Tesadüfen Yaşamak

Benim güzel ülkem. Yeryüzü cenneti yurdum. Tanrının dünyada hiçbir ülkeye bahşetmediği tüm güzellikleri bağrında yaşatan ayrıcalıklı bir coğrafyaya sahip. Yer altı ve yerüstü zenginlikleri ile bir vazgeçilmezdir. Anadolu doğan güneşinden, akan nehrine, ormanına, yeşilinden, akşamın gurubuna, insanı tarifsiz duygulara taşıyan denizindeki mavisine, yakamozuna, binlerce yıllık kahramanlık destanlarıyla dolu tarihi ve tarihi bu güne kadar var eden yüz binlerce şehidimizin kanıyla yoğrulan, hakkında ciltler dolusu kitap yazılsa da yine de değerinin anlatılamayacağı benim toprağım…
Ama gel gör ki son elli yıldır bu güzel vatanın üzerinde yaşayan yurdum insanın çoğunluğunu teşkil edenlerin hiç gülmeyen bir bahtı, acılarla, ezgilerle geçen yılları ve tesadüflerin oluşturduğu bir yaşam tarzı var.
Ve her şeyi tesadüf yaşayan insanlarımızın çağdaş eğitim ve kültür düzeyinden yoksun bırakılan insanın, insan olmaktan utandıran sapıklıkların, her gün maganda kurşununa hedef olan masumların, kanın, vahşetin ve dehşetin kol gezdiği, adeta terörün savaş olduğu, otuz sekiz bin insanımızın ölümüne neden olan, denizleri kirletilen, ormanları hainlerce yakılan, zenginin yoksulu çiğneyip geçtiği bir ortamda yaşıyoruz.
Sadece Antalya’da otuz beş binin üzerinde ruhsatlı silahın yanında bir o kadar da ruhsatsız olanları düşündüğünüzde ve bu kadar vahim olaylara rağmen, hala silah satımında taksitli ve kolaylıklar sağlanıyorsa, kendi halinde, namuslu vatandaşın yaşamı tesadüf değil de nedir?
Memuru, emeklisi, işçisinin son on iki yılda 124 kat artan enflasyon karşısında verdiği yaşam savaşı.
Son dönemde her geçen yıl binlerce işyeri kapanırken bir o kadarda ata esnafı kepenk indirdiyse bu insanların yaşamı kararmamış mıdır?
İşyeri sahibi o güne kadar vergisini bir namus borcu olarak bilip ödeyen, lakin son dönemde yaptığı yatırım ve sadece yatırımdan dolayı borçlanan ve işlerinin iyi gitmemesi dolayısıyla çekini, senedini ödeyemeyen, bundan dolayı hapse atılan esnafım… Devletten baçı bitmedik yetimin hakkını çalıp, çırpanlar ellerini kollarını sallayarak gezen, özel kanunlarla ev hapsi verilenlere hangi vicdanla cevap verebilirsiniz ki?..
Uzay çağında bir ülkede trafik kazalarında sadece üç günde günümüz savaşlarında ölenlerden fazla insanımız hayatlarını kaybediyorsa;
Benim güzel ülkemin, güzel insanlarının dört milyon kişisi ayda kırk beş TL ile yaşam savaşı verir iken yedi milyon kişinin de günlük geliri iki TL’nin üstünde bir parayla yaşarken, üç yüz bin üniversite mezunu ve milyonlarca işsiz, ayakta kalmak için mücadele veriyorsa siz hala bir ülkede ‘bayrakları bayrak yapan kandır, vatan uğrunda ölen varsa vatandır’ edebiyatı yapıyorsanız, hiç vermediği, fakat karşılığında kanını istediğin bu fedakar, cefakar yurdum insanının karşısında utanmadan, nasıl durabiliyorsunuz ki?.
Her gün vergi üstüne vergi, dolambaçlı yollardan zam üstüne zam yaparken,
Diğer tarafta, ülkenin saygıdeğer vatandaşı dedikleri, bir gecede ziyafet ve içki masalarında bir asgari ücretlinin yıllık maaşı toplamını bırakırken, üç yüz milyarlık Jeepler ve lüks yaşam içerisinde poz verip, paparazzilerde boy gösterip, bunlara da hiç kimse bir şey demiyorsa,
Birileri yüce tanrı adına ve onun kutsal evlerini kullanıp trilyonları hiç ediyorsa, arkasında herhangi bir tarikat ve siyasi desteği olmayan esnaf, bozulan piyasa şartlarına uyum sağlamayıp batıyorsa, bunun günahı kimin?.
İşte yine seçimler yaklaşıyor. Yine vatan millet Sakarya nutukları bol keseden ülke gerçeklerine aykırı vaatler ve pembe tablolar.
Ve bu kadar olumsuz tablo içinde çoğunluğu oluşturan halkımızın yaşamı tesadüf değil de nedir?
Yıllardır milyonlarca vatandaşımızın yaşadığı Almanya’daki Alman halkının dediği gibi’ Biz Almanlar tesadüfen ölüyoruz. Siz Türkler tesadüfen yaşıyorsunuz’..
Sağlık ve Sevgiyle kalın…