Kentlilik Bilinci

Ülke nüfusumuz son yapılan istatistiklere göre gerçek manada 75 milyon’a dayanmış durumda. Antalya’mızın ise nüfusu köy, belde, ilçe olmak üzere toplamda 2 milyon kişiye ulaşmış durumda.
 Bir dönemin Antalya Belediye başkanı Tonguç’la başlayan göçle birlikte kentimiz hemen hemen her gün Türkiye’nin her bölgesinden insanımıza yeni yerleşim yeri oluyor. Ve bu oran 900 bin kişi civarında. İklim koşulları turizme bağlı iş olanakları açısından bir zamanlar İstanbul için söylenen söz artık Antalya için söyleniyor. Göçle gelenler tarafından ‘’Antalya’nın taşı toprağı altın’’ olarak nitelendiriliyor. Antalya’mızın inşaat sektörü için senenin dört mevsimide çalışmaya uygun olması bu konudaki göçü tetikleyen unsurların başında geliyor.
 Eskisi gibi Antalya’nın halkı bağında, bahçesinde, serasında çalışmıyor. Öyle ki artık hemşerilerim toprak zengini olmuş, bazıları ise yüzlerce daire ve apartman sahibi. Kiralar geliyor, çok sıkıştımı bir daire satıyor. Ailenin her ferdi bir araba sahibi. Ne yapsın çalışıpta! Konut ağası olmuş bir kere. İş aş umuduyla gelen insanları çalıştırıyor bağında bahçesinde. Bir zamanlar otellerin kumarhaneleri dolup taşıyordu kolay yoldan veya babadan kalma servet ile yaşayanlarla. İstanbul sosyetesinin olduğu gibi adres Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kumarhaneleri. Cumartesi, Pazar oldumu ekabiranları Kıbrıs’ta görebilirsiniz. Bu arada şunu da söylemek isterim hani ne demiş atalarımız ‘’ Hor hor yemenin bön bön bakması olur’’ Bu işin bir tarafı. Herkesin aklı var ne diyelim. Ama gel görkü bu sonradan gelen zenginlik ve israf bir gün gelir sonun başlangıcı olur. Benim burada asıl değinmek istediğim konu bir türlü çözümlenemeyen şehir içi trafiği. Alt, üst geçitleri, yeni uygulamalar değişen hatlara bir türlü çözüm getiremediler. Bilhassa Belediye otobüslerinin, dolmuşların hatlarının değişmesi kolay değil. Yeni hatlar yıllarca oturmuyor yerine. Antalya bir bütündür.
 İnsan yalnız evden işe, işten eve gelmiyor ki. Zaman oluyor başka hatları kullanması gerekiyor. Değiştirilmiş hatların yenisinin bulunması vatandaşta uzun zamandan beri sıkıtı yaratıyor. Bu hatların çok gerekli olmadıkça değiştirilmemesi lazımdı. Tabii benim ne demek istediğimi altında makam ve özel aracı olan anlayamaz. Yapılan son değişiklikle toplu ulaşım araçları ile seyahat edenler bilhassa yaşlılar için çok ama çok daha zor.
 Bilhassa, mesai başlangıcı ve bitiminde, şehir içi trafiği, balık istifi gibi doldurulmuş otobüs ve dolmuşlarla trafik kaplumbağa hızıyla ilerliyor. Bazı semtlere yeterince vasıta konmadığı içinde geçen zaman bir Burdur iline gidişiniz de geçen zaman kadar. Yollar araçla şişmiş vaziyette. Bazı yollar yetersiz kalıyor. Bilhassa kent merkezinde bu kargaşa daha fazla yaşanıyor. Suçu sadece Kurumlara yüklememek gerekir. Bunda vatandaşımızın da sorumsuzluğu var. Bilhassa bir ailede üç beş arabası olanlar. Aile bireylerinin hepsi yollarda. Toplu ulaşımı kullanmak hak getire. Yollar babasının malı nasıl olsa.
 Bunlar yetmezmiş gibi ana caddelerde vatandaş bırakmış arabayı, yakmış dörtlü flâşörleri, girmiş bir dükkâna muhabbet ediyor. İnsanlar üst üste tolu taşıma araçlarında gidecekleri yerlere varmaya çalışırken sorumsuz kişilerin bu davranışı insanları çileden çıkartıyor. Sorarım size bir kişinin keyfi onlarca kişi çekmek zorunda mı?
 Tabii arkasında ki araç kuyruğu metrelerce olmuş, kimi araçlar o aracı sollamaya çalışınca bu sefer öteki hat kilitleniyor. Ama onun umurunda değil. O esnada aklımıza hemen polis gelir. Ama kardeşim polis ne yapsın bu densizleri.  Her sokağa polis dikemezsin ya. Arkanı dönüyorsun. Birisi arabayı park edip trafiği felç ediyor. Kimileri hem suçlu, hem güçlü misali, hem kuralları çiğniyor, hem polise kafa tutuyor. Ben kim diye polisin sicil numarasını istiyor. Bunlar dayaklık değil de ne?
 Çare ne mi dersiniz? Hollanda / Amsterdam örneğinde olduğu gibi, özel araçla şehir merkezine girilmeyecek. Vatandaş aracını şehir merkezine en yakın bir yere park edecek, diğer toplu taşıma araçları devam edecek. Belli saatlerde Antalya’da bazı yolları özel araçlara kapatacaksın. Özellikle sabah ve akşam belirli saatlerde bazı ana arterleri yalnız toplu taşıma(otobüs, Dolmuş, Taksi) açacaksın. Özellikle alternatif yolları gösterebilirsen göster veya merkeze yakın otoparklara bıraktıracaksın. Bıraksın arabayı yoluna belediye aracıyla devam etsin.
 Trafiğe her gün yeni onlarca araç çıkıyor. Bazı aile fertlerini ensesinde de aba olduğunu düşünürseniz. Şimdi Antalya’da binlerce vatandaş araba alırsa ki alıyor bu otomobil firmalarının kampanya furyasında. Bu araçların hepsi şehir merkezine nasıl girecek. Mutlaka bir sınırlama bir düzen gelmeli. Tabi bunun için metro diyemiyorum. yapılan hafif raylı metro sistemi bilhassa merkezde kafa karıştırıyor. Tabi biz burada ne yazar, ne söylersek söyleyelim, çözüm kurumlardan ziyade bizim insamızda. Kentlilik binci ön planda olacak, harcanan akaryakıt konusunda ekonomik açıdan tasarrufa duyarlı olacak, her şeyden evvela da bir turizm kentine yakışır, bilgili ve kültürlü olacak. O zaman sorunlar kendiliğinden çözülecek.
 
Sevgi ile Kalın…
Yayın Tarihi
09.02.2012
Bu makale 7686 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!