Bir Dinamit Lokumuna Feda Edilliyor Abdal Musa

“Türkiye yine karıştı,” diye yazıma başlasam, “ne zaman karışmadı ki,” diye soracaksınız. Ya da şöyle birazcık abartıp “Karanlık Günler,” diye bir başlık atsam, biliyorum başınızı iki yana sallayıp gülmeye başlayacaksınız. Millet alışmış, kanıksamış, gelecekten bir umudu yok, nasıl başlık atarsam atayım yazıma ilgiyi çekmem olanaksız.

Ha! Bakınız,  “Aydınlık Günler Başlıyor,” diye bir başlık atabilsem,  okunma rekoru kıracağıma hiç kuşkum yok. Kuşkusuz nasıl olur bu yahu, diye meraktan.

Acı, üzüntü, kahır, işsizlik, yolsuzluk, rüşvet, açlık, umutsuzluk, şiddet dolmuş çevremizdeki havaya. Hava, diye dert soluyoruz.

Ne diyeyim, memleketin kaderi bu. Olmamalıydı, ama oldu. Belki de biz, kendimiz böyle olmasını istedik. Sanırım takkemizi önümüze koyup düşünme zamanı geldi.

Şöyle bir Antalya’ya dönüyorum: Memleketin ne kadar sorunu varsa hepsini getirip kentimizin üzerine boşaltılmışlar sanki. Hani moloz döküm yeri gibi.  Kamyon kamyon pis, kokuşmuş moloz, takipsiz, kontrolsüz kentimize getiriliyor, başımızın üzerine dökülüyor.

İşte birkaç kahredici pislik:

Başımızı şöyle bir dikleştirdiğimizde cinayet haberleri ile irkiliyoruz.

Ne oldu bu kente?

Aklını Falezlerden boşluğa mı bıraktı?

Bu çılgınlığın nedeni nedir? İşsizlik, açlık mı?

Şöyle 2010’u bir gözünüzün önüne getirin: Ulusal televizyonların haber bültenlerinde, gazetelerimizde Antalya en çok cinayetlerle anıldı. Yine de bir tesellimiz var, polis cinayetleri faili meçhul bırakmadı.

Enerji derdimizi çözeceğiz, diyorlar, sağa sola, artlarına, önlerine bakmadan  bir Hes, (hidro elektrik santrali) yasası çıkarıyorlar, Allaha emanet doğa insanın elinde yok oluyor. En çok da Antalya’da.

Allah, doğa ananın  en çekici, en güzelini Antalya’ya vermiş. Bir sivri zekâlının kafasından çıkan bir fikir incelenmeden, tartılmadan uygulamaya konulunca o doğa dediğiniz ananın ırzına geçiliyor. Ne enerji üretilebiliyor, sulanan arazi susuz kalıyor, heyelanlar başlıyor, daha üç gün önce Akseki’nin Gümüşdamla köyünde yapılan Hes çalışmalarından meydana gelen heyelan köyü susuz bırakıyor. Vali işe el koyuyor, müteahhit çağrılıyor, filan. Köylü, el açmış duacı, can kaybı yok heyelandan.

Verilen maden ruhsatları, yani taş ocağı ruhsatları. Hani taş ocaklarında güm diye dinamit atılır ya, Antalya’nın yüreğinde dinamitler gümbürdüyor, ne bakan, ne de,  “n’oluyor yahu? diyen var. Turistik otellerin, Aptal Musa’nın  burnunun dibinde taş ocakları. Ne yaraşıyor değil mi?

Aptal Musa bir dinamit lokumu ile feda ediliyor Tekke köyünde. Belki yakında köylülere de  dinamit lokumları armağan edilir.

Haftaya görüşürüz.      

Yayın Tarihi
19.01.2011
Bu makale 5856 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Tekke Köyü'nde türbesi olan ve sizin yazınızda bahsettiğiniz zat Anadolu Erenlerinin en büyüklerinden, Bektaşilikteki 12 posttan 11.sinin sahibi, Hacı Bektaş- Veli'nin Amcasının oğlu ve Ulu Bektaşi Ozanı gaygusuz Abdal'ın önderi abdal Musa'dır, yazdığınız gibi Aptal değildir. Bu vahim hatayı sizin yapmamanız gerekirdi, adınıza üzüldüm. Saygılarımla.

Öznur TANAL 27.01.2011

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!