Bu rüzgarı siz estirdiniz!

Hiçbir siyasi partiye girmedim; girmem de.

Bana gelmez parti disiplini, şu bu. Bizim partilerin hepsinin lider sultası altında olduğunu bilirim

Anarşist değilim, ama doğruya yakınım. Aklıma geleni, yüreğimin kabul etmediğini söyler, geçerim.

Vefaya kulum.

Vefayı semt olarak da severim. Ruhu vardır.

Deniz Baykal’a genç gazeteciliğimde çok attım, tuttum, özellikle maliye bakanı iken.

Parti başkanlığını bir yönden sevdim. Cumhuriyet ilkelerine ve Atatürk ilkelerine kalkandı.

Partiyi iktidara taşıyamadı, eleştirilerine hiç katılmadım. Partiyi düşürmedi, yükseltti.

İktidara sadece liderle değil, örgütle birlikte yürünür. “Ha ha, hi hi” lerle, lideri televizyonda seyredip alkışlamakla partili olunmaz, iktidara da gelinmez.

 Doğrudur; partililer, yılların deposunda biriktirdikleri baskı enerjisinden sinikti. Üzerlerine ölü toprağı serpilmiş gibiydi.   İlçe başkan aday adayı bile  Baykal’dan “işaret,” bekliyordu. 

Kılıçdaroğlu ilk iş bu toprağı temizledi.

O gün ağlayanlar, Kılıçdaroğlu’nun açıklamasından sonra içlerinde biriken baskı enerjisini patlatıverdiler.

Ne olmuştu?  

Baykal adı birden yoklara karıştı. Sadece dillerde utanma belası laf olsun, diye kaldı.

Antalya’da genel başkan seçiminden bir hafta önce Özer Ülken’e rağmen “Kılıçdaroğlu” marşları çalındı.

Utandım.

Üç gün daha sabrınız yok muydu?

Elli yılı nasıl siliverdiniz.

Niye birdenbire Önder Sav oldunuz. Sizin de mi koltuğunuz vardı? (İşte şimdi de genel sekreter)

İşte, yine blok liste.

Baykal izi partiden iyice silindi. Aslında gidenlere sevindim.

Bugün Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’de estirdiği rüzgardan söz etmek isterdim. Bu rüzgarı siz estirdiniz, demek isterdim.

Kafamda, gönlümde ne varsa Kılıçdaroğlu’nda onları gördüm. Ben değil, yakında tüm Türkiye görecek.

Recep Bey bile  korkusundan kavga oklarını O’na çevirdi. Her sözünden korkmaya başladığı belli. Sonunun geldiğini görüyor.

Her şey güzel de, ah şu vefasızlığınız:

Estirdiği rüzgarda iktidarını gördüğümü de söylememi engelledi.

Sadece yoksulluk, yolsuzluk, işsizlik, paylaşım değil, üretim de, değişim de partinin sloganı olacaktır, dememi engelledi.

Neydi o söz yarabbi, “merdiven altında çalıştırılan türbanlı kızlar durakta otobüs beklerken jeepli türbanlılar onların üzerine çamur fırlatıyor.” Kazıyın bu sözün üzerini, ciltlerle kitap yazın.

İşte gerçek sol.

Yine de içim buruk Antalya’ya. Bir CHP’li genç konuşuyor: “Önemli olan örgüttür.”

O gençlerin kafasına, neden insanın, vefa borcunun önce geldiğini  sokmadınız?

Antalya örgütünden dileğim: Gidiniz Ankara’ya önce Baykal’ı davet ediniz, vefanızı iletiniz, sonra Kılıçdaroğlu’na  gidip güç veriniz. Size yakışır.

(cumhuriyet akdeniz’den)

 

Yayın Tarihi
29.05.2010
Bu makale 5738 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!