DUAYEN

Kişilik

CHP’ sinin İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesinde, yabancı danışmanlar alındığını beyan etmesi iktidarı bayağı rahatsız etti. Sanki ülkemizde adam yokmuş gibi yabancıları tercih etmek büyük eleştiri konusu oldu. Bence doğru yapmışlar. Türkiye bunu pek çok defa denedi ve başarılı oldu. Yaşadığım birkaç örneği sizlerle paylaşmak istiyorum.

  • Lise yıllarında atletizme merakım vardı ve yüksek atlardım. 145 cm. lik derecemle okul ikincisi de olmuştum. O zamanlar makasla, dünyada en fazla 163 cm. atlanabiliyordu. Daha sonraları “binme” (straddle) sistemiyle iki metreye yaklaşıldı. 1958 Mexico olimpiyatlarında 190 cm boyunda Amerikalı, Dick Fosbury adında, mühendis olan 21 yaşındaki bir atlet 223 atlayarak dünya rekoru kırdı. Bu sade bir rekor değil aynı zamanda yüksek atlama tekniğinin değişmesi yani yeni bir icattı. Günümüzde bu sistem sayesinde 245 cm. lik rekor kırılabilmiştir. 245 cm. mi yani nerdeyse bir oda yüksekliğini düşünün, inanılmaz değil mi? Artık bunun yerlisi Amerikalısı yok. Ya daha yüksek atlanabilecek bir sistem bulacaksınız yahut da Fosbury gibi atlayacaksınız.
  • Futbol Türkiye’de sevilmesine rağmen, çok başarılı neticeler alınamamıştı. Bu kader Galatasaray’ın 1984 yılında Almanya’dan Jupp Derwall’ı teknik direktör olarak getirmesiyle değişti. Bu sadece Galatasaray’ın şampiyonluklar kazanmasına neden olmamış Türkiye’nin modern futbolu öğrenmesine de vesile olmuştur. Öğrencileri hâlâ Türk takımlarında antrenörlük yapıyor. Fena oldu diyebilir miyiz?
  • En çarpıcı örneği de; Cumhuriyetin ilk yıllarında, Almanya’dan rejimden kaçan Yahudi kökenli bilim ve sanat insanları ile yaşanmıştır. Tıptan hukuka, müzikten mühendisliğe kadar pek çok alanda genç Cumhuriyetin yapı taşlarında bu insanların emeği ve katkıları vardır. Vedat bey ve Kemalettin bey gibi ünlü mimarlarımız varken Bruno Taut ve Paul Bonatz gibi dünya çapındaki mimarlara ne gerek vardı diyebilir miyiz? Bizler bu büyük ustalara yetişemediysek de asistanlarından dersler aldık. Modern mimari ancak onlar sayesinde Türkiye’de yer bulabildi. Tabii, Atatürk’ün dâhiyane seçiciliğini de unutmamak gerek. Bu seçilen insanların kişiliği en önemli husustu.

Aslında, Osmanlı zamanında da işler başka türlü yürümemiş. Islahat hareketlerinde hep yabancılardan yardım alınmış. Tıp ve mühendislik gibi okullarımız yabancılar tarafından kurulmuş.  En vahimi de ordumuzun yönetimi yabancılara teslim edilmiş (birinci dünya savaşı). Batı Avrupa karşısında geri kaldığını his eden bütün ülkelerin de aynı davranışta olduğunu görüyoruz. Bu gibi ülkeler, diğer bir çözüm olarak da Avrupa’ya öğrenci göndermekte bulmuşlar. Rusya ve Japonya’nın bunda başarılı olan iki ülke olduğunu görüyoruz.

Ancak, danışman ve uygulayıcı arasında bir fark var. Başarılı olmak için, danışmanlıkta danışan kuruma büyük görev ve sorumluluk düşüyor.

Gelecek yazımda, söyleşide bulduğum eksiklikleri anlatmaya çalışacağım.

Yayın Tarihi
10.12.2022
Bu makale 593 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Doğru bir tespit ve yorum. Bilim, toplumsal sistemlerde değişimin dışarıdan geldiğini söyler.

Abdullah Uz 10.12.2022

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!