“İstemem ben Fatiha, tek çalmasınlar taşımı”

            İnsanımız, yaşadığı herhangi bir olumsuzluğu, teşbih, kinaye, mesel, vecize, fıkra v.b. gibi örneklerle pekiştirerek nakilleştirmeyi sever. Bu konuda, yergi şairlerinin eserlerinden mutlaka yararlanırlar. Adını bilsin bilmesin, eserin tamamını ezberlemesi de ehemmiyet arz etmez. O andaki haleti ruhuyesini terennümleyecek kısım yeterlidir.
           Türk şiirinin taşlama sahasında ziyadesiyle şair ve inanılmaz sayıda şiir mevcuttur. Hatta dilleri, sivrikalemleri silah, haksızlığa başkaldırıcı bu kelime bezekçilerinden bazısı kellelerinin gitmesine dahi eyvallah etmemişlerdir. Hiç birisinin asla haramilikle bağlantısı mevcut değildir. Son dönemi hariçleyerek, bazılarının adlarını sıralarsak eğer: Nefii, Dertli, Kaygusuz Abdal, Pirsultan, Dadaloğlu, Seyrani, Nihani, Köroğlu, Neyzen, Namık Kemal, Tevfik Fikret, Rıza Tevfik ve Eşref gibi.
            Şair Eşref:
          (1847/1912), Edebiyatımızın güçlü hiciv ustasıdır. Asıl adı Mehmet Eşref’dir. Şiirimizde öteki yergi ustalarından çok ayrı ve kendine özgü bir yeri vardır. Hiciv dışında başka tür şiir yazmayan şairin ilginçliği halkın dilinde yıllarca süregelmiştir.

         Eşref Manisa'nın Gelembe kasabasında doğdu. Babası Deli Hafız diye tanınırdı. Annesinin de hafız ve şairliği söylenir. İlkin mahalle mektebinde okudu, kısa bir sürede hafızlığı erişti. Ama başına buyrukluğu yeğliyordu. Muhabbet kavgasında arkadaşını yaralayınca Manisa'ya kaçtı. Hatuniye Medresesi'nde Arapça, Farsça, Matematik ve Tarih öğrenimi gördü. Memurluk, mal müdürlüğü gibi vazifelerden sonra 1879'da Fatsa'ya kaymakam olarak atandı. Akabinde birçok ilçede Mülki Amirlik icra eden Eşref, II. Abdülhamit'in yönetimini yermekten geri kalmıyordu. 1902'de yasak neşriyat gerekçesiyle tutuklandı. İstanbul'da bir yıla yakın hapis yattı. Tahliyeden sonra 1904'te Mısır'a gitti, oradan Avrupa'ya geçti.  

        II. Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'a döndü ve tekrar kaymakamlığa atandı. Neticede memurluğu bırakıp İstanbul’da basın yayınla meşguliyete yöneldi. Adıyla özdeşen  bir derginin de başyazarlığını üstlendi. 1908'de Adana vali yardımcılığına tayin edildi. 31 Mart Olayındaki karışıklıklar yine başına dert açtı. Sonraki yıllarını Kırkağaç'ta bir bağ köşkünde geçirdi.

       Eşref, Türk şiirinde Nef'i'nin doruğa çıkardığı yergi türünü, Divan Edebiyatında zirveleyen şairdir. O, kişisel öfke ve kininden dolayı kimseye çatmamış, döneminin meselelerine parmak basmıştır. Bu yönüyle geleneksel yergi çizgisinden ayrılır. Dizelerinde özgürlük, eşitlik, batılılaşma gibi konuları yeğler.
        Dil konusunda cesur ve rahattır. Halkın sözcüklerini ve deyimlerini kullanır. Mısralarında aleniyetten çekinmez. Sözleri, nükteleri çarpıcı ve zekiliğe dayandığından dağılarak geniş bir kesimin belleğine yerleşmiştir. Bir çatışma olduğunda, Usta’nın beyitleri atasözü ya da özdeyiş gibi halk tarafından kolayca kullanılır. Kitapları Deccâl (1904, 1907), İstimdûd (1905; "'Yardım İsteme"), Şah ve Padişah (1906), Hasbıhâl yuhııd Eşref ve Kemal (1908; "Söyleşi ya da Eşref ve Kemal"), İran’da Yangın Var, ismiyle basılmıştır.
        Hiciv Ustamızın eserlerinden bazı örnekleri, aynısıyla paylaşmak istedim.
        Şair Eşref bir dörtlüğünde içini dökmüş. Belli ki bahsettiği kişi toplum tarafından da sevilmiyormuş.

