Denizimizi kaybetmeyelim!!!

Tanrı Türk ulusuna öylesine güzel bir coğrafya ve iklim bahşetmiş ki ne kadar şükretsek, azdır. Yaka yaka bitiremediğimiz ormanlar, fabrika atıkları olan zehirli maddelerle kirlettiğimiz akarsular, göller ve üç tarafı denizlerle çevrili cennet bir ülkenini ne derece kıymetini biliyoruz ve koruyoruz. İşte burası şüpheli, çünkü başta toplum olarak insanın, insana saygısı ve sevgisini yitirdik, onun için doğaya olan minnet ve şükranlarımızıda dile getirmez hale geldik.
Bu cennet  ülkenin, bir ayrı özelliğe sahip cennet  kenti Antalyamızın bu konuda taşıdığı önem nedeniyle bu kent yaşayanları olarak ne kadar farkındayız bilemiyorum. Başta halk olarak kent temizliğine, etrafımızdaki yeşile, gürül gürül akan nehir ve ırmaklarımıza ve etrafımıza ne kadar bakıyoruz, ne derece sahip oluyoruz her zaman tartışmaya açık….
 Önemli konulardan bir diğeri de, bugün için tertemiz, pırıl pırıl  masmavi olduğundan  bahsiyle gurur duyduğumuz denizimiz. Ama nereye kadar? Geçen gün Lara bandında bir gurup balıkçı anlatıyor, hatta bir kaçı suya sabuna dokunmamak  için konuyu geçiştirmeye çalışıyordu, efendim balıkçılar arasında tartışma şuydu:
Malum, Antalya’nın iki bölgesinde, 600 bin kişiye cevap verecek arıtma tesisimiz var. İşte bu arıtma tesislerin yeteri kadar denetlenip denetlenmediği, ölçümlerinin zamanında yapılıp yapılmadığı tartışmasıydı bizim Antalyalı balıkçılartarafından. Arıtma tesisinden denize verilen suyun denizle birleştiği yerde  yoğun bir çamur ve balçığın oluştuğu, mevcut bazı balık türlerinin yok olduğu, yine meltem rüzgarlarında sahil şeritlerinin kirlendiğinden 10 yıl  sonra buraların yakınlarında denize girilemeyceğiönemle bahsediyorlar ve bunun turizm mevsiminde otellerinde gündeme gelmesiyle daha büyük boyutlara ulaştığı gerçeğini altını çizerek  birbirleriyle tartışıyorlardı.
Tabii bu konuda yeteri kadar teknik bilgiye sahip olmamakla beraber bu anda akla gelen soru şu oluyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün, verilerine göre bu yerlerdeki suda fetal koliform miktarı 200 metre küpün altında olması gerekirken, acaba bizim buralarda bu oran nedir? Son altı aylık raporlar neyi gösteriyor? İl Sağlık Müdürlüğü ve çevre sağlığı bu konun üstüne ne kadar duruyor. Bu raporlar zaman zaman halka açıklanıyor mu? Ben de merak etmeye başladım.
Ve içimde ileriye dönük bir endişe, bir tarafta ormanlarımız rantuğruna feda ediliyor, bazı bölgelerde hava kirliği had safhada  bir de denizi kaybedersek Tanrının bize bahşettiği bu cenneti yoketmiş olmaz mıyız?
Muhakkak ki yapılan arıtma tesisi kentimizin büyük bir eksikliğini gidermiştir. Lakin dikilen her ağacın, yapılan her yeşil alanın, her hizmettin devamlılığı için belli periyotlara bakılması  ve korunması gerektiği gibi, bu arıtma tesisinde  insan sağlığı acısından işlevini tam anlamıyla  yerine getirip  getirmediğinin  kontrolu  yetkililerini en başta  gelen görev  olmalıdır. Aksi halde tertemiz denizimizi kaybetme riski ortaya çıkacağı gibi, insan sağlığı acısından ileride  büyük tehlikeler yaratabilir.
Onun için bu konuda yetkililerin, balıkçıların haklı şikayetlerinin dikkate almaları gerektiği kanısındayım.

