Beceriksiz, bilgi birikiminden yoksun hımbıllar tosbağa hızıyla iş yaparlar. Garibanların yolu bu düzenbazların dağından aşmaya görsün, yemin olsun ümüğünü eline geçirdi mi sülük gibi yapışır kalırlar, hele hele ağababalara yandaş olan yayıkçılar yok mu, onların ötmesinden veya şişkinliğinden Allah korusun cümlesini. Aha bu soysuzların kanını taşıyanlardan biri köyüne dördüncü aza seçilse yedi sene cakasından yanına varılmaz, bir de kendini olmazsa olmazlardan sayan kokuşmuşluğun borazancıları yok mu? Bu zevat avantasız sağdan sola bile dönmez, kaşınırken tırnaklarında yağ bulaşığı bekler! Söz konusu güruhun kulağından tutup kafasını koparan erdemli yöneticilerin ellerinden öpmek gerekir. Donanımlı/vakur idarecilerin olduğu yerde haysiyet düşkünleri barınamaz ya da şerefsizlerin fink attığı beldede onurlular kahrından yok olup giderler. Hani bir mesel vardır:
Ormanlar kralı aslan ayağına batan dikenin acısından muzdariptir, ne kadar uğraş verdiyse bir türlü çıkarmayı başaramaz. Yanından geçen kurttan yardım talep eder. Kendini Hekim sanan hayvan “emriniz başüstüne ama kollarınızı bağlamalıyım, zira canınız yandığında bana saldırmanızdan korkarım, tehlikeden uzak durayım” der ve hükümdarın pençelerine kördüğümler atar.
Yeleli sultanın tabanlarından kanlar sızarken, kurt dikeni çıkarır çıkarmaz sicimlerin düğümünü çözmeden oradan sıvışır. Bir dediği iki olmayan devletli ne kadar çabaladıysa bağlarından kurtulamaz. Islık çalarak dolaşan tilki tesadüf edince “imdat!” isteği kurnazcı başı tarafında derhal yerine getirilir. Pençelerindeki kementten kurtulan aslan, boynu omuzları arasında düşük biçimde ağır adımlarla evinin yolunu tutar. Kapıda dikilen karısına bitkinliğini belli etmeden, “kurdun bağlayıp, tilkinin salıverdiği topraklarda yaşanmaz artık, hadi toplan hanım” dedikten sonra bilinmeyen bir yöne çekip giderler.
Tercüme-i hal
Aklının evini kurtlar kapışır
Kaşına kaşına tükenir Salman
Sel önünde bir şitile yapışır
Aşına aşına tükenir Salman
İnsanı düşünmek ondaki hata
Dayısı yoktur ki yan gelip yata
İskele, Çekerek sonra Yozgat’a
Taşına taşına tükenir Salman
Bir ucundan ilişip de kilimin
Sohbetine katılamaz âlimin
Sinesini kalkan eder zalimin
Taşına taşına tükenir Salman
Haramiler yollarına dikilir
Umutları boz toprağa ekilir
Çaresizce bir köşeye çekilir
Düşüne düşüne tükenir Salman
Hayal kurup Özcan’ını kandırır
Ekmeğini gözyaşına bandırır
Bir “of!” çeker yumruğunu indirir
Döşüne döşüne tükenir Salman