“Beyt-i atiyi reva eylese herkes nakarat
Vali Paşa bu gece dar-ı bekaaya gitti.
Hiç iş görmedi eyyam-ı hayatında habis
Millete, memlekete öldü de hizmet etti.”

        Öyleleri vardır ki her şeyleri ile  itici olurlar. Bunlar daha çok bencil kişilerdir. Davranış ve faaliyetleri sadece kendileri içindir. Bu uğurda çevreye verdikleri zarara hiç dikkat etmezler;

“Vükela kabrine heykel dikelim şöyle yazıp
Ki: Bunun hal-i hayatında yeri münhal idi.
Sanmayın yevm-i vefatında bilindi kadri
Sağlığında yine bu böylece bir heykel idi”

      Umut ettiğiniz bir olay gerçekleşmezse şansınıza küsmeyin, gerçekleşme “ihtimali zaten azdı”, diye düşünün. Şair Eşref bir olaydan sonra bakın ne demiş:

“Kör kader saikımız oldukça
Atlı girsek hana harlı çıkarız
Bizde oldukça bu baht-ı nasaz
Hızr’ı görsek de zararlı çıkarız”

        Dağdan inenler, Akhisar eşrafından Ragıp Pasa, Eşref’i misafirliğe çağırır. Eşref  dostlarından Zeytin zade Remzi Beyle birlikte gider. Bu arada Şerif Pasa da Tokadizade Şekip’le birlikte gelip ayni eve konuk olurlar.
Şerif Pasa, Akhisar 'da daha önceden gözüne kestirdiği bir bağı satın almak ister.      " Haydi, hep birlikte gidip su bağı görelim "
  Eşref’le Remzi Bey: " Biz yaşlı kişileriz, bu sıcakta onca yolu yürüyemeyiz " diye özür dileyerek evde kalırlar. Ev sahibiyle öteki konuklar Paşanın peşine takılırlar. Bir süre sonra, Şerif Paşa ile çevresindekiler dönerlerken, Eşref kalabalığa bir süre bakar ve şunları söyler:

“Bârekallah tabankes olarak
Mirimiran yine bağdan geliyor
Seyredenler sanır ol manzarayı
Sürüsüyle ayı dağdan iniyor”

     Eşeklere selam
     Bir gün hiç sevmediği amiriyle karşılasan Eşref bu kişiye istemeye istemeye selâm verir. Oradan doğru Askeri Kıraathane’ye gider ve dostlarına sunu okur:

“Gâvur İzmir’de sokaklar dardır
Bir selâm tavrı ile can koruruz
Söyle dursun atlarla araba
Yolda eşeklere biz has dururuz.”

       Eşek ve Paşa
       Kâmil Pasa, Kıbrıs’a geziye gidiyordu. Eşref’e; " Bir isteğin varsa getireyim " dedi. Eşref buna çok sevindi: " Paşam görüyorsunuz artik yaşlandım, yürüyünce yoruluyorum, yokuş da çıkamıyorum.. Bana bir Kıbrıs eşeği getirirseniz ömür boyu size duacıyım " der. Kâmil Paşa’yı dönüşünde, Eşref de karşılamaya gitmiştir. Pasa, Eşref’i görünce: " aaa, Eşref, affedersin istediğini getirmeyi unutmuşum, seni görünce eşek aklıma geldi " demiş.
Eşref’de: "Aman Paşam, üzülmeyin, o eşek gelmese de olur, siz geldiniz, ya, sağolun" der


     Öldüğü zaman da mezar taşına şunların yazılmasını istedi:

“Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için
Gelmesin reddeylerim, billahi öz kardeşimi
Gözlerim enayi âdemden o türbe yıldı ki
İstemem ben Fatiha, tek çalmasınlar taşımı”

     Onun bugün Kırkağaç’ta istasyon yoluna giden kabri var ama ne yazık ki gerçekten mezar taşı çalınmıştır.

 

Yayın Tarihi
02.08.2011
Bu makale 12273 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Kardeşim çok güzel yorumlamışın eline yüreğine sağlık senden; (allah uzun ömürler versin) bu dünyadan göçüp gidmeden gelecek nesiller için daha fazlasını istiyorum. inan soyerde oraya gelmiş. hele ondan mı havalarda tel falan cevap vermiyo insanları tanıyamıyoruz be dost saygılar.

mehmet kara 02.08.2011

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!