 

Yayın Tarihi
19.08.2010
Bu makale 2802 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Geçenlerde tesadüfen internetde gezerken Sayın Hasan Karaben'in bizimantalya.com  adlı sitede Adrasan konusunda aşağıdaki yazısını okudum. Burada sizlere akdarıyorum "Her yıl zaman ayırır. Nefeslenirim Adrasan da. Bu yaz sivrisineklerle mücadele etmekten Dinlenirken tadım kaçtı. Gündüz vakti ortada yoklar. Hava hafif kararmaya başlasın. Sürü halinde Saldırıya geçip kimi yakalarsa ısırıyorlar. Akşam vakti başlayan ısırılan yerin kaşıntısı Sabah saatleri 5 e kadar devam ediyor. İstediğiniz kadar tecrübeli olun bu sivrisinek takımına karşı Galip gelme şansınız çok az. Adrasan bakir alan dedik. Deniz-Güneş dedik. Tabiat dedik. Ama bunlar gündüz geçerli. Akşam Gündüz dediklerinize pişmansınız. Allah kahretsinden başlıyor. Nerden geldik ya... İle devam ediyor. Yıllardır çözüm üretilmiyor. Adrasan ın BATAKLIK ALANLARININ İSLAHINA. Hiç anlamış değilim. Demek ki birilerinin hoşuna gidiyor. Gece sivrisinek ilacı sıkan arkadaşa hep rastlarım. Sen sıkıyorsun onlar daha çok ürüyor dedim. Görevli ya. Yok ya demesini beklerdim. Bıktım usandım ya demesin mi... Kan ter içinde sineklere o da isyanda. " Benim bu yazıya yorumum: Yazıyı yazan arkadaş Adrasanda neden sivrisinek olduğunu anlayamamış. Kendisini aydınlatalım. Adrasan beldesi son sürat kaçak ve ruhsatsız olarak yapılaştığı için belediye de buna destek olduğu için, çoğu motelin foseptik çukuru bulunmmaktadır. Bu moteller pis sularını derelere, kanallara , bitişikteki boş arazilere akıtmaktadırlar. Hava sıcaklıklarının 45 dereceye yaklaştığı Agüstos ayında pis su hemen buharlaşmakta fakat su içindeki pis organic maddeler sivrisinek ve benzeri haşerat için ideal bir üreme alanı oluşturmaktadır.Foseptiği olan bazı oteller, çarpık yapılaşmadan dolayı Belediye vidanjörünün çukura yanaşamaması nedeni ile foseptiklerini akşamları boş arsalara tahliye yoluna gitmektedir. Ayrıca Adrasan belediyesinin kamyonunu 80 YTL çektiği bu pis suları maliyet nedeni ile sadece sahile 1.5 km uzaklıktaki ormanlık araziye kontrolsuz olarak boşaltması ve meğil nedeni ile bu suların derelere karışarak öbek öbek bataklık bölgeler oluşturmaları sivrisineklerin üreyip gelişmelerine sebep olmaktadır.Belediye sivrisinek ile etkin mücadele edememekte ve foseptik sularını utanmadan çevreye boşaltan motellere her nedense hiçbir yaptırımda bulunmamaktadır. İşte Pis lağım sulaını çevreye pompalayan kaçak ve ruhsatsız otellerin listesi: Filiz Motel, Yasemin Motel,Atıcı1 ve Atıcı 2 motelleri, Bluebay motel,Meltem motel,Eski başkan Taşgın motel grupları ,Cici Baba isimli Şahan Pansiyon,Hazal Motel,Ceneviz Motel,Ahmet Korkmazer Pansiyon, Adrasan market. Bu otellerin etrafındaki boş arazilerin çoğu kanalizasyon boşaltımı nedeni ile yeşillenmiş olup etrafa dayanılmaz pis kokular da saçmaktadırlar. Ayrıca foseptik çukurlarının boşaltışdığı derelerin deniz ile birleştiği alana yumurtalarını bırakan Karetta karetta kaplumbağalarının yumurtalarından çıkan yavruları busahildeki bu bataklıklarda boğularak ölmektedirler Ne yapılması gerekiyor? Meslegi doktorluk olan ve hijen konusuna özellikle dikkat etmesi gereken Belediye Başkanı Yalçın Akkulak çoğu akraba ve yandaşların ait olan bu kaçak tesislere bir yaptırımda bulunmamaktadır. Antalya il çevre müdürlüğünün acilen Adrasana gelip foseptik konusunda bir denetleme raporu hazırlaması gerekmektedir. Konuya sadece foseptik çukuru var mı yok mu sorgulamak yerine Belediye aracının foseptik çukuruna yanasıp yanaşamayacağı da incelenmelidir.Ayrıca pis su boşaltımı yapılan bölgeler ivedilikle ıslah edilmeli ve sıklıkla denetlenmelidir.

N.Şanlı 24.08.2010

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!