Orhan Yanında Yer Ayır Bana

( Bugün iki yazı birden okuyacaksınız. Biri benim değil, Antkart Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yiğit Tuncel beyin Antkart’la ilgili yazıma verdiği yanıt. Olduğu gibi sizlere           -küçük imla yanlışlarına bile dokunmadan- aktarıyorum. Kararı siz verin, Bundan sonra Antkart hakkında bir şey yazmayacağım. Benim sorunum sistemle ilgili idi, modern şehircilik ulaşımı ile ilgiliydi. Anlaşılmak istenmeyince daha fazla üzerine gitmeye gerek görmüyorum. Diğeri Türk Edebiyatının yeri kolay kolay doldurulamayacak öykücü Orhan Duru hakkında. Orhan arkadaşımdı, ona vefa borcum vardı, ödeyemedim, beni cennetinde afetsin.)

 

Orhan Yanında Yer Ayır Bana

 

Ya işte böyle, Orhan Duru da gitti. Öykücülüğümüzün bir çınarı daha devrildi. Öykücülüğümüz mü sadece, kaybettiğimiz insanlığımızın son dikili taşlarından biri daha gitti.

55 yıllık arkadaş.

55 yıllık dost.

55 yıllık dost bir gecede uçuverdi.

Uçtu, o melekti.

Selam Orhan!

Merhaba Orhan!

Hani Kaş’a bir gün Sezer’le  gelip de, “Celâl ne yazıyorsun?” diye sormuştun, hatırlıyor musun?

Yanıtım, “hiçbir şey”di.

Bana kızmıştın.

O gün beni küçük dükkânıma kilitleyip, “iki saat sonra geleceğim, turizm hakkında bir makale istiyorum senden,” deyip, çıkıp gitmiştin.

Otuz yıldır yazmıyordum, kıvranmıştım, ama sen benim dostumdun, seni kıramazdım. Yazmalıydım.

İki saat sonra geldiğinde yazımı verdim, “biraz uzun olmuş, neyse,” deyip boynuma sarıldın, İstanbul’a doğru yola çıktın.

Üç gün sonra yazım Milliyet’teydi.

Telefon ettin, “telefonunu, adresini isteyenler var, vereyim mi?” “Sıkılarak “ver” dedim.

Evet, telefonlar, geldi, sonra mektuplar. Kutluyorlardı.

Ne oldu biliyor musun? O akşam eve gittim, tuşlarının üzerindeki harfleri bile silinmiş eski Remington marka daktilomun başına geçtim. “Şimşek’le Süleyman,” adlı bir öykü yazdım. Şimşeği hatırlarsın Orhan, Kaş meydanında turistlerin peşinde dolaşan sahipsiz köpekti.  Süleyman da, bizim şarapçı, evsizlerden, hani kışları bir Likya mezarının içinde yatan.  

O öyküyü kimselere gösteremedim, okuyamadım, hâlâ durur, yayınlamadım da.

Ne oldu ama,  altı ay sonra bir öykü dosyası hazırdı. Bir yıl sonra, “Kasaba” romanım.

Kasaba’yı çok sevmiştin, hakkında yazılar da yazmıştın. Üç öykü kitabı, sanırım sekiz roman geldi sonradan.

İşte sen benim yeniden doğmamı sağlamıştın.

Sana ihtiyacım var. Üç yıldır yazamıyorum yine. Kızım öldüğünden beri.

Nerede karşılaşacağımızı, nerede buluşacağımızı biliyorum. Sanırım çok zaman yok. Yine edebiyat konuşuruz, gazetecilik konuşuruz, Ankara’yı konuşuruz. Senin 60 darbesinde nasıl üniversite kariyerine son verdiklerini konuşuruz. Güleriz. İyi olmuştu, deriz. Türk edebiyatı, gazeteciliğimiz bir daha kolay kolay yetiştiremeyeceği bir Orhan Duru kazanmıştı, derim. Sen bana tatlı tatlı kızarsın, yüzün kızarır, utanırsın. Övülmeyi hiç sevmezdin.

