Çare yerli malı kullkanmakta

Bizim kuşağın, ilköğretim sıralarında her yıl kutladığımız bir yerli malı haftası vardı. ”YERLİ MALI, YURDUN MALI, HERKES ONU KULLANMALI “ diye milli ekonomimizi ayakta tutacak bir sloganımızda vardı.
O dönemde gerek sanayimiz, gerekse tarım sektörü bugünkü kadar ileri ve her ihtiyaca cevap verecek şekilde olmasa bile güçlü bir üretimi hızlandırmak için bu milli duygu küçücük yaşta bizlere yerleştirildi. Tabii aradan yıllar geçti, tüm güzel değer yargılarının tükenişi gibi o duygudan da uzaklaştık.
Başta enerji olmak üzere, ithal yiyecekler, sebze ve meyve dahil olmak üzere, ithal giyim eşyaları, ithal arabalar, ithal ev araç ve gereçleri, ithal yapı malzemeleri, ithal banyo, mutfak vs, ithal oyuncaklar ve lüks tüketim malları daha açıkçası zamparalık bile ithal hale geldi. Neticesinde yüzde 70 ithalat yapıyoruz yüzde 30 ihraç ediyoruz ve neticesinde her geçen gün büyüyen bir kara delik ekonomimiz de oluşuyor.
   Başta yerli sanayimiz tükenmenin eşiğinde veya yurt dışına kaçıyor, çiftçimiz dertli ürettiği elinde kalıyor, zanaatkarımız kepenk kapatıyor, ülke olarak devamlı borçlanıyor ve yabancıların her dediğini bu nedenle yapmak zorunda kalıyoruz. Ekonomik bağımsızlık olmayınca, krizlerden etkilenmede daha çabuk oluyor.
Kapanan sanayi ve duran üretim bu kez sokağa yansıyor, her geçen gün işsizlik oranı artıyor sosyal hayatımızda aklımıza gelmeyecek olaylar, facialar yaşanıyor. Ucuz ve kalitesiz Çin malları, neredeyse tüm piyasayı kapladı, sonradan görme burjuvalarca 1 milyon lirayı bulan lüks arabalar ithal ediliyor bir asgari ücretlinin de bir maaşı tutarında ithal köpek mamaları büyük hiper marketlerin reyonlarını dolduran ithal domates sosları makarna üretimde İtalyan kalitesinin üstünde makarna ürettiğimiz halde İtalyan makarnasını tercih eden sosyete budalaları…
Tarım sektöründe kendi kendine yatan yedi ülkeden biriyken bugün, başta buğday olmaya üzere her türlü tahıl ürünü ve bakliyat ithal eder hale geldik.
Başta yazıktır bu ülkenin insanına, yazıktır sanayicisine, gözü yaşlı köylüsüne, zanaatkarına bu devran böyle gitmez, dünya tarihin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşarken bizlerde artık uyanıp kendimize dönmeliyiz. Sonradan görmeliyi, gösterişi ve lüks tüketim için büyük mağazalarda sıra sıra kredi kartlarını doldurduğunuz cüzdanlarımızı etrafımıza gösterme aptallığından kurtulun. Ayağınızı yorganınıza göre uzatın. Unutulmamalıdır ki kendi ürettiğini yemeyen, giymeyen, sanayicisinin ürettiği malı kullanmayan topluluklarda bir gün ekonomi mutlaka çöker. İşsizliğinde en başta gelen çözümü yerli sanayiyi kalkındırmak ve yerli üretimin her konumda kullanılmasından geçer.
Her ilde ve ilçe de olması gereken gibi, bu konuda Antalya Ticaret ve Sanayi Odasına, Esnaf odasına ve diğer Sivil toplum kuruluşlarına düşen bir görev vardır. Halkımızın yerli malı kullanmasını, ürettiğimiz sanayi mallarının, giyecek ve yiyeceklerimizin turizmde de başköşeyi alması, için teşvik edici kampanyaları bir an önce başlatmalı devam eden kampanyalara destek olmalıdır.
Hiç unutulmamalıdır ki “Elden gelen öğün olmaz gelse de zamanında gelmez”
Biz yine yıllar öncesi gibi bir kez daha sloganımızı tekrarlayalım .”YERLİ MALI YURDUN MALI, HERKEZ ONU KULLANMALI”

Sağlık ve Sevgiyle kalın, 

Yayın Tarihi
09.11.2010
Bu makale 5007 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!