50 Yıllık Çile

İnsan yaşamının olmazsa olmazı, insan bünyesinin yüzde yetmişini oluşturan su. Dedelerimize, ninemelerimize, büyüklerimize verdiğimiz bir bardak su karşılığında ‘’ su gibi aziz ol’’ diye dua ettikleri yaşam kaynağımız olan su.
Geçmişte her evin musluğundan akan tertemiz su yerine bugün her evde damacanalarla kullanılan, bilhassa çay tiryakilerinin tercih ettiği kaynak suları. Uzmanların artık dünyamızda petrol savaşları yerine su savaşlarını işaret ettiği ortamda tüm canlıların vazgeçilmesi su.
Su sadece içmek için değil, vücut temizliğimizden, eşyalarımızın, enerji üretiminin de ve çevremizin temizliği içinde vazgeçilmezimizdir. Susuzluk her türlü hastalığa da davetiye çıkarır. Her geçen gün kendini gösteren küresel ısınma nedeniyle su kaynaklarının tükenebileceğini, her bireyin suyu tasarruflu kullanmak adına üstüne düşen görevi yerine getirmesi gerektiğini unutmamak gerekir. Yeni yetişen nesilde suyun ehemmiyetini her platformda anlatmalı ve bu konuda bütün kesimleri eğitmeliyiz.
Antalya olarak su konusunda şanslıyız. Ama bu demek değildir ki Tanrının bize lütfettiği suyun bir gün tasarrufa riayet etmediğimiz ve gereksiz kullandığımız takdirde sonu başlangıcı olabilir.
Bu gün Anadolu’muzda, bilhassa yaz mevsiminde bir damla suyun hasretini çekenler yerler var. Hala çoğu yerleşim yerlerinde gürül gürül akan su yerine sarnıç suları kullanıldığını maalesef görürsünüz. Bilhassa Doğu ve Güneydoğu Anadolu bariz bir şekilde olduğu gibi İç Anadolu’da da zaman zaman  su sıkıntılarını görebilmektesiniz.
Devletimiz başta enerji üretimi olmak üzere suyun tarım alanlarına yeterince ulaşması için sulama kanalları yapmaktadır. Özellikle suyun sulama alanında damla sulama yöntemiyle yapılması konusunda toprağı işleyen vatandaşımızda yeterince bilinçlendirilmeli ve faydalarından bahsedilmeli. Bu alanda yapılacak yatırımların tamamı ileriye dönük olmalıdır ki, gereksiz yere boşa kullanılarak suyun heba olmasını önleyelim.
Bugün benim güzel ülkemizin kanayan yarası olan, yıllardır bir türlü bitmeyen, terör yanlıları ve nankör destekçileri ile Güneydoğu bölgemizin yoksulluğundan, susuzluğundan bilhassa köylerde insanların dere suyu içtiğinden dem vurarak suyu istismar konusu olarak gündeme taşırlar.
Bir yandan da devletin bizlerin ödediği vergilerle yaptığı tesisleri yıkar, halkın malı olan yeni yatırımlar yapmak için gelen araç, gereç ve tesislerde ne bulurlarsa yakar yıkarlar. Hep hainlik içindedirler. Deve kuşu gibidirler. Kafalarını kumda kıçları dışarıdır. Şöyle bir Türkiye’nin geneline bakmazlar.
Bugün doğuda içme suyu olmayan köy varda orta Anadolu da yok mu? Elbette var. Hem de Antalya gibi suyu en bol olan ilimizde, çeşmesi olmayan, 50 yıldır dere yatağından su kullanan Serik ilçemizin Deniz tepesi köyü. Cinli mahallesi sakinlerine ne demeli? Onlarda bu durumdan şikayetçi. Artık evimizin musluğundan su kullanmak istiyoruz diye yıllardır şikayet ediyorlar. Sağlıklarının tehlikede olduğunu her fırsatta dile getiriyorlar. Ama devlete hiçbir zaman başkaldırmıyorlar. Suya kavuşacakları günü sabırsızlıkla bekliyorlar. Gerekli alt yapının acilen yapılarak dere suyundan kurtulmayı özlemle bekliyorlar.
Antalya gibi suyu bol olan ilimize yabancıların’’Su akar Türko Bakar’’ sözünde olduğu çoğu zaman derelerin ırmakların boşa aktığı bir turizm kentinin köyünde vatandaşın dere suyu içmesi kadar günah olan ne vardır bilemiyorum.
Umarım yetkililer köylümüzün hayati ve kronikleşmiş derdine bir an önce çare bulurlar.

Sağlık ve sevgi ile kalın…

Yayın Tarihi
06.02.2012
Bu makale 7323 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!