Yardımla yaşamak

Zorda kalmış zaman içerisinde tüm ezgileri acıları yaşamış insanoğlu Tanrısı’na yönelmiş ellerini açmış insanlarımız dua ederken ‘’ Tanrım Beni namerde muhtaç etme ‘’ diye yakarıyor. Yine yaşamın darbesini yemiş bir baba Tanrıya yakarıyor.’’ Tanrım beni çocuklarıma, aile fertlerine muhtaç etme! ‘’ diye her fırsatta dua etmekten geri kalmıyor.
  Bu gün ülkemizde bu duaların ne kadar yerini bulduğunu araştırdığımızda acı bir gerçek tokat gibi yüzümüze çarpıyor. Ekonomik istikrarsızlık, işsizlik, düşük maaşla yaşayan on milyon kişiyi yardımla yaşamaya mahkum etmiş durumda. Ki bu rakamın 2010 yılın sonu itibariyle daha da artacağı yapınla araştırmalarla ortaya konmuş durumda.
 Bu itibarla şu an on iki milyona yaklaşan gizli veya görünen işsizler, anne babalarının üç kuruşluk emekli maaşıyla hayata tutunmaya çalışırken, düşük ücretli olarak çalışan memurlar ise köyden akrabasından gelen yardımlarla yaşam mücadelesi veriyor. Bunun yanı sıra Devletin sosyal yardımlaşma genel Müdürlüğü 2008 yılında toplam 7.872.871 kişiye yardım yapmış yine 2.082.000 kişiye yakacak yardımı ile Aşevi yardımından 33.412 kişi yararlanmıştır. Vakıflar genel müdürlüğünün yaptığı gıda ve sıcak yemek faslında ise 150.000 kişi faydalanmış. Eğitim materyali yardımında ise iki milyon öğrenci Sosyal Güvenlik Kurumunun 87 liradan az gelir olanlara verdiği çeşitli maaşlardan ise 1.300.000 kişi yararlanmış.
 Netice olarak  2008 yılında 9.407.423 kişiye ulaşmış. Tabii bu rakamlara Yeşil kart ve belediyelerin yaptığı yardımlar dahil değil.Ve bu rakamlar Her gün daha da artıyor.Kapanan fabrikalar, batan işletmelerin kapı önüne koyduğu çaresizler her geçen gün artıyor.
 Bu mudur sosyal devlet? Bugün Zonguldak’ta yaşanan acının grizu patlamasında göçük altında kalan 30 vatandaşımızın arasında emekli olduğu halde sadaka kabilinde verilen emekli maaşıyla geçinemeyip emekli olduğu halde ileri yaşına ve yaşına rağmen 500 metre toprağın altında kalan insanımızın yardım almayı onuruna yakıştırmayı ekmeği içen can veren emekli işçilerimizin can vermelerine sebep teşkil edenlerin hiç mi günahı yok?
 Tanrı buyruğuna göre onları insanca yaşamaktan alı koyan masa baçı ekonomisinin hiç mi günahı yok?
 Bizim geleneğimizde, törelerimizde, yardım istemek, yardım almak, dilenci gibi yaşamak onur kırıcı insanı aşağılamak gibi bir davranış biçimidir. Onun içinde Tanrıya yakarırken ‘’ Tanrım Beni Namerde muhtaç etme’’ diye yakarılır. Bunu bugün bizi yönetenler pekala bilirler… İşsize iş imkanı, istihdam yaratacaklarına insanları muhtaç ve yoksulluk içinde yaşatmak işlerine geliyor. Öyle ya ver yardımı al oyu. İnsanın onuru gururu kimin. İşsize iş dersin, yok. Emekli açım yaşayamıyorum, geçinemiyorum der.Tekrar ileride yaşına ve hastalığına rağmen çalışmak ister yok.Çalışamazsın, çalışırken maaşından vergi, keserim der oda yetmez.Muayene ilaç, parası ödersin.Pekala bu insan sana otuz sene prim ödemedi mi? Bu primleri niye zamanında değerlendirmedin? Ona buna peşkeş çektin. Neden bugüne kadar kayıt dışı ekonomiye göz yumuyorsun demezle mi adama?
 İnsan olan insan hiçbir zaman onuru gururu ayaklar altına alıp yardımla, sadakayla yaşamak istemez. Ama bazıları bilerek ve isteyerek insanımızı bu yardımlara muhtaç hale getiriyor.Kula kulluk yaptırıyor.Bu tanrı katında günah ve ayıp değil mi?
 Laf başı geldiğinde mangalda kül bırakmayanlar o sırça saraylardan inip, bu yardımı almanın ezikliğini burukluğunu yaşayan insanların yüreklerine, iç dünyalarına bir yolculuk yapsınlar da görelim. Ahı, feryadı, figanı, bedduaları…

Sağlık ve sevgiyle kalın,

Yayın Tarihi
26.05.2010
Bu makale 2004 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!