Dün akşam dağları duman bürüdü
Ya yollar kapanır ya sen gelmezsin
Sis altında umutlarım çürüdü
Ya yollar kapanır ya sen gelmezsin
Sen bilmezsin Bozoklar’ın kışını
Kurtlar tutar belenlerin başını
Çığ sürükler toprağını taşını
Ya yollar kapanır ya sen gelmezsin
İhmal olma çabuk davran aman ha
Geçit vermez Muslubelen yaman ha
Hazan geçti kar yağacak zaman ha
Ya yollar kapanır ya sen gelmezsin
Kar taşımaz boz ardıcın kolları
Islık çalar Beş Çamların dalları
Bulamazsın gideceğin yolları
Ya yollar kapanır ya sen gelmezsin
Kapanır Özcan’ım geçtiğin çığır
Biterse yolların dön beni çağır
Her karın tanesi kurşundan ağır
Ya yollar kapanır ya sen gelmezsin
Yurdumuzun ilk ve en küçük Milli Parkı Yozgat Çamlığı, benzeri sadece Kafkasya’da bulunan, çamlarla bezeli olmanın yanında, meşe, alıç, ahlât, ardıç gibi türleri de içinde barındırmaktadır. Çok sayıda kırçiçeklerinin nakışladığı, şehrimizin akciğeri, değişik tür ve çeşitteki yaban hayvanlarıyla, ötücü kuşlara aşiyanlığı üstlenmenin bahtiyarlığın keyfini sürüyor hep.
Kumdöken, Soğuksu ile Adını Sürmeli Bey’den alan, çeşmelerin lülelerinden adeta Kevser akmaktadır.
Sürmeli Bey, Yusuf yüzlü, kurt bakışlı, kartal kanatlı ama yüreği ceylansıdır. Bozok Yaylası’nda sürülerini otlatır, arkaç olarak da Beş Çamların duldasını seçmiştir.(Beş Çamlar; yıktırılan Sürmeli Hasret Lokantası’nın bahçesindedir.) Kökleri toprağı vatan/ vatan diye kucaklayan Beş Çamlar, dallarıyla da havada kaynaşarak otağ olmuştur sanki.
Büyüklerin anlatısı; Geçmiş eğrice günü, elinde asasıyla Aksakal’ın yolu buraya düşer. Hararetten dili damağına yapışan Pir, içecek ister. O an su bulunmadığından, kendisine buz gibi köremez ikram edilir. Soluklanan ihtiyar;” yozuna yoz katılsın, şehrin Yozkent diye anılsın” dualarıyla gözden kaybolur, meğerse yaşlı kişi, Hızır Aleyhselammış. O zamandan sonra Yozkent, halkın dilinde Yozgat diye isimlendirilmiştir.
İşte bu mübarek mekânda yaşayan Sürmeli Bey, gönlüne söz geçiremeyip, sevdasına yenilmiştir. Aşkına cevap alamayan yiğit, sürülerini dağıtır, yitik dağların ardına savuşurken, kavalından dökülen nameler, rüzgârlara bülbüllerce terennüm ededurur biteviye, yiğitlerin harman olduğu diyarda, yani Yozgat’ta…
Gel yar, senin ile bir kavl edelim
Kavilden karardan dönmemesine
ikimiz bir dala yuva yapalım
Başka daldan dala konmamasına (aman)
Aman sürmelim aman
Yozgat seni delik delik delerim
halbur alır toprağını elerim
üç günece nazlı yârim gelmezse
koyun olur ardı sıra melerim (aman)
aman sürmelim aman….