“Öyle kuru laf ile/ Ensedeki bit ölmez/Beklemeyin nafile/Üzüm vakti it ölmez”
Hindistan’da rayların üstüne yatan inek için katar durur, turist kafilesindeki Anadolu genci görevliye; “ne vakit kalkar bu hayvan? ” sualini iletir, makinistten; “endişeye mahal yok, az dinlensin uzaklaşır” cevabını işitince, delikanlı; “ ellerin malı bile akıllı, bizim yaylakçıların tepemizden çekilmeleri gebermelerine bağlı!” diyerek içlenir.
Altınla akçeyle seçim kolaydır
Narhınız nicedir bilseniz keşke
Listeye yerleşmek ayrı olaydır
Ayıbı sandıktan silseniz keşke
Siyaset dönekle oynağa düştü
Tırnağı körelen toynağa düştü
Hırsızlar örtülü kaynağa düştü
Kendi halinize gülseniz keşke
Yandaşlar üfürür sönmüş balonu
Yardakçı doldurur beyaz salonu
Salamla sosisle içki galonu
Yallanırken orda ölseniz keşke
Ne dadaş kıymette ne de efemiz
Lobilere cukka taşır küfemiz
Bataktan kulise geçen cifemiz
Yeniden sazlıkta kalsanız keşke
Halkı hakkaniyeti temsilci nerde
Mum yakıp ararım yollarda bir de
Adamlık tükendi denilen yerde
Süleyman Sırrı’ca olsanız keşke
İnönü, Mareşal, hey Karabekir
Doğrul da kaypağın yüzüne tükür
Anadolu bizim Allah’a şükür
Atatürk’ü örnek alsanız keşke
Amerikalı Türkiye'ye seyahate gelmiş, yol boyundaki ilginçlik dikkatinden kaçmamış, bizimkiler kazma kürek ha bre uğraşıyorlarmış, sormuş; “kolay gelsin, çabanız nedir”?Köylü;”Tünel açıyoruz” cevabını verince, gülerek öndeki eşeği işaretlemiş; ”peki o en baştaki merkep neci?” Amele; ”karakaçan buradaki geçitleri iyi bilir, mihmandarlık eder, biz de ardı sıra çabalarız” Amerikalı sırıtmış;“ ya o hayvan olmasaydı ne yapacaktınız?”deyince, emektar tereddütsüz; “küşümlenme Amerikandan mühendis getirtirdik” söylemiyle külüngünü vurmuş. Şer güçlerin yandaşları, yağmacılar, topraklarımızı masada pazarlayanlar, ayranlığımızı kabartmayın ha! TÜRK’ÜN Vatan’ının bedeli candır.