“Karagözle Hacivat’ımızı Yunanlılar sahiplenmeye kalkınca, Ermeniler de türkümüze “bizim deme” densizliğine başladılar. Dedenin birine; “kaç çocuğun var?” demişler, aksakallı; “Sayılarını şaşırdım, keratalar hep emmi diyo!” cevabını yapıştırmış. Buna benziyor işte onların küstahlığı.
Sarı Gelin
Erzurum çarşı pazar
Leylim aman aman
İçinde bir kız gezer
Nenen ölsün Sarı gelin aman
Elinde divit kalem
Leylim aman aman
Katlime ferman yazar
Nene ölsün sarı gelin
Palandöken yüce dağ
Leylim aman aman
Altı mor sümbüllü bağ
Nenen ölsün Sarı gelin aman
Seni vermem yâdlara
Leylim aman aman
Nice ki bu canım sağ
Nenen ölsün sarı gelin aman
Bu türkü Erzurum’a aittir. Kıpçakların diğer adı Kuman’dır. Kıpçak sarışın demektir. Sarı Gelin Çoruh kenarında hükümran olan Bey kerimesidir. Bahsi geçen iklimin delikanlısı, aşiret kızına gönlünü verir. Kapıldıkları karasevda dillere düşer, lepiska saçlıya talip olan yiğide, izdivaç izni çıkmaz. Aşkını mısralara döken Dadaş, kurtların uluduğu, tipinin kudurduğu günde sevdiğini omuzlar, yol ister kutsal yüküyle Palandöken’den. Başı karlı, beyazı zorlu, geçirmez sevenleri belenden. Yetişir zalimler, ellerine kandan kına yakarak kızlarını alıp giderler. Tipi savrulanda, rüzgâr ötende, inleyip durur hep; “Nenen ölsün Sarı Gelin” diye.
Dayanır
Can yongası vicdanları sarınca
Kuyuda su biter pompa dayanır
Haksızlığa razı ise karınca
Rızkına amansız hempa dayanır
Parayla satılsa din ile iman
Bankalar faize verirdi heman
Türese yeniden Sultan Süleyman
Sırçaya ayaksız rampa dayanır
Sürüyle koyunu salıver kurda
Seyreyle cümbüşü azıcık dur da
Dediler ki Firavunla Nemrud’a
Yolunuz çift taşlı kampa dayanır
Dua imdat olur darda kalana
İntizar çok ucuz alan alana
İnsanlık düşende bir gün talana
Ne mezat vardır ne trampa dayanır
Gonca serpilince çiçeğe döner
Meyveyi yüklenmek daldaki hüner
Özcan’ın sırtından bu nefis iner
Tapusu çukurlu tumpa dayanır