Vergisini ödeyen sefalet, ödemeyen sefaha!

Bir gariptir bizim memleketimizde kanunların uygulanması, yasalar hep yoksulun, fakirin, işsisin aleyhine işler. Güçlü olan hep kazanır. Bu meyanda, bir atasözümüzde olduğu gibi "TUTULAN KISRAK HARMANI DÖVER". Geri dekinler ise unu ekmeği rahatça paylaşır.

Zaman zaman işverenler, işyerleri verdikleri yüksek vergilerle övünürken ve birincilik kürsüsüne çıkıp kendilerini şampiyon ilan ederken gerçek vergiyi, işçi, memur ve çalışan emeklilerin ödediği ortaya çıktı. Ülkemizde yılın ilk çeyreğinde stopaj yoluyla toplanan her yüz liralık gelir vergisinin 65 lirasını işçi memur ve çalışan emekli ödemiş.

Gelir idaresi Başkanlığı verilerinden derlenen bilgiye göre bu yılın Ocak-Mart döneminde gelir vergisi toplamı 6,4 milyar olmuş.

Stopaj kesintisi yapılarak gerçekleştirilen gelir vergisi toplamının 4,2 milyar lirasını ücret ödemeleri oluşturmuştur. Bu şekilde yılın ilk çeyreğinde işçi ve memur 4,2 milyar liranın üzerinde gelir vergisi ödemiş olur. Buda stopaj yoluyla tahsil edilen gelir vergisini %65 i demek oluyor.

2009 yolunda stopaj yoluyla toplanan 32,6 milyar lira gelir vergisi tahsilâtının 20,3 milyar lirası daha işçinin memurun cebine girmeden ücretler den vergi olarak kesilmiş. Böylece 2009 gelir vergisi stopajının %62,55 ini ücretliler ödemiş. Bankalarda parası olanlar ise faiz gelirleri karşılığında 4,3 milyar ödemişler.

Buda demek oluyor ki, kendini vergi rekortmeni olarak gösterenlerin aslında hiçte gerçekle bağdaşmadığı ortaya çıkıyor. Kuyumcusu, doktoru hasta başına 250–300 TL muayene ücreti alan profesörün 7 yıldızlı otel sahibi turizmcilerin büyük işletmelerin vergi levhasına baktığınızda bir kez daha işçinin, memurun çalışan emeklinin ödediği vergiler karşısında bu ülke vatandaşı olarak utanılacak bu tablonun acı gerçeği bir kez daha gözünüze batacağından hiç şüphemiz olmasın. Günümüz Türkiye'sinde, ne acıdır ki vergisini ödeyen işçi ,memur yoksullukla mücadele ederek yaşam savaşı verirken, emekli,dul yetim gazilerimiz, sefalet içerisinde mücadele ediyor. Yıllarca devlete vergisini namusuyla öderken krizden, piyasa koşuları gereği batan, dibe vuran intihar noktasına gelmiş elinde avucunda bir şey kalmamış insanlarımızın affı yerine bu borcu tahsil etmeye, çalışmakta ancak "Ölü gözünden yaş beklemekten öteye gitmezken her yıl paradan, para kazananlar, her yıl karlarını üçe dörde katlayanlar, yatlarda, katlarda yüzlerce, daire sahibi, toprak ağaları vergilerini tam ödemedikleri halde bir eli yağda bir eli balda yaşamlarını sürdürüyor. Çünkü onlar devletten çalıyorlar saçı bitmedik yetimin hakkını yiyorlar, ama ne utanıyorlar nede vicdanları rahatsız oluyor bu görüntü karşısında.

Bu vergi yüzsüzlerini çoğu Avrupa'dan alışveriş eder, günü birliğine İtalya ya akşam yemeğine gider, yüz binlerce liralık arabalar, yatlar, köşkler villalar, yalılar bu kişilerinin yaşama alanlarıdır. Diğer yandan 300 bin liralık arabalarla, jeeplerle, dolaşanlara, bir akşam yemeğinde bir asgari ücretlinin 4 maaşını bırakanlar ne derece denetlenir? Nerden buldun sorulur mu acaba?

Ama küçük esnafta, kapanma aşamasına gelmiş bir mahalle bakkalına, berber dükkanına çoluk çocuğun rızkını teminle görevli, zanaatkar, taksici esnafı faiziyle en ufak bir hatasında korkunç faiziyle birlikte ceza üstüne ceza öder. Hattı zatında, gerçek anlamda vergiyi de ödeyen bu küçük esnaftır ve zanaatkardır işçi memur benzerinde olduğu gibi.

EFLATUN; "ADALETSİZLİĞİ İŞLEYEN, ÇEKENDEN DAHA SEFİLDİR " derken acaba kime mesaj göndermiş oluyor?

SAGLIK VE SEVGİYLE KALIN,

Yayın Tarihi
05.05.2010
Bu makale 2102 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!