Başa gelmedikçe insan anlamıyor.
Başa gelince de her şey bitmiş oluyor.
Morgdakilerden başka kimse gizli cinayetlerin ayırtına varmıyor.
Hükümet kendi vahşi kapitalist anlayışına göre sağlığı düzenliyor: Yasalar çıkarıyor, yönetmelikler yapıyor. Dediğim dediktir, “çaldığım” sağlıktır, diyor.
Hükümetin derdi sağlığı özelleştirmek. Eşlere dostlara, yeni kazanç olanakları sağlamak. Vatandaşın sağlığı hava cıva. Olsa da olur olmasa da.
Doktorlar sokaklara düşüyor, öldük, bittik, diye bayrak açıyor.
İşin özüne inen yok.
Para!
Bizi yönetenlerin küçük Amerika hayalleri bitmiyor, ama düzensizlikten mezarlıklarda yer bulunmuyor.
Bu mudur sosyal devlet anlayışı? Sağlık kazanç kapısı olur mu?
Söylemeyin böyle, ağaçlarda kargalar uzun ömürlerinin keyfiyle bizlere bakıp kahkahalar atıyor.
Ey benim halkım, sen hâlâ sahtekâr dilleriyle iki Kulhuvallah, bir Elham okuyanların, yalancı dindarlıkla seni kandıranların peşinden git.
Aç mısın, susuz musun, hasta mısın, 7 yaşındaki çocuğunu bir ekmek parası getirsin, diye oto tamircisine çırak mı verdin, diye sormayanları avuçların patlayıncaya kadar alkışla.
Yakışır mı sana?
Alın taze bir hikâye size Antalya’dan.
Doktor diyor ki, “aman devlet, ya da üniversite hastanesine gitme, senden istediğim testleri, tetkikleri altı ayda alamazsın, bir özel hastaneye git, sadece katkı payı ödersin.” Bilir mi ki bilmem, o özel hastanelerin sınıfları var, A sınıfı ise yandın.
Zordur senin için ama, yaşamak istiyorsun, pankreas kanserinden şüpheleniyorlar, kanserin en sinsi, en hızlı ilerleyeni. Zaman çok önemli, “vakit geçirmeye gelmez,” diyor seni muayene eden doktor.
Yaşamak bu kadar güzelken, insan niye ölmeli, dersin. Kırarsın, sararsın, sancılardan belin bükülmüş özel hastaneye gidersin.
Özel hastane tetkikleri hızla yapar, sonuç kansersin. Onkolojiye gitmen gerekir.
Gidersin, sekreter hanımı aşamazsın, doktorla görüşemezsin. Sekreter hanım öyle emir almıştır. Raporlarını verirsin, sana 36gün sonrasına randevu verirler. Sancıdan iki büklüm “aman dersin, bu hastalık beklemez…” “Doluyuz,” yanıtını alırsın.
Tıp fakültesi hastanesine gidersin çaresiz. Bir doktorla konuşmak istersin. Hiç olmazsa sancılarını giderici bir ilaç yazsınlar beklersin. Sekreter çıkar karşına. 20 gün sonrasına randevu verir. “Aman,” demeye fırsat kalmaz. “Doluyuz”u yapıştırır.
Öğrenirsin ki onkoloji tedavisinde para ödemiyorsun. Yani hastane senden para almıyor.
İşi öğrenir, boynunu kırar, evine ölümü beklemeye dönersin.
Yorumlar:
Sayın Celal Bey,
Beş Nisan tarihli Cumhuriyet Akdeniz'de yazmış olduğunuz " Çürümüş Sağlık " başlıklı yazınızı okudum. Bu yazıyı sadık bir cumhuriyet okuru, eğitici ve bir sağlık emekçisi kimliğimle yazıyorum. Ortopedi uzmanlık alanında çok özel bir yeri olan onkoloji ile uğraştığım içinde yazınızda onkoloji hastalarının yaşadıkları sıkıntıyı ve karşılaşılan hizmet sorunlarını anlayışla karşılıyorum. Tüm bunlara rağmen yazı içeriğinizin ülkemizin sağlık alanında karşılaştığı yıkım ve hekimlerin karşılaştıkları hak yitimlerini tam açıklayıcı olmadığını hatta içeriğiyle bugünki hükümetin sağlık politikası içinde malzeme olacağı kaygısını taşıyorum. Sizden:
1. 80'den sonra Anayasa değişikliğiyle " Sağlığın " hak olmaktan çıkarılıp bu hizmet alanına özel sektörün yatırm yapmasının önünü açılması,
2. 2002 de başltılan " Sağlıkta Dönüşüm Politikasının " sağlık alanında yaptığı yıkımı,
3. Hekimlerin kaybettikleri özlük haklarını iyi araştırarak konuya daha duyarlı bir yazı yazmanızı;
13 Mart'ta Ankara'da buluşan 30 bin hekimin hangi duyarlılıkla ( herhalde kazançlarının azalmasını protesto etmek değil ) yürüdüklerinin anlaşılmasına ve halen süren 9 Eylül Üniversite Hastanesinde ki Asistan Hekimlerin direnişlerinin ne amaçla yaptıklarına da sessiz kalınmamasını Cumhuriyet Gazetesi adına rica eder; saygılarımı sunarım. 6.4.2011
Not: Aslında sizin yaptığınız bir araştırma olduğu anlaşılıyor. Onu basına verseniz de biz de bilgi sahibi olsak.
Bir profesör doktora ayda 1700 lira maaş verilmesini kuşkusuz doğru bulmuyoruz. Konunun esası para derken bunu da kastetmiştik. Allah aşkına bu çürümüşlük sadece devlet yöneticilerinden mi kaynaklanıyor, yoksa doktorlarımızın da payı var mıdır? Benim kanaatim doktor maddi manevi yönden tatmin edilmelidir. Bütün çürüklüklerin başında bu ihmal vardır. Benim esas derdim; sağlık hizmetlerinin tamamen ücretsiz olmasında yatmaktadır. Bundan başka da çıkar yol yoktur. Ben bir buçuk aydan beri bir doktorla konuşabilmek için çare aradım; sekreterlerin elinde oyuncak olmak istemiyorum. CH.