Oyunları, türbanın adını başörtüsüne çevirmekle başladı. Yandaş mandaş basın,“Efendim, büyükannelerimiz başörtüsü kullanmaz mıydı?” yaygarasına başladı.
Kendilerinden başka kimse yutmadı.
Türban başka, başörtüsü başka. İran’da kadınların kullandığı başörtüsü. Anadolu’muzda kadınların örtündüğü başörtüsü, ya da yöresel ismi neyse o. Başörtüsünde saç alın üstünde bazen de ense bitiminde görülür. Öyle, saçı bir teli bile görülmeyecek şekilde derleyip toplayan türbandır.
Kimse yutmadı, ama onlar hâlâ inatlarını sürdürüyor. Şöyle, “evet bizim istediğimiz o öcü kapanma şekli türbandır,” diye mertçe ortaya çıkamıyorlar.
Her neyse, bırakalım yutturmacılarını sürdürsünler.
Kıyafette özgürlük. Tamam, bir itirazımız yok. Yarın tapu dairesindeki Ahmet Efendi de işyerine sarıkla gelsin. İleride olacağı bu.
Efendim, türbanı, pardon başörtüsünü anayasaya koyalım, bir daha böyle bir anlaşmazlık çıkmasın.
Ya da yasa çıkaralım. “İsteyen istediği kılıkla eğitimini yapar.”
Ne güzel!
İlkokuldaki kızlara kadar açık kapı bırakmak istiyorlar.
Yutarsan!
İki hafta sonra Cumhuriyet’in kuruluşunu kutlayacağız.
Bu Cumhuriyet’i kuranlara ne diyeceksiniz?
Belki de Anayasa değişikliği yaparken, (yapacağız diyorlar ya.) Cumhuriyetin önüne bir kelime eklersiniz, örneğin “İslam.” Olur biter. “Türkiye İslam Cumhuriyeti.”
Gizlemeyin, niyetinizi açıklayın hadi.
Muhalefet “hadi anayasayı değiştirelim,” buyuruyor. Onlar da “önce türban konusunu bir çözelim, seçimden sonra anayasaya bakarız, “ diyorlar. Bu da diğer bir oyun.
Seçimlerde iktidarın elinde koz olacak. Anayasa değişikliği yapacağız, özgürlükleri getireceğiz, diye atıp tutacaklar. Gelecek seçimlerde ellerinde anayasa değişikliğinden başka koz yok, hepsini yitirdiler, sattılar, savdılar.
Yüzde 42 onları korkutuyor, umutları anayasa değişikliği yuttturmacasıyla miting alanlarında boy göstermek.
Her neyse…
Şimdi söyleyin bakalım, kamusal alanda türbanı yasaklarız, deyiverin. Diyemezsiniz, derdiniz devlet dairelerine de kılıksızlığı doldurmak. Bu da diğer oyununuz. İşte o yüze 42 bunu yutmuyor.
Kamusal alan da türban yasak deyin, ben de sizinle beraberim. Bu iş biter. Genç kızlarımız istediği kılıkla üniversite eğitimlerini sürdürsünler.
Kuşkusuz onların doğal hakkı, hiçbir şekilde karşı gelmeye gönlümüz razı olmaz..
Size güvenmemiz için, açık olun, lafı dolaştırmayın, içten olun, oyunları bırakın.
Son cümledeki dört ifadenin “içinizde” olduğuna bizi inandırın. O zaman her şey kolaylıkla çözülür ve Türkiyemiz iç barış ülkesi olur