Seni unutmayacağız. Sensiz, Sezer’in o şefkatli gözlerine nasıl bakacağım, bilemiyorum.

Orada, gittiğin yerde senin yanına alırlar mı beni? Ben senin gibi günahsız değilim.

Bana torpil yaparsan, bir kadeh patlatırız yine, senin şerefine! 

 

Antkart’ın Yanıtı                                                         

Sn. Celal Bey;

Maalesef yine önceki mailimde belirttiğim şeyleri yazmak zorundayım; halen elinizdeki yanlış verilere dayanarak negatif önyargılı bir eleştiri yapıyorsunuz. Bu sistem hiç bir şekilde “3-5 kişiyi zengin etmek için şirket kurdurularak yapılan” bir iş değildir. Bizim Antalya’da kurmuş olduğumuz sistem dünya çapında takdir toplamaya devam ederken sizin gibi duayen bir gazeteci büyüğümüzün gerçekleri kaynağından öğrenmek yerine, büyük ihtimalle kayıt altına alınmaktan çekinen, bizim sağladığımız istatistiki veriler sayesinde bundan sonra “keyfi” taşımacılık yapamayacağını artık anlamış bulunan belli bir kesimin sundukları ile bu şekilde haksız eleştiri yapması beni hem şahsım, hem de şirketim adına çok üzmüştür.

 

Türkiye’de başka hiç bir “Büyükşehir Belediyesi” yoktur ki yıllardır toplu taşımacılık gibi çok önemli bir konuda sistemin bu kadar dışında kalmış olsun; 1984 yılında bu şehirde 60 tane belediye otobüsüne karşılık 10 tane halk otobüsü ( ki midibüs formatında idiler ) ve şu anda rakamını net bir şekilde hatırlayamadığım sayıda magirüs var iken bu sayı yıllar içerisinde belediyenin 2 adet 30 yaşındaki otobüsüne karşılık 160 halk otobüsü ve 662 midibüs’e gelmiş olsun; ancak mevcut belediye bu gerçeği görmüş ve hem akıllı kart sistemi, hem de hafif raylı ile toplu taşımacılığa ciddi bir geri dönüş adımı atmıştır.

 

Antkart ile ilgili yanlış bildiğiniz bazı konularda bilgi vermek istiyorum;

 

1.     Bu kart “30 kuruşluk” bir “kağıt” parçası değildir; temassız teknolojiye dayanan ve e-cüzdan prensibinde çalışan bir akıllı karttır.

2.     Buna benzer sistemler ülkemizde İzmir, Eskişehir, Adana, Kayseri, Konya, Samsun, Çanakkale, Diyarbakır, Bursa, Manisa, Denizli vs. İllerde, üstelik de kentimizden daha önce kurulmuş ve işlemektedir. Dünyada ve Türkiye’de uygulanan tüm sistemlerde bir standart tarife ve kart kullanıcılarına bu standart tarife üzerinden daha  avantajlı biniş imkanı sunulmaktadır; Antalya’da da durum farklı değildir, sizin belirttiğiniz gibi kartı olmayana zamlı biniş değil, kartı olana indirimli tarife vardır. Standart biniş tarifesi 1,75 TL’dir; 2lik Antbilet alırsanız 3,25 TL öder ve bir binişinizi 1,62 TL’ye mal edersiniz. 5lik Antbilet alırsanız 7,5 TL öder ve binişinizi 1,5 TL’ye getirirsiniz. Antkart alırsanızda istediğiniz miktarı doldurur ve bindiğiniz aracın kart tarifesi ne ise ( 1,40-1,30 veya 1,20 TL) onu ödersiniz.

3.     Bu sistemin tek avantajı para alışverişini ortadan kaldırıp finansal bilgileri kayıt altına almak değil, ulaşım istatistiklerini de oluşturmaktır. Kartınızı her kullandığınızda, veya paranızla biniş karşılığı bilet aldığınızda, seyahat istatistiği olarak sisteme kayıt olur ve hat yoğunluk planlamaları ve güzergah optimizasyon çalışmaları için “olmazsa olmaz” verilerin oluşmasına katkıda bulunursunuz. Dolayısı ile bahsetmiş olduğunuz “çözülememiş ulaşım sorunu”’nun çözümüne birey olarak da katkınız olur.

