Emekli intibakları, şehit ve gazilerimizin geride kalanları

Yaklaşan genel seçimler arifesinde de hükümet kesenin ağzını açtı. Çiftçiye, köylüye yeni olanaklar yeni kredi imkanları, esnafa da vergi affı ve bazı ayrıcalıklar tanınırken, bu arada memuru da ölmeyecek kadar zam verildi.
Lakin en zor günlerini yaşayan, geçim sıkıntısının had safhaya vardığı emeklilerimiz ve onların intibaklarından gazilerimizin, şehitlerimizin dul ve yetimlerinin ise içinde bulunduğu yaşam savaşından, ekonomik sıkıntılarından bahseden hiç yok.
Bu insanlarımızın seslerine kimse kulak vermiyor. Çizilen pembe tablolarda, milyonları bulan bu insanlarımızın yeri yok. Kağıt üstündeki enflasyon rakamları, çarşı, pazara uymuyor, hele hele Antalya gibi standardı yüksek ve Türkiye’nin en pahalı illeri arasında bulunan bir kentte yaşıyorsanız, emeklilerle sefalet eş değerdedir.
Bu ülkeye bu ülke vatandaşına 30-40 yıl hizmet veren, emeklilerimiz, bu ulus bu bayrak bu kutsal topraklar için, savaşan canını esirgemeyen, kar kış, kavurucu sıcak demeden, bölücü örgütlerle, eşkıya ile zaman zaman göğüs göğüse çarpışan, hain kurşunlara hedef olan malul olan gezilerimiz, bu yüce milletin namus, şeref ve haysiyeti için şehit olan askerimizin, polisimizin geride kalan dul ve yetimleri için verilen trajikomik maaşlar için herhangi bir iyileştirmeden şu ana kadar hiç bir yetkilinin ağzından bir söz bir kelime çıkmadı.
Bu gün parlamento üyelerimizin ve emeklilerinin aldığı astronomik rakamları, yani milyarları, çocuklarının yirmi beş yaşına kadar her türlü giderlerine varıncaya kadar devletin karşıladığını, yurtdışında tedavi imkanlarını, göz önüne aldığınızda, yine bu ülkeye bu aziz vatana ihanet ve hainlik içinde olan PKK ile işbirliği yapan milletvekili ve onların emeklilerine aylık milyarlar öderken bazı ayrıcalıklar tanırken, bu devlete yıllarca şerefiyle namusuyla hizmet eden memur emeklisinin, her ay muntazaman sigorta primini yatıran SSK emeklisinin, 25-30 yıl vergisini bihakkın ödeyen Bağkur emeklisinin, asker ve polis emeklisinin ve bunların gazileri ile şehidi olup da geride bıraktıkları dul ve yetimlerinin gözyaşlarında biriken ahları sizi bir gün tutar.
Sizler bizi şu an yönetenler, acaba zeytinin, peynirin hatta ve hatta ekmeğin fiyatını biliyor musunuz?
Ama bu halk tahmin ederim, artık sizlerin neyi bilip bilmediğinizi, medyada her gün çıkan yolsuzluk olaylarından çok daha iyi öğrendi ve biliyor.
Emekli, açlığını haşlanmış patatesle bastırmaya çalışırken, kuru fasulyeye artık selam dururken, sizlerin bir eli yağda bir eliniz balda, yediğinizi önünüzde yemediğiniz arkanızda.
Hiç unutmayınız ki bu gün oturduğunuz o ceylan derili koltukların gerçek sahipleri olan ve sizleri oraya getiren bu halk ve onun yıllarca hizmet vermiş emeklisi, savaşan gazisi, dul ve yetimlerin şehit olan kocaları ve babalarıdır.
Ayrıca referandum öncesi 4.5 milyon emeklinin intibak hakları için ‘Şayet biz iktidara gelirsek mutlaka 2000 öncesi emekli olanların yasal haklarını vereceğiz’ demişti Kılıçdaroğlu, bunun için iktidara gelmeden de şayet sözünüzde samimiyseniz kendi içinizde ki sonu gelmeyen çekişmeleri bir tarafa bırakıp yıllardır mağdur olan bu insanlarımız içinde 110 milletvekilinin imzasını alıp anayasa mahkemesine gidebilirsiniz. Her önüne gelen kafanıza takılan konularda anayasa mahkemesinin kapısını aşındırırken milyonları aşan açlık ve sefalet içersinde yaşayan bu emeklilerimizin hakkını aramak içinde yüce mahkemeye gidebilirsiniz. Mühim olan o insanları kendi evinde, kendi sofrasında mutlu edebilmektir.
Bunun içinde, hamaset nutukları atarken, topluma ve toplumun içinde bulunduğu sosyal dengesizliklere nerden ve nasıl baktığınız önemlidir.
Buda vicdani değer yargınızı ortaya çıkarır.
Sağlık ve sevgi ile kalın.