Seçmen bu kez aklını başına almal...

 Üstad Neyzen Teyfik’e soruyorlar?
-Siz çalarken mi neşeleniyorsunuz? Neşelendiğiniz zaman mı çalıyorsunuz?
Neyzenin bir an yüz hatları değişiyor ve sinirlenerek cevap veriyor.
-Ben siyasetçi miyim ki çalarken zevk alıyım!
 Demek ki çalarken zevk almak bir takım siyasetçilere özgü bir şey olsa gerek. Ama saz çalar ama zurna ya da halkın umutlarını ve geleceğini…
 Tabi ki bu siyasetçiler ağaç kavuğundan çıkmıyorlar. Tercihe dayalı olmayan seçim sistemiyle onları parti kurmayları seçiyor ve neticede olan yine seçmene oluyor.
 Eğer genel seçim belirlendiği üzere seçim tarihi olan 12 HAZİRAN 2011 gününde herhangi bir değişiklik olmasa Türk seçmeni sandık başına gidecek. Bu ülkenin geleceğini yurdum insanın kaderini belirleyecek parlamenterleri seçecek.
 Bu olay seçmen için kutsal bir görev olduğu kadar da namus borcudur. Seçmen bin düşünüp bir sefer doğru karar vermek zorundadır. Evimizde odamızın bazen başköşesine koyduğumuz bazen de koltuk deyip geçtiğimiz üzerinde oturduğunuz o koltuk siyaset dünyasında öyle bir yere taşındı ki siyasetin kalbi onun için atar oldu. İşte bu koltuklar için bu dönemde yalanlar söylenir, kavgalar edilir hatta zaman zaman tarihimizde olduğu gibi cinayetler işlenir.
 Siyaset koltuğuna oturan o andan itibaren adeta hipnotize olur, büyülenir ve yandaşlarının da etki alanına girer. Her seçim döneminde kaldırılacağı vaat edilen fakat bir türlü gerçekleşmeyen dokunulmazlık zırhına bürünürler. Ondan sonrada hak, hukuk kavramı askıda kalır. Başta kendisi olmak üzere yakınlarıyla beraber güvenlik güçlerine karşı çıkmak, bürokrasiyi kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendirmek, ihalelerde söz sahibi olmak en çok göze çarpan davranışları arasındadır.
 Seçimden önce mütevazı bir hayat yaşarken seçimi kazandıktan sonra bu koltuk sevdalıları trilyonluk villalarda en son model arabalarda boy gösterir. Son derece lüks bir yaşamın içinde ballı emekliliklerini beklerler.4,5 milyon emeklinin intibaklarını hatırlamaz toplam 9 milyon emekliye de yoksulluk sınırının altında çilekeş yaşamı reva görürler.
 Tabi ki bunlar saz çalmakla zurna çalmakla olmuyor. Mabadına yapışan koltuğun kerameti. Yalnız burada gerçekten ülke sevdalısı olan vatandaşının acılarını ezgilerine ortak olanları tenzih ediyorum.
 İşte burada yapılması gereken siyasi parti liderlerinin mevcut seçim sistemine göre aday belirlemede vatan ve bayrak sevgisi namus şeref ve haysiyet kavramı adayların en belirgin özelliği olmalıdır. Çünkü ettikleri yeminin özü de budur. Vatandaş ise listede ki adayları tüm hassasiyet ve titizlik ile araştırmalıdır.
 Hakkında suç dosyası olanlar şaibeli konumda bulunanlar milletvekili dokunulmazlığının arkasına sığınmak isteyenler kutsal dinimizi bir siyaset aracı gibi görenler saf dışı bırakılmalı, adaylığına itiraz edilerek gerekli tepkiyi şimdiden koymalıdır.
 Hangi siyasi görüşte hangi partiden olursa olsun burada seçmene en büyük görev düşmektedir. Çünkü 73 milyon insanımızın 4 yıllık yaşam güzelliği ve güvencesi 44 milyon seçmenimizin vereceği bu oylar olacaktır.
 Aksi halde gelecek 4 yılda kafamızı ellerimizin arasına alıp kara kara düşünmek zorunda kalırız. Birileri davul, zurna çalarken!

Sağlık ve Sevgiyle kalın…

Yayın Tarihi
18.02.2011
Bu makale 9691 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
sayın akıncı guzel demişsiniz de kİme oy vereceklerini de yazsaydınız bence statikoculara askerin emrinden çıkmayanlara anayasa mahkemesinin yolunu ezbere bilenlere merdivenlere yersinden binenlere diye yazsaydınızya hala korkular salarak biryere varmaya çalışıyorsunuz beyhude çırpınışlar bunlar millet sizden daha iyi görebiliyor herşeyi siz rahat olun sizin gibi düşünenlerin oranı belli hiç değişmiyor neden acaba bir kez daha kendinize sorun bence

selma kurratana 23.02.2011

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!