Tufan mı, yoksa kıyamet mi?

Hoca Nasrettin'e sormuşlar?
Hocam kıyamet ne zaman kopacak? Hocamız gülümseyerek hemen cevap vermiş.
Karım ölünce küçük kıyamet, ben ölünce büyük kıyamet kopacak demiş, hocamız her zaman olduğu gibi bilge ve nüktedanlığı ile bu cevabı vermiş vermesine ama bugün yaşasaydı acaba tüm esprisine rağmen bu cevabı veririmiydi dersiniz? Herhalde ayrı ayrı değil de topyekun bir kıyametten bahsederdi.
Yine bazılarına göre, Hz. Lut kavimini yok eden sapıklıklıların,  tekrar ortaya çıkması, Bina ile zinanın çoğalmasının kıyamet alameti olarak değerlendirilmesi hurafeden öteye gitmeyen ve gerçekle ne derece bağlantılıdır tartışılabilir.
Öbür tarafta da, eski Türklerin "hakimiyetin Göklerde olduğu" inancından hareketle baktığınızda, Ergun Candan'ın sınır ötesi yayınların çıkan Türklerin Kültür Gökenleri isimli bir araştırma kitabında Mayalara göre 2012 yılı tufan veya kıyamet yılı olarak gösterilmektedir.
Yine bu kitaptaki araştırma ve uçlarına göre Türk takviminin esası olan Gök Çıkrığı bu gün olduğu gibi 12 burç ve 12 ayrı hayvan sembolüyle gösterilmiş. Aslan burçundan başlayıp ve aynı yere gelinceye kadar geçen süre 26.000 yıl olarak hesaplanmış. Ve bu 26.000 yıllık süre burçtan burca geçişteki 2.166 yılın 12 burçla toplanmasından meydana gelmiştir deniliyor.
Dönen dünyamızdaki bu dönme hareket esnasında burçtan burca geçiş, belli bir hızdan sonra yavaşlayan topaca benzetilmekte ve bu topaçtaki dönerken oluşan bir iki saniyelik baş sallama hareketi, dünyamızda ise 26.000 yılda tamamlanır diyor ve bu tarih M.Ö. 10.950 yılında meydana gelen Tufandan sonra tamamlanan 26.000 yılın bitimi 2012 yılına denk gelmekte olup, Mayaları tarihine göre de 2012 yılı dünya üzerinde fiziksel ve ruhsal bir değişimin başlangıç tarihi olarak belirtilmektedir.
Bu da bilimsel anlamda bir varsayım veya kehanet olabilir ama bir gerçek var ki insanoğlunun kendi bindiği dalı kesmekteki mahareti başka hiç bir canlı da yoktur. Ve kendi yaratığı canavarın ateş püsküren ağzında yanmaktan geri kalmaz.
Günümüz dünyasında yaşadığımız doğal afetler, yani depremler, su baskınları, değişen iklim koşulları, bilim adamlarına göre buzulların erimesi, yıldızlardaki patlamalar, hoyratça kullanılan su kaynakları, kuraklık bitmek bilmeyen ağaç katliamı, haince yakılan orman ve yeşil alanlar. Tarımda kullanılan zehirli ilaçlar, zer zemine pompalanan tonlarca asit, kimyasal silahlar, her yapılan yeraltı nükleer denemelerin neticesinde dünyanın herhangi bir yerin oluşan büyük deremler, bitmek tükenmek bilmeyen insanoğlunun ihtirası yüzünde kıyamet alametlerini çağrıştırmıyor mu? Adeta bu varsayımları bu kehanetleri doğrulamak için ülkeler arasında bir yarış içinde değil miyiz? Bir tarafta dünya tıp otoriteleri insanın ömrünü uzatmaya çalışırken, diğer tarafta ise insan var olduğu ve yaşayabileceği dünyayı yok etmeye çalışıyor.
Hocanın fıkrasına artan sapıklıklardan çıkan yoruma Maya tarihindeki varsayımlara dayanarak kıyametin beş yıl sonra kopması bir varsayım ve kehanet olabilir. Ama bir gerçek var ki insanoğlunun doğal kaynakların tüketilmesi ve dengeyi bozmasından kaynaklanacağı şüphesizdir. İnsanoğlunun en büyük düşmanı kendisi olduğu realitesi de kendiliğinden ortaya çıkıyor ve kıyameti kendisi hazırlıyor.
Sağlık ve Sevgiyle kalın…
Yayın Tarihi
15.02.2011
Bu makale 9687 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!