Doğruluk ve Politikacı

Secim, secim tüm yurtta bir secim havası iyiden iyiye kendini hissettirmeye başladı. Meydanlar dolup boşalsa da geçmişin o görkemli heyecanlı atmosferi yakalamak mümkün değil.
Seçimde eskinin o siyasi heyecanın olmamasının cevabını yüzde yirmi dörde yaklaşan kararsız seçmen veriyor. Siyasetçiye, politikacıya olan bir güven bunalımı var kararsızların çok olması bunun en güzel örneği.
Öyle bir secim havası yaşıyoruz ki, yetmiş yıla yaklaşan yaşam sürecinde böylesine sonucunu merak ettiğim ve neticesinden kuşku duyduğum bir seçim süreci yaşamadım bugüne kadar!
Sonu  gelmeyen, ülke gerçeklerini dışına taşan vaatler, iftiralar, yalanlar, dedikodular ve ne acıdır ki bu ülkenin parlamenteri  ve adayı olup da ülke insanını karamsarlığa sürükleyen  densizlerin  arasında geçen  bir seçim süreci  yaşanıyor.. Benim güzel yurdumun bir bölümünde her gün isyan provaları, kan ve vahşet, terör diğer yandan hainlerce pusu kurularak şehit edilen polislerimiz.
Bu ülke bu güne kadara ne çektiyse yalan söylemeyi sanat haline getiren asılsız vaatlerle halkı kandıran politikacılardan çekti. Ülkesinin, coğrafyasını, tarihini bilmeyen, sosyo-ekonomik sorularından habersiz işe adam, adama iş düşüncesiyle milletvekili olanlardan çok zarar gördü bu ülke dünden bu güne
Doğruluk, dürüstlük ve şeffaf olmak bir fazilettir, bir erdemdir. Ülkeyi yönetenler ve buna talip olanlar her şey den önce doğru, dürüst ülke çıkarlarını kendi çıkarlarının önünde tutan insanlar olmalıdır.
Bir şeyi unutmamak lazım, baş nereye giderse ayakta oraya gider.”yalandan kim ölmüş” diyerek bir kurtarıcı olarak yalana sarılmak kendi geleceğini ve yurt insanın geleceğini yalan üzerine inşa etmeye kalkışanlar bir gün gelir o yalanla kurdukları en kazın altında kalırlar.
Büyüklerin yalanı zamanla toplumun tüm katmanlarına sirayet ediyor. Gerçek ise yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir ülkede insanların sözünde ve işinde doğru olması gerekir. Bu insanoğlu için maddi ve manevi acıdan elzemdir, zaruridir. Çünkü doğrulukta izzet ve şeref vardır. Huzur ve sükun vardır.
Hem birey olarak, hem de toplum olarak, doğru, dürüst olmak hem içtima ve ekonomik yönden kısa sürede yükselmemizi ayakta kalmamızı sağlar. Politikacı da bu acıdan halkına örnek olmak zorundadır. Şayet gerçekten yaşadığın toprağın insanını seviyorsa…
Söylenen yalanların, asılsız vaatlerin, bedelini zamanla bu ülke ve yurdum insanı bedelini ağır ödüyor. Bakın şimdi politikacı, siyasetçi yalan söylüyor, yani bir yerde ülkeyi yöneten ve yönetmeye talip olanlar yalana sarılınca, bu sefer halkta yalana başlıyor, birbirine karşı, memuru yalan söylüyor, işçi yalan söylüyor, esnafı müşterisine karşı yalan söylüyor. Neticede itimadınız ortadan kalkıyor. Manen hasta bir toplum haline geliyoruz. Zaman zaman iç piyasada olduğu kadar dış ticaretimizde yalan ve sahtekarlık hakim olunca dış dünyada itibarımız sarsılıyor. Mallarımız geri çevriliyor. Bilhassa dış  ticari ilişkilerimizde  bunu yaşamıyor muyuz.? Bazılarına göre yalancılığı sanat haline getirenlerin zararı nereye kadar dokunuyor.
Bu itibarla, başta siyasetçilerimiz olmak üzere, köylüsü, şehirlisi, çiftçisi, müstahsili, tüccar ve sanatkarı seçim dahil, tüm insani ilişkilerimizde doğru, dürüst olarak şeref ve haysiyetimizi korumalıyız.
Sandık başına gider kendi elimizi vicdanımıza koyup, kimin yalan kimin doğru, kimin ise milletvekilli olabilmek için, neler yapabileceğini iyice düşünerek oyumuzu kullanmalıyız. Unutmamak lazımdır ki sandık önümüze dört yılda bir geliyor ve dört yılda köprünün altından çok sular geçiyor. Kaybeden yine vatandaş oluyor.

 

Yayın Tarihi
12.05.2011
Bu makale 9189 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!