Memurun çilesi

 
Geçmişte memur olarak devlet hizmetinde olmak bir ayrıcalıktı. Toplumumuzda saygın bir yeri olan, gelir düzeyi yüksek, kendisini ve ailesini rahat yaşatabilecek konumda olan kişiler olarak kabul edilirlerdi.
Kırsalda ve köylerde yaşayan aileler, kızlarını bir memura verebilmek için yarışırlardı. Genç kızlarımız da köy hayatından kurtulup, şehirlerde yaşayabilmek için memurları tercih ederlerdi.
Geçmiş yıllarda devlet memurlarımız mali açıdan konumları oldukça yerinde idi.  Emekli olduğu zaman da emekli ikramiyesi ile en azından başını sokacak bir ev alabilir ve rahat ve saygın bir yaşama imkanları oluşurdu.
Ama gel gör ki memurumuz açısından üstünden geçen yıllar devleti ayakta tutan, koca bir ömrü devletine hizmete adamış, yağmur, çamur, sıcak, soğuk demeden yirmi dört saat Bayrağına, vatan toprağına, kutsal duygularla sahip çıkmış bu insanlar artık maalesef mağdur durumda. Ne aldıkları maaş, nede yaşam alanları insani değerlerle hiç mi hiç örtüşmüyor.
Memurumuz gırtlağına kadar borca saplanmış. Ev kirasını bile doğru düzgün ödeyemez hale gelmiş. Bilhassa büyük kentlerimizde ev kiraları ateş pahası olmuş. 600.- TL’nın altında kiralık ev bulmak ne mümkün. Birde buna elektrik, su, telefon, doğalgaz, derken okuyan çocuklarının okul masraflarını da bu giderlerin üstüne eklediğinizde, alınan üç kuruş göstermelik maaşta ayın üçü olamadan memurumuzun cebinden buhar olup gidiyor. Allahtan coğu semtlerde geçmişin o vefakar dostlar bakkalımız her şeye rağmen ayakta kalma mücadelelerine devam ediyor. Zira bakkal amcalarımız memurumuzun ay boyunca en büyük destekçisi konumunda olmaya devam etmekte ve bu yüzdendir ki Veresiye defterleri yine dopdolu…
Zaman zaman para babası, sonradan görme, kişiliksiz şahısların, vazife başındaki memurumuza ‘’Sen benim verdiğim vergilerle maaş alıyorsun!!!’’ diyerek sırasını bekleme zahmetine bile katlanamayan bazı kendini bilmezlerin hakaretlerine bile  maruz kalmaktalar.İşin ağır olan bir başka yanı da maalesef bu olsa gerek.
Bütün bu olumsuzluklara mesailerini paylaştıkları Amirlerinin, müdürlerinin yasal ve vicdani olamayan isteklerine de ilave edersek. Buyurun size sonuç:
‘’Görülen lüzum üzerine tayininize……….’’diye başlayan bir yazı tutuşturulur elinize. İşte benim memurumun devam eden çileli filmi kaldığı yerden burada da devam eder. Bazen üst üste gelen iki tayin memur yangına dönüşür içinden çıkamadığı bu durumu gitgide ızdırap olur. Zaten kambur olan beli bu kez ikiye katlanır. Hiç düzeltmecesine…
Eğer bu tayinler siyasetin gereği ve siyasetçilerin keyfi kararlarının neticesinde yapılırsa memurumuzun içinde kanayan yara maalesef tedavisi mümkün olmayan bir  kangrene döner.
Bilhassa devletin bazı kurumlarında cansiperane görev yapan memurlarımızın,  Amiri, Müdürü bir tane değildir. Tabiri yerinde ise Yedi kocalı Hürmüz gibidir. Zaten mesai diye bir tanım olmadığı gibi haftada bir gün izin yapma fırsatını bile bulamaz benim memurum. Bayramda, seyranda, resmi tatil günlerinde bile dinlenmesine izin verilmeyen memurumuzun ailesine ayıracak zaman bile kalmamakta. Hep görev başında. Haliyle zamanı geldiği halde emekli olmak bile istemez. Hangi alacağı emekli maaşı benim memurumun insanca yaşamasına fırsat verecektir. Yüzde sekseni bugün ekonomik yönden batma noktasına gelen Yunanistan’daki emekli maaşı kadar bile ücret almayan memurlarımız.
Hayat standart’ının en yüksek olduğu Türkiye nin en pahalı şehri olan Antalya ve diğer büyük kentlerimizde görevli memurlar bu düşük maaşlarla borç batağına saplanmışlar. Kurtuluşu ise küçük Anadolu kentlerine tayinde ve ailesinin bulunduğu yere gitmekte bulmakta. Çünkü artık sokaktaki enflasyon masa başında yapılan rakamları hiç mi hiç tutmuyor!
Hani unutmadan söylemek gerekirse tayin dedik ya buda ayrı bir ızdırap konusu. Görülen lüzum üzerine yapılan tayinlerde bile devletin verdiği harcırah bir şehrin içinde evden eve nakli bile karşılamayacak kadar komik rakamlarda. Hani emekli olduğunda emekli ikramiyesi bir evin odasını bile alamazken alınan harcırahta bir balya yükü taşıyacak kadar hamal parasına tekamül ediyor.
İnsan onuruyla, kimselere muhtaç olmadan, insanca yaşamak için hak ettiklerine inandığımız memurlarımızın maaşları Yunanistan’daki emekli maaşlarının  üstünde olmalı ki emekli oldukları zamanda kentimizi ziyarete gelen emekli turistler kadar rahat yaşamalarına olanak sağlanmalı. Tanrının yarattığı en yüce varlık olan insana da yakışan bu olsa gerek…

SAGLIK VE SEVGİYLE  KALIN,

Yayın Tarihi
06.05.2010
Bu makale 2262 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!