Hırsızlar Derneği

Geçmiş zaman olur ki seyahate çıkmış bir Bektaşi dedesi, büyükçe bir köye misafir olur. Anadolu köylerinde adet olduğu üzere köy odasında köylülerden bir kısmı dedeye yemek ikram ederler. Yemekten sonra sohbete başlanır. Bir ara köy muhtarı derki:
Derviş Efendi; dün bizim köyde bir kaybımız oldu. Aradık, taradık hırsızı bulamadık. Siz seyyahlar dünyayı gezmiş, dolaşmış ve görmüş bilge kişilersiniz. Siz bu hırsızı bulmak için herhalde bir çare bulursunuz.
Dede Efendi alimane bir tavırla:
“Hele yarın olsun, erenlerin himmetiyle bir çaresine bakarız.”cevabını vererek o gece rahat eder. Ertesi gün sabah erkenden kalkar. Bakır ibriği eline alarak o zaman için çoğu köylerde olduğu gibi tuvalet ihtiyacını gidermek için tarlalara doğru uzaklaşır. Orada bir takım eşek erikleri görür. Bu eriklerden birkaç tanesini bir değnek ile tutarak ibrik içine koyar ve ağzını kapatarak odasına döner. Oraya gelmiş olan muhtara da der ki:
Muhtar şimdi git bütün köylüyü harman yerine topla ki hırsızı bulalım.
Muhtar ve bekçi herkesi harman yerine toplar. Dede ibriği eline alarak oraya gider. Bir ateş yakıp elindeki ibriği ateşin üstüne koyarak dinlenerek beklemeye başlar. İbrik kızınca içindeki erikler vızlayarak uçuşmaya başlar. Orada bulunan köylüler de bu vızıltıyı işitirler. Bir kaç dakika sonra derviş başını kaldırarak köylülere hitaben:
Şu ibrikteki canlar bana diyor ki hırsızın alnına bu gece Allah tarafından bir çizgi çizilmiştir.
Bu sözleri söylediği anda topluluktan bir kadın elini alnına götürür. Bunu gören derviş hırsızın kim olduğunu anlar. Fakat kadını köylülerin huzurunda rezil etmemek için hemen kıvrak zekasıyla, İbrikteki canlar bana hırsızın kim olduğunu haber verdiler. Şu anda içinizde ve karşımda görüyorum. Lakin onu rezil etmemek için buna bir çare söyleyeceğim. Şimdi erkek, kadın herkes evine gitsin. Birer parça toprak alarak buraya gelin. Hırsızda çaldığı şeyi o toprağın içine koyup getirsin. Buraya getirdiğinizde toprağı küme halinde dökün. Çalınan şeyde o toprak kümesinin içinde bulunsun. Hırsızı utandırmayalım. Rezil olmasın. Aksi takdirde hırsızın kim olduğunu söylerim demiş.
Köylü hemen dervişin emrini yerine getirip toprakları üst üste döker ve yığının içinde kaybı bulurlar.
Hikayede olduğu gibi bizim inancımızda, kültürümüzde hırsızlık, çalmak, hakkı olmadığı halde bir şeyler aşırmak günah, ayıp ve suçtur. İnsanımız başkasının emeğini, alınterini, mal varlığını çalan insanları tecrit ederdi. Hırsızlar ise yaptıklarından utanır insan içine çıkamazlardı. Yaptıklarının karşılığında cemiyet içinde ağır cezalar alırlardı. Günümüzde ise hırsızlık meslek haline geldi. Hele hele büyük hırsızsanız devleti, milleti soyuyor, saçı bitmedik yetimin hakkını gasp ediyorsanız, mutlaka bu yaptığınızdan ötürü sizin sırtınızı sıvazlayan birilerini bulunuyorsunuz. Küçük hırsızların ise hemen mazereti hazır:
Büyükler her şeyi varken çalıyor. Ben açken niye çalmayayım?
İnsanımız için ne üzücüdür ki artık kötüyü örnek alıyor. Açlık, işsizlik ise başka bir bahane. Maalesef iş çığırından çıkmış durumda.
Adamlar yani adi hırsızlar, işi dernek kurmaya kadar götürmüşler. Geçtiğimiz hafta ulusal gazetemizin birinci sayfasında İstanbul’da yardımlaşma derneği adı altında azılı hırsızların bir dernek kurduğu polisimizin yaptığı başarılı operasyonda ortaya çıkmış. Gerçi olaya diğer yönü ile bakarsanız adam şirket kurmuş, kulüp kurmuş, sosyal yardımlaşma amacı altında dernek kurup merhamet istismarcılığı yaparak durmadan çalıyorlar. Bu adlar altında büyük hırsızlar nasılsa genelde paçayı sıyırıyor. Ama tutulan küçük kısraklar harmanı dövüyor cezasını fazlasıyla çekiyor veya polisimizin üstün çaba ve gayretle yakaladığı hırsızlar serbest kalıyor. Polisten önce Adliye sarayından çıkıyor. Neticede olan yine namuslu vatandaşa, doğru dürüst çalışan vergisini ödeyen halkımıza oluyor.
Ne yazıktır ki teknoloji insanımıza bir tarafta huzur getirirken öte yanda geçmişin o güzel değer yargılarını bitirdi. İnsan ilişkilerindeki geçmişin özlemini her gün biraz daha fazla çekiyoruz. Nerede kaldı? Ar, haya, namus, şeref, haysiyet ve utanç.

Sağlık ve Sevgi ile kalın…

Yayın Tarihi
31.01.2012
Bu makale 7407 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!