Güzel Türkçemiz

Son dönemlerde, o güzel Türkçemiz maalesef bazı çevrelerce tanınmaz hale getirildi. Öteden beri Türkçenin içinde bulunan Arapça, Farsça, Fransızca başta olmak üzere İngilizce, uydurma argo kelimelerle Türkçenin kafası gözü yarıldı. Hatta bazı yayın kuruluşlarının spikerlerinin konuşmaları televizyon kanalarında her gün boy gösteren, bazı sanatçıların adeta ulusal varlığımızın vazgeçilmezi olanlardan en önemlisi olan lisanımızın ne hale geldiğini görmek artık bir Türk insanı olarak içimizi acıtıyor
Türkçe konuşmak, Türkçe yazmak bir Türk vatandaşıyım diyen ve bu ülke yaşayan herkesin milli onuru ve gururu olmalıdır.
Geçtiğimiz yıllarda meclis genel kurulunda Türkçenin korunması hakkında hazırlanan komisyon raporu vardı bugüne kadar bu raporun akıbeti ne oldu bilemiyorum ama bu komisyon raporunda dikkate değer çözüm önerileri olduğu bariz bir şekilde göze çarpıyordu şöyle ki;

Başta, radyo ve televizyon kanalları, gazete ve dergiler, adlarından başlayarak kendini Türkçeleştirmeleri,

Tüm basın yayın kuruluşlarında dil denetim kurulunun oluşması,

Çocuk programları ve bu programlarda kahraman adlarını Türkçeleştirilmeli,

Yabancı dille yazılan tabelaların yüksek vergi, Türkçe tabelalarda ise her türlü kolaylığın sağlanması,

Her türlü bilgisayar yazılım, donanımda Türkçe karakter zorunlu hale getirilmeli cep telefon mesajlarında ve internette ‘’merhaba’’ yerine ‘’mrh’’, ‘’selam’’ yerine ‘’slm’’dilin bozulmasına yol açan kısaltmaların önüne geçilmesi (Q) klavyesi yerine (F) klavyenin yaygınlaşması için ilgili düzenleme ve çalışmaların yapılması,

Eurovision gibi uluslar arası şarkı yarışmalarında eserler mutlaka Türkçe seslendirilmelidir.

Memur alımlarında Türkçe dilbilgisi ve beceri ön planda tutulmalıdır.
Her ne kadar komisyon raporundaki bu öneriler ve bu konuda gerçekleşecek yasa toplumumuzda bu çürümüşlük devam ederken ne derece etkili olur bilemiyorum ama yapılması gereken en önemlisi biz Türk halkı olarak yasa bir yana biz Türkçemize sahip çıkmalıyız. Başta sivil toplum kuruluşları bu işin öncüsü olmalıdır. Bu gün içinde yaşadığımız güzel kentimiz Antalya da kafanızı ne tarafa çevirseniz, hangi yöne bakarsanız bakın gözlerinize yüzde yüz yerli yapımı olan işyerlerinde bile yabancı isimli tabelalar, adeta marka haline gelen isimler görüyorsunuz,
Burası Türkiye beyler, Burası Türkiye’nin kenti Antalya ve bilhassa turizmle iç içe olan kentlerimizde Türkçenin yok sayıldığı yerler.
Acaba siz Fransa’ya gitseniz kendi ülkesinde veya dışarıda mecbur kalmadıkça yabancı dil konuşmayan uluslar arası markalar dışında yabancı bir isim koyan ve tabela takan Fransız’ı görürümsünüz?  O halde bizde neden bu aymazlık, bu sonradan görmelik, neden bu olduğundan başka görünme sahtekarlığı? İnsan olan insan evvela kendi aklını, geleneğini, örf adet ve töresini ortaya koyar ve insan olmanın onuru da, gururu da budur.
Yabancılar ülkemize gelirken evvela bizi, kültürümüzü tanımaya geliyorlar. Yoksa onlarda da var deniz, kum.
Burada bizim halk olarak düşen görev Türkçemizi en güzel şekliyle konuşmak, okullarımızda ise geçmişte olduğu gibi Türkçemize başka eli öpülesi öğretmenlerimiz ve gençlerimizin sahip çıkması,

Antalya Ticaret ve sanayi odası, esnaf odaları başkanları bu konunun üstünde hassasiyetle durmaları, iş adamlarımıza ve etrafımıza bu konuda bilgilendirme yapmaları uyarıda bulunarak, topladıkları aidatı hak etmelideler. Aksi halde, Türk halkını temsilen meclise giderek, Türkçe yemini bile doğru düzgün yapamayan ama aybaşı geldiğinde milyarlarca maaşı cebine indiren bazı milletvekillerinden ne farkımız kalır?


 

Yayın Tarihi
21.04.2011
Bu makale 9189 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!