Dün ve Bugün

 Ve 12 Eylül 1980’lere gelindi. Askeri darbeyle birlikte her şey tersine döndü ülkemiz geri kalmışlık sürecini yeniden yaşamaya başladı. Çünkü her askeri darbe neticesinde bu güzel vatan ve yurdun insanı yine çok şeyler kaybetti.
Okuyan, yazan kalem tutan eller, sağ ve sol diyerek kamplara bölündü hapishane, zindan ve işkence dönemi başladı, gençler okuyup yazdıklarından dolayı hapislere atıldı, taş duvarlar, rutubetli küf kokan odalarda toplumdan tecrit edildi. Atatürk’ü tabulaştıranlar askeri cuntaya sahip çıkarak her istediklerini yaptırmaya çalıştılar.
Üniversite hocaları gençlerin koğuş arkadaşları oldu. Gençlere okumaları, bilim ilim öğrenmeleri ve düşünüp ülke için üretmeleri yerine çılgınca eğlenmeleri, günü birlik yaşamaları, holitikadan, siyasetten uzak durmaları gerektiği üstüne basa basa söylendi.
Ülkemizin var olan yeraltı yerüstü kaynaklarını değerlendirmek ve üretmek yerine, işin kolaycılığı, ithal mal, ürün getirin bunları kullanarak yemek daha cazip hale getirildi. Çünkü artık düşünmeyi bir tarafa bırakıp, gelecek nesillere ağır bir borç yükü bırakmakta önemli değildi.
Benim güzel ülkem bırakın kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olmayı yiyeceği ekmeğin buğdayını, etini dışarıdan getirmeye başladı artık borç yükü altındaki üretici çiftçi büyük şehirlere göç etmeye başladı. Artık sebzesi, meyvesi, muzu hatta narenciyesi bile dışarıdan geliyordu. Hayvancılık, güneydoğuda ve doğuanadolu’da yaşanan terör neticesi yok olma safhasına geldi.
İşini bilen memurlar zengin olurken bilmeyenler ise kredi kartları borçları yüzünden intihar eder hale geldi. Halkımıza bu yolla geliri ne olursa olsun sürekli tüketmeleri empoze edildi. Abartılı, lüks ve ithal mal kullanmak ve tüketmek moda haline getirildi.
İnsanlara malı mülkü kadar değer biçildi. Masumluğu, dürüstlüğü öğreten Türk filmleri, kan vahşet ve şiddet içeren Amerikan filmleri karşısında kaybolup gitti. Artık bu ülkede o güzelim Türk filmlerindeki gibi yaşanmıyordu. O değerler, o kutsal inançlar yok olmuştu. Zengin ile fakir arasındaki uçurum her geçen gün biraz daha büyümüş. Zenginler artık fakir, yoksul semtlerden geçmez olmuştu. Artık zenginle fakirin bir masada oturması, hatta selamlaşması bile hayal olmuştu. Aile kutsiyeti, mahremiyeti ortadan kalkmış, günü birlik bir gecelik birliktelikler, yaşanırken, o güzelim duygularla bezenmiş aşkı, sevdayı anlatan Türk sanat müziği terk edilmiş, uçkur peçkir havaları, her yerde söylenir olmuş. Her ne şekilde olursa olsun, haram helal demeden para kazanmak, insan onurundan insan haysiyetinden yoksun kazanç şekilleri hedef olmuş ve bu hedefte her şey mubah hale getirilmiş.
Şu an içinde yaşadığımız toplumda hal ve ahval bu noktadayken, ergenekondu, şikeydi, çeşitli yolsuzluklardı derken yeni yeni yasalar gündeme gelirken, hükümet ne yapsın her insanın başına bir polis bir jandarma dikemiyeceğine göre, her nasıl dava olursa olsun ve bu davalara bakan hangi mahkeme olursa olsun biz insan olmadıktan sonra hepsi boş hepsi lafı güzel.
Her şeyden önce insanı insan yapan değerlerimizi tamamen tüketmeden bir yol dönüp, birşey olarak, toplum olarak kendi kendimize sormalıyız bu aymazlıkla bu ülke nereye gidiyor demenin zamanı geldi. Geçiyor.
Sağlık ve sevgi ile kalın.
Yayın Tarihi
24.03.2012
Bu makale 7236 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!