Doğa ile Barışalım

İnsanoğlu doğaya karşı acımasız ve nankör bir mirasyedi gibi davranıyor. Acımasızca ve  hunharca katlediyor. Adeta talan ediyoruz. Top yekün bu işi yapıyoruz. Bu vahşete adeta seyirci kalıyoruz. Ses çıkartanlara, karşı duranlara kötü muamele yapıyoruz.
 Doğanın bu kendisine yapılanları er veya geç kendini de, alınanı da geri alacağını unutuyoruz. O şekil veya bu şekil mutlaka geri alınacağını hatırımıza bile getirmiyoruz. Ormanları acımasızca yakıyor, yok ediyoruz. Talan göz yumuyoruz. Bazı kıyılarımızda denizi dolduruyoruz. Kıyıyı işgal edip, çöple her türlü kimyasalın karıştığı pis sularla maviliğin kaybolmasına, denizin kirlenmesini görmezlikten geliyoruz. Derelerin, çayların kenarlarına veya üstüne ev yapıyoruz. Yetkililerde buralar inşaat izni veriyor. Parayı bastıran orman içlerine lüks villara yapıyor. Yüzlerce, binlerce ağaç kesiliyor, oysaki buraların gerçek sahipleri canlıları saymakla bitiremeyiz.  Sadece biz insanların değil, onlarında buralarda  yaşamaya hakkı var. Yüce Yaradan bu sistemi böyle kurmuş. Biz ise egoistçe davranışlarımızla onların bu yaşam haklarını ellerinden alıyoruz. Bir bakın Orman yangınların en büyük mağdurları kimler ? Ben size söyleyeyim. Orada yaşayan, hayvanlar, kuşlar, tırtıllar, dağ keçileri ve aklınıza gelen tüm hayvanlar. Seslerini duyan var mı?
 Kim ne için neden bu canlıların diri diri yanmasına göz yumuyor? Rant uğruna birilerinin çıkarı ve zevki uğruna yok ediliyorlar malesef. Orman demek ağaç demek, yeşil bitki örtüsü ve huzur demek. Kuraklığın tek ilacı Yağmur demektir. Ağaç varsa, çayır, çimen varsa yağmur de var demektir. Sıcak kavurucu bir yaz gününde bir ağacın altında serinlemek, esen rüzgârın sesiyle onun yapraklarının hışırtısını duymak kadar insana haz veren ne olabilir. Akarsularımızı, pınarlarımızı kirletmeyelim. Çevresini çöp yığını haline getirip, atık sular dere yataklarına salmayarak veya dökmeyerek koruma altına almak gerekiyor. Çünkü bunların hepsi gerçek yaşam demek. İnsanoğlu yaşam sahip çıkmamakla adeta kendi yaşamını yok etmek için her şeyi yapıyor.
 İnsan olarak yukarıda bahsettiğim konuyu bir kez daha gözden geçirerek bahar aylarına yaklaştığımız ve ağaç dikme mevsimi olan bu günlerde doğayla barışmamamız için, en basit önümüzde 14 Şubat Sevgililer gününde genci, yaşlısı, birer ağaç dikelim. Dikmeye teşvik edelim. Evlenen çiftler, askere giden gençler, sivil toplum kuruluşları ağaç diksinler. Bu konuda organize olsunlar. Aile büyükleri çocuklara, gençlere bu konuda yol göstersinler. Öğüt versinler. Ağacı yeşili korumayı, çevremizi temiz tutmayı ilk ağızdan öğrensinler. Çünkü Herşeye evvela aileden başlar. Öğretim kurumları ve onun eli öpülesi öğretmenleri bu konuda eğitim, öğretim süresi boyunca hassas davranırlarsa eminim ki doğayla barışık yaşama en büyük katkıda bulunacaklardır. Doğayla barışık yaşamak, olduğu kadar insanın insanı sevmesi, barış içinde yaşaması kadar bu fani dünyada daha güzel bir şey var mı?

 SEVGİ İLE KALIN…

Yayın Tarihi
15.02.2012
Bu makale 7498 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!