4.     Sistemden özel bir şirkete rant sağlanması savına gelince; sanki bu sistem belediye veya esnaf tarafından yatırımı yapılmış, kurulmuş, sonra da bize hediye edilmiş gibi bahsediyorsunuz. Şu ana kadar bu sistem için yapılmış olan 12 milyon doların üzerindeki yatırımı, ihale şartnamesinde olmamasına rağmen Sn. Belediye Başkanımızın Antalya’ya mutlaka kazandırılması konusunda israr ettiği Akıllı Durak sistemi için şu ana kadar yapılan ek yatırımları ( ki sistem 2 haftadır %98lik başarı oranı ile test edilmekte ve şu anda 10 adet olan LCD panelli durak sayısı yakında 30 adede çıkartılmaktadır, ayrıca internet ve sms yolu ile durağa gelecek olan araç bilgilerinin görüntülenmesi hizmetleri de 2 hafta içinde devreye alınacaktır ve dinamik bağlantılı çalışan ilk ve tek örnektir Türkiye’mizde), 70’e yakın hizmet veren nitelikli personeli hiç hesaba katmıyorsunuz; ayrıca anladığım kadarı ile Türkiye’de bir ilk olarak, idare ve taşımacılık esnafının ilk yatırım maliyetleri ve 10 yıl boyunca servis-bakım ücretlerini ödemediğinden ( şartname gereği ) ve belediyenin de ( yine şartname gereği )hem ciro üzerinden, hem de sabit bir ücret ( ki ayda KDV dahil yaklaşık 250,000 TL’dir ) olarak bu işten bir gelir kalemi yarattığını da bilmiyorsunuz.

5.     Basın kart konusuna gelince; bu konuda da eksik bir bilgilenmeniz var. Basın kartı, kanun gereği, sadece belediyeye ait taşımacılık araçlarında ve o da belediye meclis veya UKOME kararı var ise kullanılabilmektedir. Özel taşımacılık için ise durum farklıdır, bir mecburiyet yoktur; ancak UKOME kararları doğrultusunda, önceden sadece ve sadece Halk otobüsleri ve Tramvayda kartınızı kullanabiliyorken, şimdi Basın Kartı sahiplerine ( bedava değil, kart ücreti karşılığında ) verilen Antkart’larla midibüslerden de yararlanabilirsiniz. Siz seyahatinizi hakkınız doğrultusunda ücretsiz olarak yaparken, gerekirse kartınızda yüklü olan miktarı yanınızdaki kişi için, kart tarifesinden kullanabilirsiniz ( Ülkemizde ücretsiz seyahat kartının içinde ayrıca para varken yanınızdaki için kullanılabilmesinin  teknik olarak mümkün olabildiği tek sistem bizimkidir). Aynı durum emeklilerimiz için de geçerlidir. Çok basit bir örnek vermem gerekirse, bu sistem  sayesinde “ücretsiz seyahat etme hakkı”’na sahip kimseler ve onların seyahat miktarlarının zannedildiği kadar yüksek olmadığı ortaya çıkmıştır. Bu ve benzeri istatistiki veriler, sizin son derece haklı olarak isyan ettiğiniz “olmayan toplu taşımacılık” sisteminden planlı, çağdaş ve hemşehrilerimizin çoktan hakettiği gerçek toplu taşımacılığa en doğru fiyat ve hizmet kalitesi ile geçişin temeli olacaktır.

 

Her zaman en doğru bilgiyi, tüm açıklığı ile size ve dileyen herkese vermek boynumuzun borcudur, o yüzden lütfen aklınıza takılan her konuyu sormaktan ve en doğru kaynaktan bilgi almaktan çekinmeyiniz, her zaman başımızın üstünde yeriniz var.

 

Verdiğim bilgilerin faydalı olacağını umar, sizi saygılarımla selamlarım.

Yiğit Tuncel

Antkart Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

 

Yayın Tarihi
27.01.2009
Bu makale 1385 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!