mı?
Korkudan. Gideceğiz korkusundan.
Koltuğu bırakmak kolay değildir. Acıtır insanı.
Şurada seçimlere beş ay kaldı. Korkmasınlar da ne yapsınlar?
Korku insana hep yanlış işler yaptırır. Sağlıklı düşünemezsin. Korkudan bir hata yaparsın, korkunu yenemezsen, o hatayı düzelteyim derken yeni bir hata daha yaparsın; hatalar birbirini izler, içinden çıkılmaz bir hal alır. Pat, diye düşersin.
Korkunun yanında bir de yorulmak var. Çok yoruldular. İktidar olamadılar bir türlü, kendilerini hep muhalefette sandılar. Bu yüzden de hep savunma içinde kaldılar.
Muhalefetle hep kavga ettiler. Yorgun düştüler.
Dinlenmeye ihtiyaçları var. Şöyle on beş, yirmi yıl dinlenmeye gerçekten ihtiyaçları var. Ondan sonra?
Ondan sonrası yok, gıdası kavga olan bir iktidar düştükten sonra ebedi huzura erer.
Aslında şimdiden dökülmeye başladılar, Antalya Milletvekili AKPli Yusuf Ziya İrbeç istifasını bastı. Neden olarak da başbakanın söylemlerini gösteriyor. Nedeni yorgunluk.
Korku ve yorgunluk yaşamda hep sonun başlangıcı olmuştur. Kuşkusuz tarihimiz, “bir varmış bir yokmuş,”diyerek onlara da sayfalarında yer verecektir.”