Sinema Sektörü

47.Antalya Altın Portakal film yarışması öncesinden sinemada ekonomi açısından bir yolculuk yapalım.
Belçikalı fizikçi Joseph PLATEAU’nun 1832 de ilk denemesini başlattığı hayal dünyamızın olağan üstü keşfi sinema kökeninde yer alan görüntünün retinada iz bırakmasıdır.
Bilhassa 1895 yılından başlayarak Georges MEİLES, Lumiere kardeşler tarafından her ne kadar sinema “Ticari geleceği olmayan bilimsel bir merak konu” olarak görülse de işin zanaat aşamasını aşan Charles PATHE 1900 de Vincennes de bir film üretim şirketi kurduktan sonra o dönemde sinemayı tekeline alarak, yalnız çekim ve üretim malzemesi üretmekle kalmıyor, ham film üretiyor, stüdyolar, atölyeler kuruyor. Kendi filmlerini dağıtıyor ayrıca sinema salonları yaparak binlerce kişiye ekmek kapısı oluyor. O güne kadar olmayan bir endüstri ortaya çıkıyor. Derken tüm dünya ülkelerinde yeni bir iş kolu ‘’Hayal tacirliği” dediğimiz bir sektör oluşuyor. Fransız sineması, İtalyan sineması ve İngiliz sineması derken, bugün dünya sinemasında lider konumunda Amerikan sineması ortaya çıkıyor.
Bugün Dünyanın süper gücü Amerika’nın ekonomisini ayakta tutan üç güçten biri PATENT ikincisi SİLAH sanayi ve üçüncüsü SİNEMA yani Hollywood dur.

Sinema; sosyal, kültürel ve ekonomik olmak üzere, toplum yaşamında geniş etki alanı olan önemli 7.sanat dalıdır.

Ülkelerin refah payında en büyük güç ekonomidir. Hiç şüphesiz ki en büyük gücü elinde bulunduran okyanus ötesi Batıda Hollywood, 3.dünya ülkesi olan Hindistan’da Bollywood sinema endüstrisi hem sanatsal hem de ekonomik gücü elinde bulunduran sinema ve yan sanayinin dünya da en büyük üretim alanlarıdır.
Bunu tüm dünya ülkelerine yaydığınızda milyonlarca insana istihdam alanı yaratırsınız.
Her ülke kendi kültürel sosyal, siyasal ve ekonomik yapısına paralel bir sinema oluştursa geçmişte AB ülkelerinde olduğu gibi, Dünyaca ünlü bu film stüdyolarında, büyük ustalar, ünlü sinema oyuncuları bu yerlerden çıkarken insanın bakış açısını etkileyen büyük filmler burada üretilir.
Geçmişte olduğu gibi bugün Türk sinemasında başlayan hareketlilik, televizyon dizileri, filmlerden bazıları, doğal bir plato olan Antalya’da ve ilçelerinde çekilmeye başladı. Sinema endüstrisi başlı başına bir iş koludur. Bazen figüranları da bu işe dahil ettiğiniz binlerce insanın çalıştığı, ekmek yediği büyük bir Endüstri koludur. Sinemanın işsizlik konusunda yarattığı istihdam, göz ardı edilemeyecek kadar fazladır.
Sinema endüstri, doğal çekim platformları yanında Bilim kurgu, binlerce yıllık insanlık tarihini, canlandıracak, fantezi filmleri üretilmesi için devasa stüdyolar demektir.

Geçmişte, milyon dolarlar harcanarak Serik ilçesi hudutları içersinde yapılan devasal Çandır stüdyonun ne derece gündemde olduğu da meçhul, çünkü Türk sinemasına ücretsiz davetiye çıkarıldığı halde burası ne üzücüdür ki kullanılmamıştır.
Özellikle bu endüstriye yatırımcıların sahip çıkmaları halinde bir şehirdeki film stüdyoları, o şehri sinema okulu haline getirir.
Sinema endüstrisi, turizm gelirlerinde en üst düzeye çıkaracak en önemli itici güçtür. Aynı zamanda bu endüstri büyük bir mesleki bilgi, deneyim ve insan kaynağının gerektirir. Kurulacak ve genişletilecek sinema okulları kentin markalaşmasını da kolaylaştırır ve yönlendirir.
47. Festival kapsamında Türk sineması sanatı ve endüstrisinde görev alacak yatırımcı yazar, yönetmen, oyuncu, uzman teknisyenler, Amerika ya bakarak kendimizi aşağılık duygusuna kaptırmadan, Akademik ve mekansal imkanlar sayıca yeterli mi?
Yatırım ve yatırımcıların ilgisini artırmak için neler yapılabilir? Sinema endüstrisinin kurumsallaşması için bugüne kadar neler yapılmış veya hiçbir şey yapılmamasını ilk başta sorgulamamız gerekir.
Günümüz gençleri, özellikle bu alana ilgi duyuyor. Onun içinde mesleki açıdan yeni sinema okulları açarak, bu okullara kolaylık ulaşabilmelerinin yolu da açılmalıdır? Tabii ki bu imkanı sağlarken iş, üretim sahaları günümüz sinema teknolojisi ile birlik sinema endüstrisi oluşturulması yaratacağı katma değeri de unutmamak lazım.
47.Altın Portakal’ın Türkiye de Antalyalının özverili maddi ve manevi katkılarıyla en uzun soluklu bir film festivali olması bir yana dünyadaki örneklerini başlangıçta sinemanın önemini anlayarak alt yapıyı oturturmuşlar. Ama ne üzücüdür ki bizim festivalimiz, son yıllara Subaşı ve Menderes döneminin dışında bir panayır bir şov havasıyla geçiştirilmiş, sinemanın önemi bir türlü kavranmamıştır.
Dileğim odur ki 47. Altın Portakal Film Festivali ile birlikte sinemanın toplum yaşamında sosyo-kültürel etkileri yeniden dillendirilebilir. Devlet ve özel sektör olarak sinemaya gereken ehemmiyet verilir. Artık yılda 70 film üretme kapasitesine ulaşan Türk sineması da hak ettiği yere gelir.
47. Altın Portakal Film Festivali Türk sinemasına her zamanki gibi bu yılda en büyük katkıyı sağlar.

SAGLIK VE SEVGİYLE  KALIN,

Yayın Tarihi
06.10.2010
Bu makale 3662 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!