Son günlerde bakanlarda ve bürokratlarda yapılan değişiklikler bana gençliğimde okuduğum bir romanı hatırlattı. Yanılmıyorsam Erskine Cadwell’in “Tanrıya Adanan Topraklar” adlı kitabıydı bu. Konu, tarımla uğraşan bir köyde geçer. O yıl müthiş bir kuraklık olur ve tüm mahsul kurumak tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Çiftçiler; köyün totemi olan, kuru bir ağaca kurbanlar adarlar. Fakat durum değişmez ve yağmur yağmaz. En sonunda köyün ağası ağacın yanına gider ve hayatına son vererek kendini kurban eder. Adam ölürken düşen yağmur damlalarının ıslaklığını yanaklarında hisseder.
Bu mistik hikâye 13 Kasım tarihli Hasan Cemal’in reel makalesiyle müthiş örtüşüyor. Makalenin Başlığı: Ne desen, ne yapsan nafile, bu sicille artık inandırıcı olamazsın; çünkü sorun sensin!
Makaleyi okumak isteyenler aşağıdaki Linke tıklayabilir.
https://t24.com.tr/yazarlar/hasan-cemal/ne-yapsan-nafile-bu-sicille-artik-inandirici-olamazsin,28678
İki söyleşi
Bu yıl da ANSİAD girişimcilik haftası nedeniyle “Akıllı Şehirler” konulu iki söyleşi düzenledi. Söyleşinin ilkini Prof. Dr. Yusuf Örnek ikincisini de Bekir Özsoy yaptı. Her ikisi de bilgileri ve üsluplarıyla yine bizi hayran bıraktılar. Bir dernekte bir toplumda böyle kişilerin olması gerçekten büyük bir zenginliktir. Bizler de tabii bu dostlarımızla gurur duyuyoruz.
Ancak, söyleşilerin başlığı “Akıllı Şehirler” yerine “Estetik ve şehirler”, “Şehirler Tarihi” olsaydı daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Ayrıca sevgili Yusuf’un; estetikten bahsederken, soyut sanatı ihmal etmesini yadırgadığımı söylemek isterim. Yadırgadığım başka bir husus da Postmodernizmin bir kitch veya arabesk gibi taktim edilmesi oldu. Hâlbuki Postmodernizm, gotik veya barok gibi bir mimari tarzdır. Sevgili Bekir Özsoy kardeşimizin ise ta baştan biraz zorlandığı belli oluyordu. Kentsel dönüşümü küçümsemesini doğru bulmadım. Orada yanlış olan uygulamadır. Harita Mühendisleri Odası temsilcisi arkadaşımızın sualine “Ben bu konunun uzmanı değilim” diyerek en doğru cevabı da vermiş oldu.
“Akıllı Kentler”, modern cihazlarla donanmış, kendi kendine yeten kentler demektir. Bunları da şöyle özetleyebiliriz: Enerji, atık su, trafik ve otopark, eğitim, sağlık, merkezle kuvvetli bağlantı, alış-veriş merkezleri, idari birimler vs. Tabii Akıllı Kentler de güzel olmalıdır. Bu husus ayrı bir tartışma konusu. Bence Türkiye’nin en önemli konusu “Deprem” gündemdeyken, “Akıllı Kentlerle” ilinti kurulması çok faydalı olabilirdi.